Gerçek bu tradutor Francês
13,821 parallel translation
- Görüş değil, gerçek bu.
C'est pas mon opinion, c'est un fait!
Buna inanır mısın? Gerçek bu.
Incroyable mais vrai.
Gerçek bu.
C'est la vérité.
- Gerçek bu.
- C'est vrai.
Bugün bundan utanıyorum ama gerçek bu.
J'ai honte, mais c'est vrai.
Sana gerçek askerler lâzım, bu işe yaramazlar değil. 2.
Enfin, vous avez besoin de vrais soldats, pas de ces connards.
Bu kez gerçek olacak.
Ça va marcher cette fois-ci.
Gerçek adı bu.
C'est son nom légal.
Bu gerçek olamaz.
Pas de cette façon.
Sadece bu harika çiftin hayallerinin gerçek olmasına yardımcı oluyorum.
J'aide ce merveilleux couple à réaliser son rêve.
Bu gerçek değil.
C'est pas réel.
Gerçek şu ki, tüm bu olaylar yüzünden Maggie kesinlikle sensiz daha güvenli.
Mais avec tout ce que tu risques en ce moment, Maggie est plus en sécurité sans toi.
Bu gerçek hayat, Samuel.
C'est une histoire vraie, Samuel.
Bu gerçek nasıl?
Et ça, c'est assez vrai?
Hayır Derek. Soho'da çalıştığın otuzbir mekanı değil bu. Gerçek gençlik çeşmesini diyorum.
Pas le salon à paluchage où tu bossais à SoHo, la fontaine mythique.
Gerçek olan bu.
C'est pour de vrai.
Eğer bu kovan teorisinin gerçek olduğunu varsayarsak orada da bizim bilmediğimiz bir kraliçe arı olmalı.
Il y avait certainement une reine, dont nous n'avions pas connaissance. En partant du principe que la théorie de la ruche est vérifiée.
Yani gerçek küreyi izole haznenin içine saklar bu tuzak vericiyi de söz gelimi Çekici'nin üzerine takıp içini de soğuk füzyon bombası ile doldurup onu tuz çölüne çekersek...
Donc si on cache la vraie sphère dans la chambre d'isolation, et qu'on attache ce transmetteur leurre, façon de parler, sur un remorqueur rempli de bombes à fusion froide et qu'on l'attire dans les plaines de sel.
Senin gerçek renklerini gördüm ve seni bu yüzden seviyorum
Je vois vos vraies couleurs et c'est pourquoi je t'aime
Gerçek renklerini görüyorum ve seni bu yüzden seviyorum Korkma onları göster Gerçek renklerini
Je vois vos vraies couleurs c'est pourquoi je t'aime n'ayez donc pas peur pour les afficher vos vraies couleurs couleurs vraies sont beaux
Gerçek mi bu?
C'est bien toi?
Olamaz. Gerçek olamaz. Bu gerçek olmamalı.
ça n'est pas réel, ça peut pas être réel.
- Oh, bu gerçek, kardo.
- Oh, c'est réel, mon gars.
Herkesin istediği, can attığı şey bu. Sadece sembolik bir şey. Gerçek bir değeri yok.
Cette... chose que tout le monde veut, dont tout le monde rêve, ce n'est que symbolique, ça n'a pas de valeur.
Sorun demedim zaten Ama gerçek ortada İkinizde daha önce bu denli büyük hacimli bir işe girişmediniz
Non, ce n'est pas un problème en soi, mais le fait demeure qu'aucun de vous n'a mené une découverte de cette ampleur au stade de la production.
Bu noktada ya gerçek bir hapishaneye gönderildi Ya da Memurlardan birine rüşvet verdi Neyse askeri bir helikoptere bindi
À partir de ce moment, soit il a été transféré dans une vraie prison, ou soit... il a essayé d'acheter un des soldats.
Gerçek bu
C'est ça la vérité.
Bu bir bölüm basınç halka etrafında sıkışıp gerçek basınç gibi görünüyor.
Il s'agit d'une poche de pression { \ 1cH00ffff } piégée autour de l'annulaire { \ 1cH00ffff } et interprétée comme une pression de forage
Ama bu onları daha az gerçek yapmaz.
Il n'empêche que le surnaturel existe.
Bu onların gerçek hâli değil.
Ce n'est pas leur vraie forme.
Ehm. Bu gerçek bir hikaye.
C'est vrai.
Gerçek rengi mi bu?
C'est ta couleur naturelle?
- Vay. - Bu resmen gerçek üstü.
Je le crois pas.
Aslında bu gerçek değil.
Sauf que c'est pas un fait.
Bu adam gerçek mi?
Il est sérieux?
Bazen. Bu geceki baban gerçek baban değil aslında.
Autrefois, ton père et moi avons connu celui qu'il était vraiment.
Acele et. - Gerçek mi bu?
- C'est sérieux?
Gerçek görüntüsü bu.
Voilà sa vraie forme.
Bu gerçek hâli.
Voilà sa vraie forme.
Gerçek değil bu, böyle bir şey olamaz.
Cela ne se peut. Ce qui arrive est impossible. Tu n'es qu'un fantôme.
Pekala, Bay ve Bayan Jones... tabii bu gerçek isminizse... size birkaç sorum olacak.
Bon, M. Et Mme Jones, si c'est votre vrai nom, j'ai quelques questions.
Ve açıkçası, bu küstah stüdyo milletinin, Bravo'nun hikayesinin gerçek yüzünü kavrayacak ahlaki değerleri yok.
Je doute que les studios comprennent les enjeux de l'histoire de Bravo.
Bu gerçek bir kahraman gerektirir.
Ça, c'est un truc de héros.
Onları görüp duymanın dışında buna anlamlı şekilde cevap vermeye çalışmak bu gerçek tarafından engelleniyor. Kesinlikle bıraktıkları ayak izleri yok.
Essayer d'obtenir une réponse est rendu difficile par le fait que outre l'impossibilité de les voir et de les entendre, ils ne laissent aucune l'empreinte.
- Biliyorum. Bu sadece çizim, gerçek değil.
Je sais. c'est juste un dessin, ce n'est pas réel.
Bu kayıt dışı fakat gerçek Bask ülkesinin tadına bakmak ister misiniz?
Ça reste entre nous, mais vous voulez voir le vrai Pays Basque?
Bu fotoğrafları satın aldığım eski bir kamerada buldum ve gerçek sahibine verebileceğimi düşündüm.
J'ai trouvé ces photos sur un vieil appareil que j'ai acheté et je voudrais les rendre à qui de droit.
Büyük bir lord öldü ve sen de Dövüş Sanatları Dünyası'nın gerçek lideri olarak yücelmek için bu kaos zamanlarını kullanmayı istiyorsun.
Un grand seigneur est mort, et vous voulez utiliser le chaos pour émerger comme le grand leader du monde des arts martiaux.
Gerçek şu ki bu durumun üstesinden gelip hiçbir şey olmamış gibi dönerim sandım.
A vrai dire, je pensais surmonter ça et reprendre comme si de rien n'était.
Bu kızlar üniversite birikimine eklenebilecek gerçek para kazanacaklar. Onlara güç verecek, iyi bir benlik algısı verecek.
Ces filles vont gagner de l'argent réel pour payer leurs études, ce qui leur donnera du pouvoir et de la confiance en elles.
Bu gerçek değil, öyle değil mi?
C'est pas un vrai?