Giysi tradutor Francês
1,294 parallel translation
- Teşekkürler. - Ama hiçbir şeye dokunmasınlar.. Giysi dolabını ya da çekmeceleri karıştırmalarını istemiyorum, ayakkabılarımı denemelerini de istemiyorum.
Mais ils ne touchent â rien, ils ne fouillent pas dans les placards et ils n'essaient pas mes chaussures.
Adli tıp, çimlerin 15 cm. altına gömülmüş bir giysi torbası buldu.
Nos experts ont retrouvé un sac en plastique sous 20 cm de gazon.
Normalde seni hileyle suçlardım ama taşları da saklayabilecek bir giysi yok üstünde.
Je peux même pas t'accuser de cacher des lettres.
Oren, giysi basıncı, 3,5.
Oren, pression 3,5.
Para ve giysi lazım.
J'ai besoin d'argent et de vêtements.
Birisi temiz giysi getirmeyi unutmuş.
On a oublié mes fringues propres.
Güzel giysi.
Chouette déguisement.
- Beyaz kadın. Beyaz giysi. Kan içinde.
Type caucasien, tailleur blanc, couvert de sang.
- Giysi kalçalarımı büyük mü gösterdi?
- Cette robe me fait un gros cul?
J. Edgar Hoover bir giysi giymişti değil mi?
Et J. Edgar Hoover était un travelo, c'est ça?
Astronotu dışarıda koruyacak bir giysi yapabiliyor muyuz bakarız.
On voit si on peut construire une combinaison qui tienne dehors.
Böyle bir giysi ile, herhangi biri uzayda ve hâttâ Ay'da bile yürüyebilir.
Avec une combinaison comme ça, n'importe qui marcherait dans l'Espace... ou même sur la Lune.
Bu zırhlı giysi benim önümde bir oyuncaktan farksız.
Ce costume renforcé ne fait pas le poids face à moi.
- Bu bir giysi. Hiçbir zaman alamayacağın bir giysi.
Que tu n'achèteras peut-être jamais.
Angel'ı giysi almaya götürdü.
Avec Angel.
Bir dolap dolusu giysi ve giyecek hiç bir şey yok.
un placard plein, rien à se mettre.
Koruycu giysi delindi.
Etanchéité du scaphandre compromis.
Oğul babasıyla, yani satıcıyla, kız babası, yani mal buluşun mala hasarsız olduğunun garanti belgesi olan beyaz giysi giydirilmiştir.
Le pere-vendeur arrive avec la fille-capital vetue de blanc garantissant la virginite de la marchandise.
Giysi donanımlar silah eğitim simülasyonları ihtiyacımız olan her şeyi.
Des vêtements... du matériel... des armes... des simulations d'entraînement... tout ce dont nous avons besoin.
Biri şuradaki şu yere girse ve biraz, şey, yaşlı adamcıklar için birkaç parça giysi çıkarsa, belki de yeterli parayla çıkabilir.
Si quelqu'un entrait là-dedans et se trémoussait un peu devant les gars, il se ferait un paquet de fric.
Yani giysi yerine alet edevat kuşanılan faaliyetlere katılmam.
En général, s'il faut porter un équipement, c'est non.
Biri ona giysi versin.
Trouvez-lui des fringues.
Yiyecek ya da giysi gibi bir şey gözüne çarptı mı?
- Vous avez vu des affaires?
Giysi hissetmek istemiyorum
Je ne veux pas voir de vêtements
Bırak giysi işini yapsın.
Laisse ta combinaison te guider.
Bu bir exo giysi.
C'est un exo-costume.
Güzel giysi.
genial, ta tenue.
Direnmeye çalışma. Giysi senden daha güçlü.
Ne tente pas de te rebeller, ta combinaison est plus forte.
Bazen kendime soruyorum, "Batman sadece bir giysi midir yoksa içindeki adam mıdır?"
Parfois, je me demande : "D'ou vient Ia force de Batman? De sa combinaison, ou de l'homme?"
Hizmet dışı olan sadece giysi, Batman değil.
C'est Ia combinaison, qui est hors service. Pas Batman.
O giysi senin değil!
Ce costume n'est pas a toi.
Bu giysi sandığımdan daha iyi çalışıyormuş.
Ce costume marche mieux que je ne l'imaginais.
Balıkların geriye bırakacağı şeyler birkaç parça kemik ve giysi.
Ces poissons ne laisseront que des os.
Ve bu giysi dolabı kendi tarzından çok uzakta.
Et cette tenue est parfaitement inappropriée.
Tanrım, benim de bir giysi almam lazım.
Alors, il me faut une tenue dans ce style là aussi.
Sadece birkaç yeni giysi, o kadar.
T'as jamais vu de costard jaune, c'est ça?
- Sakin ol. Giysi getirdim. - İyi öyleyse onları giy.
Calme-toi, j'ai apporté des habits.
Giysi temizletmeye götürmem gerekiyor.
Je dois porter ça tout de suite à la décontamination.
Giysi satışındaydım.
J'étais au dépôt de vêtements.
Bana ödünç giysi verir misiniz?
Je peux vous emprunter une chemise?
Doğru yer, yanlış giysi.
avec ce look-là?
Ayrıca üzerlerinde giysi olmadığını söylememe gerek yok.
Sans compter que les squelettes ne portent aucun vêtement.
Logan'a giysi verin.
Je vais trouver Rogue.
Ter, botlar, alet kemeri, deri giysi.
Sueur, bottes, ceinture à outils, cuir.
Daha önce böyle bir giysi giymiş miydiniz?
Vous avez dèjà porté ce genre de combinaisons?
Gümüşler içindeki adam Carthag'lı bir damıtıcı giysi imalatçısı.
L'homme argenté est un fabricant de combinaisons de Carthag.
Sadece giysi provası bu.
Juste la répétition générale.
Pekala. Giysi.
Tr s bien.
- Giysi olarak mı?
C'est des vêtements?
Güzel giysi.
Joli costume.
Bir sürü askı ama çok az giysi var.
Peu de vêtements.