Fark etmemiştim tradutor Francês
896 parallel translation
O kadar ciddi olduğunu fark etmemiştim.
Je n'avais pas compris que c'était aussi grave
Sizin evde, böyle içler acısı bir durumun olduğunu hiç fark etmemiştim.
- J'ignorais que ton ménage allait si mal.
Doğum gününüz olduğunu fark etmemiştim.
Je ne savais pas que c'était ton anniversaire.
İnsanları başından savdığını hiç fark etmemiştim.
J'avais bien vu que vous ne refusiez personne.
Daha önce hiç fark etmemiştim.
Je n'avais pas remarqué.
Bu kadar mutsuz olduğunu fark etmemiştim.
Je ne te savais pas si malheureuse.
Georgie'nin Isabel'e bu kadar benzediğini hiç fark etmemiştim.
Je n'avais jamais remarqué combien il ressemble à Isabelle
Bunu fark etmemiştim.
Je ne l'ai jamais remarqué.
Bu partinin senin için böyle önemli olduğunu fark etmemiştim.
Je ne savais pas que tu y tenais tant.
Profesör, amnezi durumundayken ne kadar sevimli olduğunuzu fark etmemiştim.
Professeur, mon amnésie m'avait empêché de voir combien vous êtes charmante.
Medeniyetin ilerleyişine engel olduğumu fark etmemiştim.
Je ne me rendais pas compte que j'entravais le progrès.
Hiç fark etmemiştim.
Je n'avais pas remarqué.
O zaman fark etmemiştim, ama her gün duruşmama gelmiş.
Elle a suivi tout mon procès.
Omuzlarımdan kanatlar çıktığını fark etmemiştim.
Je n'ai pourtant pas d'ailes.
Bu kadar geç olduğunu fark etmemiştim.
Si tard, déjà...
Fark etmemiştim.
Je n'ai pas réalisé.
O zamanlar bu genç adamın acı bir gerçeklikle yüzleştiğini ve aptal, küçük bir kız ile... romantik hayallerin düşüncelerinde hiçbir yer kaplamadığını fark etmemiştim.
Je ne voyais pas qu'il était en face d'une amère réalité. Que les rêves d'une petite fille romantique ne lui étaient rien.
Sen gelinceye kadar bunu fark etmemiştim.
Je le savais pas avant que tu viennes.
Yakışıklı olduğunu fark etmemiştim.
Il est bel homme.
Bu kadar geç olduğunu fark etmemiştim.
C'est vrai qu'il est tard.
Bunu önceden fark etmemiştim.
Je viens de le remarquer.
Buck Hannassey'nin seni hırpaladığını fark etmemiştim.
Je ne savais pas que Buck vous avait autant bousculé.
Yardım et öyleyse. Senin gibi kadınların olduğunu hiç fark etmemiştim.
Des femmes comme vous existent!
Orada sanki bir başkasıyla dövüşüyordum. Rakibim bu büyük öfkeye neden olan bütün benliğimle nefret ettiğim biriydi. şimdiye dek fark etmemiştim.
C'était quelqu'un d'autre qui attisait toute la haine que j'avais en moi sans le savoir.
Bu kadar inatçı ve dirençli olabileceğini fark etmemiştim.
Malgré son air candide, le garçon était têtu.
Hayır, fark etmemiştim.
Je n'avais pas remarqué...
Bu kadar gergin olduğunu fark etmemiştim.
Je ne vous savais pas si fragile...
Bu kadar geç olduğunu fark etmemiştim.
Je savais pas qu'il était si tard.
Bu kadar geç olduğunu fark etmemiştim.
Je n'avais pas vu qu'il était si tard.
Altı ay öncesine kadar burnunu fark etmemiştim.
Jusque là, j'avais pas remarqué son tarin
Fark etmemiştim.
Je ne comprends vraiment pas.
Hiç fark etmemiştim Charles.
Et je l'ai oublié. Je n'avais pas remarqué.
Fark etmemiştim.
Je l'avais oublié.
Kollarının bu kadar kısa olduğunu hiç fark etmemiştim.
Je ne savais pas que la terre est si basse.
Onun nüfuzunun bu kadar yayıldığını fark etmemiştim.
Je ne pensais pas que son influence s'était étendue aussi loin.
Arkasında yine bizim Minik Kuş vardı da ben mi fark etmemiştim yoksa?
Ce Ptáček était-il derrière cela, ou n'avais-je pas fait attention?
Yetti mi? Kafanı attırmak için ne kadar uğraşmak gerektiğini fark etmemiştim.
Ce n'est pas évident de vous pousser à bout.
Baltimore'da oynamıştım. Ama bu kadar güzel bir şehir olduğunu fark etmemiştim.
J'avais joué à Baltimore... sans voir que c'est une très belle ville.
- Hayır, fark etmemiştim.
- Non, jamais.
- Bunu fark etmemiştim.
- Je l'ignorais.
Kardeşinden yardım istemeliydim. Çok ağır olduğunu fark etmemiştim.
J'aurais dû me faire aider par votre frère.
Ben hiç fark etmemiştim.
J'ai pas remarqué.
Bunu ilk başta fark etmemiştim. - Mallorbee.
Je n'avais pas saisi.
Sana miras bırakıldığımı fark etmemiştim.
Je n'avais pas réalisé que je vous étais léguée.
Bunu daha önce fark etmemiştim. Bu çılgınca.
Je ne les avais pas remarquées.
Fark etmemiştim.
- Je ne me suis aperçu de rien.
Bir kadın olduğunu hiç fark etmemiştim.
C'est déja une femme!
Daha önce fark etmemiştim.
Pourquoi ne l'ai-je pas vu tout de suite?
Tanrım, ben bunu hiç fark etmemiştim.
Juste ciel! Je n'avais jamais remarqué.
- Bunu fark etmemiştim.
- Je n'avais rien remarqué.
Fark etmemiştim.
Je n'avais pas remarqué.
fark ettim 138
fark etmez 562
fark eder 16
fark ettiniz mi 20
fark eder mi 94
fark ettin mi 69
fark etmedim 46
fark ettim ki 18
fark etmedin mi 48
fark etmemişim 21
fark etmez 562
fark eder 16
fark ettiniz mi 20
fark eder mi 94
fark ettin mi 69
fark etmedim 46
fark ettim ki 18
fark etmedin mi 48
fark etmemişim 21