Durmalıyız tradutor Francês
381 parallel translation
Bu bölgedeki vahşiler yamyamdır. Onlardan uzak durmalıyız.
Il y a par ici de féroces cannibales qu'il vaut mieux éviter.
Avery'nin batısındaki çalılık alanda durmalıyız.
On les dispersera à l'ouest des pâtures d'Avery.
Carabinieri olunca kadınlardan uzak durmalıyız.. O yönden hayatımız zor.
Avant d'être gradé, un carabinier ne peut se marier, c'est trop dur.
Ama bence durmalıyız ve duralım da kendi kalplerimizin ve hayatlarımızın içine bakıp orada ne bulduğumuzu görelim.
Mais je trouve que nous devrions nous interrompre pour prendre le temps de lire en nos coeurs et pour interroger nos consciences.
Bir kadından bir kadına... Bir kadından bir kadına gibi durmalıyız.
Présente-toi sur un ton de confidence comme entre femmes.
Durun. Yüzbaşı'nın tekrar binebilmesi için burada durmalıyız.
Faut attendre que le capitaine aille mieux.
Bence burada, Bayan Stephanie'nin bahçesinde durmalıyız.
Je crois qu'on devrait rester là dans le jardin de Mlle Stephanie.
Ben asla durmam. Önlemimi daima önceden alırım. Hayır, durmalıyız.
Je ne m'arrête jamais, moi je prends mes précautions avant ah non il faut s'arrêter Non.
Durmalıyız, çok yoruldu!
On doit s'arrêter, il est épuisé!
Durmalıyız... dur...
Moi aussi, je suis fatigué. T'expliquer, parler...
Durmalıyız!
On doit fermer!
Pekala, oradakiler herkimdiyseler onlardan uzak durmalıyız.
Qui que soient ceux qui nous poursuivent, on doit conserver notre avance sur eux.
Durmalıyız
On devrait tout arrêter
Durmalıyız.
On devrait tout arrêter
Herkesten uzak durmalıyız.
Restons seuls.
Büyük şehirlerden uzak durmalıyız. Diğer yerler, Philly'e benzemez, asla canlı çıkamayabiliriz.
Non, si c'est comme Philadelphie, on en sortira pas vivants.
Hazel, burada durmalıyız.
Hazel, nous devons nous arrêter.
Sosyalistlerin kan dökülmesini desteklemesi ne kadar korkunç görünse de savaş zamanı hükümetin arkasında durmalıyız.
Aussi affreux que ça puisse sembler de soutenir les bains de sang, je conçois la nécessité de soutenir le gouvernement en temps de guerre.
Bence durmalıyız.
Je crois que nous devons arrêter.
Bence durmalıyız.
Je pense qu'on devrait s'arrêter.
Burada durmalıyız.
Il faut s'arrêter ici.
Durmalıyız.
Il faut arrêter!
- Durmalıyız
Nous devons nous arrêter.
Çocuklar gelirse giyinik olmalıyız ve çok ciddi durmalıyız.
Si les enfants arrivent, on s'habille et on prend l'air sérieux.
- Buna devam etmemeliyiz. Durmalıyız.
- On devrait arrêter.
Sanırım otoyoldan uzak durmalıyız.
Faut qu'on évite l'autoroute.
Ernest, durmalıyız.
Ernest. Oh, il faut nous arrêter, Ernest.
Durmalıyız.
Alors arrêtons-nous.
Fort Collins, Colorado'da durmalıyız.
On doit s'arrêter à Fort Collins, dans le Colorado.
Burada durmalıyız bence.
On va s'arrêter ici.
Oh, bebeğim, haydi Clarence. Oradan uzak durmalıyız.
Oh, arrête.Je veux disparaître dans la nature.
Malcombe ormanından uzak durmalıyız, ve Montargis yolundan gitmeliyiz.
Il faut contourner la forêt de Malcombe.
Ned haklı, o yarışçılardan uzak durmalıyız.
Ned a raison. Je dois éviter ces coureurs.
Kayalardan uzak durmalıyız!
Eloignez-nous de la paroi.
Şimdi, bu aldatmacayı karşı tarafa yutturabilmek için... birbiriyle yakın ilişki içinde olan iki insan gibi durmalıyız.
Pour rendre cette couverture crédible... nous devons avoir l'air de nous connaître intimement.
- Hemen durmalıyız.
Coop, on s'arrête.
- Yeter, bir yerde durmalıyız.
Il faut qu'on s'arrête.
Polisi gözleyecek, hastaneleri gözleyecek. Ondan uzak durmalıyız.
II surveille les postes de police, Ies hôpitaux.
Arkasında durmalıyız.
- Soutenez-la.
Bir arada durmalıyız Wangler!
On doit se serrer les coudes!
Sağlam durmalıyız. Bu yüzden telefonu kapadım.
Il faut rester ferme, c'est pour ça que j'ai raccroché.
Belki de, şu anda durmalıyız.
Arrêtons pour aujourd'hui. Attendez.
- Atları dinlendirmek için. Biz de durmalıyız. Yemek yemek için.
Pour reposer les chevaux, et nous devons faire de même... pour deux marques.
- Para çekme aletinde durmalıyız.
- Il faut qu'on trouve une machine.
Yapar korkusuyla durmalıyız önüne.
Autant l'en empêcher.
Üzgünüm bayan ama durmalısınız!
Désolé, vous ne pouvez pas y aller.
Hayır, siz gidebilirsiniz ama ben önce sözümde durmalıyım sizler, 3-5 kuruşa satılmaya çalışan o gencecik kızı görmediniz temin, durumları içler acısıydı
Un instant. Partez d'abord. Je veux régler cette affaire.
Artık durmalıyız Hazel.
Il va vite falloir s'arrêter.
- Sizinle tartışırsam zıt bir konumda durmalıyım. Evet, ama sadece "Hayır." demek değil.
Discuter, c'est adopter l'opinion opposée.
Ayakta durmalı ve biz de saldırmalıyız.
- Quelqu'un devrait contre-attaquer.
- Esteli'den uzak durmalıyız.
Pourquoi?