Düşündüm de tradutor Francês
12,865 parallel translation
Ama şimdi düşündüm de bu masanın boş olduğuna yemin edebilirdim ama arkamı döndüğümde siz buradaydınız.
Mais... Maintenant que j'y pense, je pourrais jurer que cette table était vide, et quand je me suis retournée, vous étiez là.
Hayır, fakat, biraz düşündüm de bilirsin, annenler bunu Callie ve Jude'la, ve ikizlerle nasıl yapabiliyor ve...
Non, mais, je veux dire, j'y ai pensé. Tu sais, voir comment tes mères ont fait avec Callie et Jude et les jumeaux et...
Düşündüm de buna cevap verme.
Finalement, ne répond pas à cette question.
Düşündüm de, sen de madem buradasın birini sana verebilirim.
Je me suis dit qu'étant à côté, vous le voudriez peut-être.
- Düşündüm de biraz denesem fena olmazdı.
J'y ai repensé, ça me serait peut-être bénéfique d'en essayer quelques unes.
Şu Brad Honeycutt meselesini düşündüm de. - Yaptığı şeyin biraz cinsiyetçi olma ihtimali var.
Je repensais à cette situation avec Brad Honeycutt, et... c'est possible qu'il se soit comporté de manière sexiste.
Sağ ol. Taş ocağında söylediklerini düşündüm de.
Merci... j'étais en train de penser à propos de ce que tu avais dit à la carrière.
Veri tabanında hiçbir şey çıkmadı ama buralarda devriyeye çıkmıştık. Uğramamız gerektiğini düşündüm.
Rien n'est sorti de notre base de données, mais comme nous patrouillions à proximité, je me suis dit que nous devrions rendre visite.
İptal etmeyi düşündüm ama iyimserliğimi koruyup enerjiyi kirletmemeye çalışıyorum.
J'ai pensé à annuler, mais j'essaye de rester positive et de garder une bonne énergie.
Ben de aynı şeyi düşündüm ama hesap yıllar önce açılmış... Dünyanın her yanından para yatırılıyor.
J'ai pensé la même chose, mais le compte est ouvert depuis des années, et reçoit de grosse sommes venant du monde entier.
Lütfen bunu diğer adalara söyleme. Düşündüm de.
J'ai réfléchi.
Ben de burada bekleriz diye düşündüm.
J'ai préféré attendre ici.
Sonra da Webber'in haklı olabileceğini düşündüm. Belki de Ellis'in ayak izlerini takip ediyordur.
Et j'ai pensé que Webber avait peut-être raison, elle suit peut-être les pas d'Ellis.
Biraz araştırma yaptım. Yas grupları için toplantılar yapılıyor. Beraber gidebiliriz diye düşündüm.
J'ai vérifié, il y a des groupes de soutien, et j'ai pensé y aller avec vous.
Ben de, bir şey söylemem gerektiğini düşündüm.
Je pensais que je devais dire quelque chose.
Benden duymanız gerektiğini düşündüm. Az sonra cerrahi şefini yaptığım hatayla ilgili bilgilendirmeye gideceğim.
Vous devriez l'entendre de moi et je vais informer le chef de chirurgie de mon erreur.
Belki de bunu senden saklayarak hata yaptım ama belki seni kaderinden kurtarabilirim diye düşündüm.
Peut-être ai-je eu tort de te cacher tout cela, mais j'espérais t'épargner ce destin.
Bir süre için, bu gezegeni ele geçirip halkıma sunmayı düşündüm.
Pendant un temps, j'avais l'intention de prendre cette planète et la revendiquer pour notre peuple.
Her yılın Sue'nun Yılı olabileceğini düşündüm.
Peut-être que chaque année devrait être l'Année de Sue.
Bakın siz ikiniz cupcake dükkanını terkettiğiniz için buranın uygun olacağını düşündüm.
Vu que vous aviez abandonné le magasin de cupcakes, cet espace était disponible.
Yeni bir kişisel çalışma bulmalıyım düşündüm ki konusu " Neden Amerikada Koruyucu Aile sistemi...
Donc, je dois trouver un nouveau projet d'étude indépendant, et je pensais que je pourrais faire une dissert sur l'histoire du système de famille d'accueil.
- Alice onun gerçek adı değildi. Gerçek adını ya da telefon numarasını biliyor olabilirsin diye düşündüm.
Alice n'était pas son vrai prénom, et je me disais que vous pouviez peut-être le connaître ou que vous connaissiez peut-être son numéro de portable.
Yatırımımı korumanın akıllıca olacağını düşündüm.
J'ai pensé que ce serait sage de protéger mon investissement.
Rejime karşı gelip fikrini söylemenin önemli olduğunu düşündüm.
Qu'il était important de se lever et de s'élever contre le régime.
- Tabii ki, imzalamaktan mutlu olurum ama Rachel nasıl biri olduğumu bilmediğini söyleyince buraya gelip böyle biri olduğumu göstereyim diye düşündüm.
J'espère que tu ne le prends pas personnellement. Bien sûr que non, je suis heureux de le signer, mais Rachel m'a dit que tu ne savais pas Quel genre d'homme je suis, alors j'ai pensé venir ici pour vous montrer quel genre d'hommes je suis.
Bu şekilde temiz bir sayfa açabiliriz diye düşündüm.
Et j'ai pensé qu'on pourrait utiliser ceci afin de prendre un nouveau départ.
Güney sınırı operasyonunun büyük bir adam olduğunu düşündüm.
Je le croyais au sud de la frontière.
- Angela'ya anlatmayı düşündüm ama kötü bir erkek zevki vardı ve ben de bundan sonrakileri görmeye hazır değildim.
J'ai pensé à en parler à Angela, mais elle a un goût de merde niveau hommes et je ne suis pas tout à fait prêt pour voir ce qui arriverait après.
Ben de kimin umurunda diye düşündüm.
Alors j'ai pensé... qui Diable s'en préoccupe?
Konuşabileceğim tek kişi olduğuna göre ve polisle de yakın ilişkilerin olduğundan belki bana ne yapmam gerektiğini söyleyebilirsin diye düşündüm.
Donc, puisque vous êtes le seul à qui je puisse parler et puisque vous travaillez en collaboration avec la police, vous pourrez peut-être me dire quelle est ma position.
- Evet, ben de öyle düşündüm.
Oui, c'est ce que je pensais.
Kanama durdu, durumu stabil. Uyandığında yanında olmak isteyeceğinizi düşündüm.
Jessica m'a demandà © de te lire à § a si... quand tu te rà © veillerai.
- Evet. Ben de aynen öyle düşündüm.
Exactement ce que je pensais.
Zamanlar ve programla ilgili konuşmak istediğini söylemiştin, ben de şu andan daha iyi zaman mı var diye düşündüm.
Tu disais vouloir parler d'agenda, alors pourquoi pas maintenant?
Dün gece söylediklerini düşündüm ve reklam ajansıyla bu konuyu konuştuk.
J'ai réfléchi à ce que tu m'as dit hier soir et j'en ai parlé à l'agence de pub.
Onu ele vermeyi düşündüm ama o Shayla'nın tek tedarikçisi.
J'ai bien pensé le livrer, mais il est le seul fournisseur de Shayla.
Bir şeyin peşinde olduğunu destek gerekebileceğini düşündüm.
J'ai pensé que tu préparais quelque chose. Tu pourrais avoir besoin de renforts.
Ama sen ördek lambalarını benim için attığından dolayı. ben de koltuğunu kaplatmayı düşündüm.
Mais puisque tu t'es débarrassé de tes lampes en canard pour moi, je pensais proposer à ton fauteuil un lifting.
Bilmen gerekir diye düşündüm.
Je pensais que tu méritais de le savoir.
Gemimde uzun geceler boyunca, Indogene'lerin bize neler yaptığını düşündüm.
J'ai passé de nombreuses nuits sur mon vaisseau à considérer ce que les Indogènes nous ont fait.
Yolculuğunuzu tamamlamanızın daha akıllıca olacağını düşündüm.
Il était plus sage de vous laisser finir votre voyage.
Hey, evi özlediğini düşündüm bu yüzden sana Lübnan kahvesi yapmak için çiçek aldım.
Je me suis dit que tu avais peut-être le mal du pays, alors j'ai acheté de l'eau de fleur d'oranger pour le café.
Belki sana asılıyormuşum gibi gelebileceğini düşündüm.
Ça ressemblait peut-être à des avances de ma part.
Gerçek sohbetleri kendi evimin neresinde yaparım diye düşündüm.
Je essayé de penser à où dans ma maison Je dois vraies conversations.
İlerleme kaydediyorsan burnumu sokmak istemem ama düşündüm ki belki de...
Je ne veux pas te forcer la main si ça te travaille, Mais je pensais juste que, tu sais...
Kağıt almayınca, beni bu şekilde şutladıkları anlamını çıkarmıştım ve tüm kağıtların boş olduğu ortaya çıkınca bunun bir oyun olduğunu düşündüm ve berbat etmek istemedim bundan dolayı çenemi kapalı tuttum.
Quand je n'ai pas eu de feuille, j'ai compris que c'était leur façon de me mettre dehors, et quand il s'est avéré que toutes les feuilles étaient vierges, j'ai pensé que c'était un jeu et je ne voulais pas foirer ça, donc j'ai fermé ma gueule.
Eski iş yerini görmesi, laboratuvara dönmesi güzel olur diye düşündüm.
Je pensais que ce serait bien de retourner au labo, voir là ou je travaillais.
Hoş bir yere çıkman güzel olur diye düşündüm. Ve sessiz.
J'ai pensé que ce serait bien pour toi de sortir dans un endroit sympa... et calme.
Ben de geçen akşam tamamladığın bir şeyi yaptığını düşündüm.
Je croyais que c'était de ton fait. Que tu avais réussi ton coup hier soir, sans m'en avoir parlé.
Başta bunun yalnızca küçük bir intikam olduğunu düşündüm.
J'ai cru au début que c'était un simple acte de vengeance.
Um, Brandon'ı K.B'ne yardım gününde öptüm ama sırf Robert bana evlat edinilmeme izin vermeyeceğini söylediği için ayrıca düşündüm ki... Ondan bir hiç için vazgeçmiş olacaktım.
J'ai embrassé Brandon à la collecte de fonds pour Girls United, mais seulement parce que Robert m'a dit qu'il ne me laisserait pas être adoptée, et j'ai pensé avoir laissé tomber Brandon pour rien.