English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ G ] / Gideyim

Gideyim tradutor Francês

5,906 parallel translation
Nereye gidersem gideyim, benim için en iyi iş bu.
Où que j'aille, c'est le boulot parfait pour moi.
- Ben gideyim en iyisi.
- Je ferais mieux d'y aller.
- Neyse, gideyim ben.
Bref, je devrais y aller.
Bırak gideyim!
Laissez-moi sortir!
Bölge'ye gideyim. Kendi cenazeme geç kalmak istemem.
Je ferais mieux d'aller au 17.
Ee o zaman ben... Ben gideyim.
Je courrai à la salle de bain.
Neden seninle gideyim?
Pourquoi voudrais-je aller avec toi?
İzin ver gideyim.
Laisse-moi.
Yalvarırım bırakın gideyim.
Laissez-moi partir, s'il vous plait.
Bırak beni gideyim.
Laissez-moi partir.
Hemen gideyim!
Je dois filer.
Sıkıntılı bir konuşmaya girmeden gideyim ben.
Je m'en vais avant que ça devienne gênant.
Tamam. Hemen sabah beni görmeye gelen korucu bayanın yanına gideyim o zaman.
Je me dirige droit vers cette femme Ranger qui est venue me voir ce matin.
- 300.000 doları ver... gideyim.
Vous voulez l'argent.
Burada istenmiyorsam eğer, eve gideyim bari.
Si on ne veut pas de moi ici, je ferais mieux de rentrer.
- Ben bir la vaboya gideyim bari.
Bon, je vais aux toilettes.
Neden gideyim?
Pourquoi?
Evet, ben de eşyalarımı almak üzere ofisime gideyim.
Oui, je vais dans mon bureau ramasser mes affaires.
Beni Jamaika Hanı'na götürecek misiniz, yürüyerek mi gideyim?
Bon, vous m'emmenez au Jamaica Inn? Ou je dois y aller à pied?
- Bırak gideyim!
Laisse moi partir!
Hayır! Bırak gideyim!
laisse moi partir!
Nereye gidersem gideyim, gözlerimi senden alamıyorum.
Chaque fois que j'entre dans une pièce, tu es tout ce que je peux regarder.
Üzgünüm, bırakın da gideyim.
Je suis désolé. Juste... Laissez tomber.
Ama burada değillerse, gideyim ben.
Mais s'ils ne sont pas ici, je devrais y aller.
- 300.000 doları ver... gideyim.
- 300 000 $ et je m'en vais.
- O zaman sen düğüne git ben de maça gideyim.
- Donc tu vas au mariage, et je vais à mon match.
Düğüne kendi başıma mı gideyim? !
Aller seule à un mariage?
Gideyim ben.
partir maintenant.
Doğru, gideyim.
C'est vrai.
Ben önden gideyim.
Laissez-moi aller devant.
O zaman ben yoluma gideyim.
J'imagine que je vais devoir y aller alors.
Ailesini arayayım ya da oraya kendim gideyim mi?
Contacter sa famille? Aller la voir sur place?
Ben bir tuvalete gideyim.
Je vais aller me laver les mains.
Endişelenmeyin. Nereye gidersem gideyim, telefonlara ben cevap veriyorum.
Je suis bonne qu'à répondre au téléphone.
- Ben gideyim.
- Je vais y aller.
- Önden gideyim mi?
- Je t'y conduis?
Ben de gideyim bari.
Bon, je devrais y aller.
Bırak bu sefer ben gideyim.
Laisse-moi sortir cette fois.
- Ben gideyim.
- Je dois y aller.
- Bırak gideyim.
- Laisse-moi partir.
Ben artık eve gideyim.
Bien, je dois rentrer.
O zaman ben gideyim bir saat sonra geleyim.
Mince je devrais y aller, et revenir dans une heure.
Sıra ondayken tuvalete gideyim bari.
Je vais aller viser la poubelle tant qu'il est là.
Ben önceden bir gideyim. Tedavi için yeteri kadar çekeceksin zaten.
Je l'ai senti tout à l'heure vous allez vous régaler.
Neden herhangi bir şekilde mahkemeye gideyim ki? Bunları kendi başımıza halledebilecekken...
Pourquoi j'irai devant le juge, quand on peut régler ça nous même?
Neler oluyor? - Ben gideyim mi artik?
Je peux partir maintenant?
Bırak eve gideyim.
Laissez-moi renter à la maison.
Efendim, ben gideyim.
Monsieur, je vais y aller.
Şimdi de bu hırkayı belime bağlayıp mahalle gezmesine gideyim.
Je vais nouer ce pull à ma taille et me balader dans le quartier.
Bırak beni gideyim.
Laisse moi partir.
- Ben gideyim.
Je vais partir maintenant.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]