Fasist tradutor Francês
602 parallel translation
Fasist pislikler!
Sales fascistes!
Faşist!
Fasciste!
Evet, onu tek başına görmesen iyi olur... seni bok kuşu yoksa senin gözlerini oyacak, seni faşist kan düşkünü
Elle t'arracherait les yeux et te les ferait bouffer, fasciste! Tu parles!
Nazi ya da faşist değilim.
Je ne suis ni un nazi, ni un fasciste.
Bütün Alman ve İtalyanların faşist olmadığını bilmek..
Ça montrait aux gens que les allemands et les italiens n'étaient pas tous...
Veda ve sonra 7 Kasım 1936'da sabah saat altıya çeyrek kala... 18 yıl sonra, bizim taraftan 500 tane Alman Madrid sokaklarında... yolumuzdaki faşist domuzlarla savaşmak için Manzanares Nehri Boyunca yürüyorlar.
1 8 ans plus tard, nous étions 500 allemands, dans madrid, à aller combattre la pourriture fasciste sur la rivière manzanares.
Bir keresinde, İspanya'da... iki gün boyunca faşist uçaklarının kendiliğinden tükenmesini beklemiştim.
Une fois, en espagne, j'ai attendu deux jours que les avions fascistes s'épuisent.
O polisleri gördün mü? Ahlaksız faşist dalkavuklar.
Tu as vu la police, ces sales fascistes!
Bir sürü yozlaşmış faşist pezevengi doğuran ülke.
Un pays de fascistes pourris, de maquereaux!
Francesco istemiyor ama ona dedim ki ; Don Pietro'nun bizi evlendirmesi, faşist işbirlikçilerin önünde evlenmekten çok daha iyi olur.
Francesco ne voulait pas, mais mieux vaut Don Pietro, qui est des nôtres, plutôt qu'un fasciste à la mairie.
Faşist misin?
Tu es une fasciste?
Gerçekten faşist değilsin, ha?
Tu n'es pas fasciste.
Nehrin kuzeyinde, İtalyan gerillalar Alman birliklerine ve faşist keskin nişancılarına karşı savaştı.
Au nord, les partisans italiens luttent contre les Allemands et les fascistes.
- Çok tehlikeli. Orada faşist keskin nişancıları var.
Je dois passer, ma famille est là - bas.
Ölüm savaşı için doğuyor, Karanlık faşist güçlere karşı, Lanetli ordularına karşı.
Lève-toi pour un combat contre les hordes nazies, contre leurs forces noires.
O ve onun faşist üstün insanları beyinsiz katillerdi.
Ses surhommes, tous des fascistes, étaient des meurtriers sans cervelle.
Milan'da faşist parti sekreterini öldürmüşler.
Ils ont tué le Fédéral de Milan!
Öldürülen bir faşist için onumuzu öldüreceklerini sanıyorduk.
Ils nous envoient travailler!
Değişmen için seni bir editör ile tanıştırmalıyım... Yarı faşist olan bu kazlar arasında yazmak yerine... seni ilgilendirecek daha zeki bir iş sağlar sana...
Pour changer, je pourrais te présenter à un éditeur... qui t'assurerait un travail intelligent qui puisse t'intéresser au lieu d'écrire dans ces canards à moitié fascistes...
- Onlar saygıdeğer insanlar.. Onlar Faşist!
C'est des braves filles, des fascistes.
- Faşist broşunu takmışsın.
- S'il n'y avait que moi. Tu portes bien ton insigne.
- Faşist rozeti takıyorsun.
- Tu as remis ton insigne?
Faşist samuray!
Samouraď fasciste!
Ve sana'faşist samuray'dedi.
Il a dit que tu étais un samouraď fasciste.
- Faşist samuray.
"Samouraď fasciste", bien trouvé...
Faşist Japon!
Fasciste japonais!
Böyle azılı bir faşist görmemiştim.
C'est un fasciste notoire, camarade!
Faşist yalanları!
Le mensonge des fascistes!
- Faşist ordu!
Mais l'armée quand même!
El Alamein Çölü Cumartesi, 29 Mayıs 1942 Faşist devrimin 20. yılı.
Désert d'El Alamein. 29 mai 1942, vingtième année de l'ère fasciste.
Sicilyalıların Kanını Sömüren Faşist Domuzlara Ölüm
MORT AUX COCHONS FASCISTES QUI SUCENT LE SANG DES SICILIENS
Faşist yönetimden.
Au temps du fascisme.
Genç faşist kız üniformasıyla evlenmiştim.
Je me suis mariée en uniforme fasciste...
Bu faşist toplantıya geldim, Çünkü kızım gelmemin kendisi için çok önemli olduğunu söyledi.
Je viens à ce rassemblement fasciste parce que ma fille m'a assuré que c'était important pour son bonheur.
Şu anki merkez sol hükümetin büyük toprak sahipleriyle ilgili demagojik politikası hakkında konuştum. Bu arazi sahiplerinin problemlerini Faşist Parti cesurca ele alıp çözmüştü. Sadece bununla kalsa...
Au cours d'une réunion électorale, j'ai parlé de la démagogie du gouvernement actuel à l'égard des grands propriétaires fonciers, dont les problèmes avaient été affrontés et résolus par le Parti Fasciste.
Kısa boylu, bıyıklı, faşist, değil mi?
Le petit moustachu! Le fasciste!
Faşist selamı versen hasta olursun, değil mi? Ben papağan değilim.
Tu vas te casser la main en saluant comme eux?
Sen de faşist kuvvetlerine katılmış olsaydın, bugün nerelerde olurdum, farkında mısın? Beni dinle!
On me reproche que tu ne sois pas rentré dans la milice.
Faşist Muhafızlar bana yardım ettiler.
La gare est pleine de miliciens.
Daha ne istiyorsunuz? İhtiyar Bay Blau, Bayan Lautmann ve kendimden bir tabur oluşturup, Faşist Muhafızlar'a mı saldırayım?
Voulez-vous qu'on forme un bataillon avec le vieux Blau et madame Lautmann?
Alçaklar! Pis, kokuşmuş Faşist Muhafızlar!
Cochons de miliciens!
Faşist Muhafızlar kahrolsun.
Je vous aurai, salauds de miliciens!
- O Faşist piçi hemen buraya getir!
- Amenez-moi ce salaud de fasciste!
Bize "faşist" diyenler çoğumuzun Direniş'te oynadığı rolü unutuyorlar.
Ceux qui aujourd'hui nous appellent des fascistes feignent d'oublier la part importante que beaucoup d'entre nous ont pris dans la résistance ;
Gördüğünüz adamın adı Alfred Belzig Doğu Bölgesi'ndeki Sosyalist Halk Bankası'nın müdürü fakat aynı zamanda kimsenin adına çalışmaktan vazgeçemediği.. ... en büyük faşist devletin gizli bir hayranı.
L'homme que vous avez devant les yeux est Alfred Belzig, directeur de la Banque Socialiste du Peuple en zone Est, un fanatique qui œuvre depuis toujours pour un État fasciste extrémiste.
Karargahlatınızı kurduktan sonra bölgenin faşist liderleri ile bağlantıya geçeceksiniz.
Une fois dans votre quartier général, vous entrerez en contact avec les chefs fascistes locaux.
- Gerçek bir faşist yani.
- Un vrai fasciste.
Gidip ondan tezimi istemem lazım. Bana faşist olup olmadığımı sordu.
Quand j'ai dû aller le voir pour ma thèse, il m'a d'abord demandé si j'étais fasciste.
"Faşist bir ülkede felsefe öğretmek imkansız." dedi.
Selon lui, enseigner la philosophie est impossible dans un pays fasciste.
Çok güzel sözler, ama siz gittiniz, ben de faşist oldum.
Beau discours. Mais vous êtes parti et je suis devenu fasciste.
Kusura bakma Clerici, ama hakiki faşist böyle konuşmaz.
Clerici, pardonnez-moi, mais un fasciste convaincu ne parle pas ainsi.