Freddie tradutor Francês
1,717 parallel translation
Sevgili Freddie, üzgün olduğumu söylemeye nasıl başlayayım?
Cher Freddie, par où commencer pour dire que je suis désolée?
Bunu benim için Freddie'ye verebilir misiniz?
Vous pensez pouvoir donner ça à Freddie pour moi?
Sabah 11.00'de çikolatamı yiyip Freddie'nin beklediğini söylemeye gittim.
J'ai mangé mon chocolat à 11 h et lui ai dit que Freddie l'attendait.
Kimse onu görmeden Freddie çakmağı bulmuş.
Freddie a trouvé le briquet avant que quelqu'un ne le voie.
Freddie, Freddie, Freddie.
Freddy, Freddy, Freddy.
Bekle Freddie, yarın o saatte 2 tane ameliyatım var.
Attends. Freddy, j'ai deux opérations prévues à cette heure-là.
Ben Freddie Prune, Hearts'n Scalpels'ın yaratıcısı ve yapımcısıyım.
Freddy Prune, producteur délégué d'Amour et Scalpels.
Tamam. Freddie o kadar yetenekli biri değil.
Freddy n'a pas tant de talent que ça.
Bu iş daha bitmedi. Bu iş daha bitmedi Freddie.
Ce n'est pas fini, Freddy.
Ve bir yıldız doğuyor Freddie.
Et une star est née.
- İyi haber ise, Freddie'ye "Unut bunu, müşterim böyle bir şey yapmayacak." dedim.
La bonne est que j'ai dit à Freddy de ne pas y compter. Mon client n'acceptera pas.
Freddy'yi aradım.
J'ai appelé Freddie.
Benim de kötü haberlerim var, Freddie.
J'en ai des mauvaises, Freddie.
Neden bu yürüyüşe katılmak istiyorsun, Freddie?
Pourquoi voudrais-tu être dans ce défilé, Freddie?
Benim erkeğim meyve arabasıyla gezinmez, Fredie.
Aucun de mes hommes ne montera sur un char de pédale, Freddie.
Freddie belki... Ama ben... Kesinlikle katılıyorum.
Freddie peut... je ne cautionne pas.
O hayran kitlesinin tanrıdan korkan kısmına ne demeli, Freddie?
Et que vont dire les fans qui vont à la messe, Freddie?
Freddie'nin namı lekelenecek diye çok endişelenmiştim. Şu basın mensuplarını gözetliyordum ki üzerime doğru gelmekte olan lezbiyen motorcu tayfasını gözümden kaçırmışım.
Je m'inquiétais tellement pour la réputation de Freddie, avec ces caméras de télé et tout ça, que je n'ai pas vu venir cette bande de nanas sur leurs engins, qui m'ont vrombi dessus.
Freddie, sakın soyunayım deme!
Freddie, garde ta chemise...
Freddie, yürüyüşte seni gördüm.
Freddie, je t'ai vu à la Gay Pride.
Freddie, gözlerimin içine bak, ve bana gay olmadığını söyle.
Regarde-moi en face et dis-moi que tu n'es pas gay.
Freddie, buydu.
C'est elle.
Dawn ve Freddie, saçmalamayı kesin.
Dawn et Freddie, vous êtes ridicules.
Kimin tarafındasın, Freddie?
De quel côté es-tu, Freddie?
Neden sana kızacakmışım, Freddie Christopher Küçüktaşşak?
Pourquoi t'en voudrais-je Freddie Christopher Prune?
Ben senin sevgini hak etmiyorum, Freddie.
Je ne le mérite pas, Freddie.
Ben homofobik bir insan değilim, Freddie. Değilim.
Je ne suis pas homophobe, Freddie.
Hepsini Freddie göndermiş.
- Non, ils viennent tous de Freddie.
Aslında Freddie, sen kendini yakalattın.
En fait, Freddie, techniquement, vous vous êtes eu.
Malzemelerini hazırla Freddie.
Sois prêt, Freddie.
Freddie, sen de bizi içeri sokacaksın.
Freddie, je compte sur toi pour l'explosion.
Yarattığım kampanyaları asmak istiyorum.
Je mettrai mes campagnes. C'est le bar de Freddie?
İçmen beni ilgilendirmez, Freddie, ama işini etkiliyor.
Je me fiche que tu boives, mais ça interfère dans ton travail.
Freddie'nin onu sarhoş etmesinden kaynaklanan bu karışıklığı.
De ce bazar, parce que Freddie l'a soulé.
Freddie'yle ben birlikte çalışıyoruz.
- Freddie et moi travaillons ensemble.
Söyle gitsin, Freddie.
Crachez le morceau, Freddie.
Giysi provası Freddie.
Répétition générale, Freddie.
- Bunu sana veriyorum Freddie.
- Et après, c'est à toi Freddie.
- Sağ ol Freddie.
- Merci, Freddie.
Bu da neyin nesi Freddie?
Bon sang, Freddie.
Freddie, başka pantolonun var mı?
Freddie, tu as un pantalon de rechange, ici?
Freddie'nin hasta olduğunu söyleriz.
On leur dira que Freddie est malade. C'est la vérité.
Birisi Freddie'nin sekreterine iptal olduğunu söylesin.
Dites à sa secrétaire que c'est annulé.
- Merhaba Freddie.
- Salut, Freddie.
Freddie, artık bitti.
Freddie, c'est bon.
Dün Samsonite'deydik ve Freddie Rumsen pantolonuna işedi.
Nous préparions le lancement pour Samsonite hier, et Freddie Rumsen a pissé dans son froc.
Freddie Rumsen'ın mı?
Pour Freddie Rumsen?
Freddie'nin gitmesi için ilk günden beri uğraşıyor.
Il l'a en ligne de mire depuis le début.
Freddie Rumsen gibi olacaktım neredeyse!
J'ai failli me la jouer Freddie Rumsen.
Freddie'nin dün bağışta bulunması çok kötü oldu.
Dommage que Freddie ait fait son don hier.
Freddie kötü bir gün geçirdi.
Freddie était dans un mauvais jour.