Goreceksin tradutor Francês
4,936 parallel translation
- İyi. Haklı olduğumu göreceksin.
- Très bien, tu verras que j'avais raison.
Oraya ilk kimin varacağını da göreceksin.
Et tu verras aussi qui sera là-bas en premier.
Benim yaşıma geldiğinde bunun çok önemli olduğunu göreceksin.
Vous comprendrez qu'il n'y a pas de petit gain quand vous aurez mon âge.
Sırf bu an için "gününü göreceksin" * konservesi mi yaptın?
Tu as fait cette canette de "violence gratuite" pour cet instant précis?
Göreceksin.
Tu verras.
- Çünkü yapmazsan bir sabah uyandığında, oğlunun New York otobüsüne atlamış olduğunu göreceksin.
Parce que sinon vous allez vous réveiller un matin et découvrir qu'il est monté dans un bus pour New-York.
O her ne görürse sen de göreceksin.
Tout ce qu'elle verra, tu le verras.
Ve gerçekten kim olduğumu göreceksin... bir kahraman.
Et tu peux me voir comme je suis réellement... un héros.
Eğer bu çizgileri uzatırsan hep aynı yere doğru yürüyor olduğunu göreceksin, tamam mı?
Donc si tu prolonges cette ligne, tu t'aperçois que tu marchais toujours vers le même endroit, ok?
Sen var ya... Gününü göreceksin Vauser, değil mi?
Bon sang, tu me cherches, Vause, pas vrai?
Artık bizleri çok daha fazla göreceksin dostum.
Tu vas nous voir beaucoup plus maintenant, mon ami.
Ama en fazla bu kadarını göreceksin.
Mais j'en suis aussi proche que vous allez l'être.
Bir gün, ardına bakıp açgözlülüğün yüzünden tüm petrolün elinden kayıp gittiğini göreceksin ve etrafında, suçlayacak bir tek sen olacaksın.
Tu sais, tu vas y repenser un jour et tu réaliseras que tu auras laissé tout ce pétrole te glisser entre les doigts à cause de ta cupidité Et tu seras la seule personne responsable.
Bak, haklı olduğumu göreceksin.
Écoute, tu verra que j'ai raison.
Beni tanırsın ; tekrar göreceksin.
Tu me connais ; je reviendrais.
Benden uzak dur. Bana kızgın olduğunu biliyorum ama artık göreceksin ki yaptığım her şey kaybedilen tüm o yaşamlar, bir hiç uğruna değildi.
Tu m'en veux mais maintenant, tu comprendras ce que j'ai fait, toutes ces vies perdues, ce n'était pas en vain.
Jeremy'yi yeniden göreceksin.
Tu reverras Jeremy.
Öyleyse onu yeniden göreceksin.
Alors, tu le reverras.
Her şey düzelecek Matt, göreceksin.
Ça ira, Matt, tu verras.
Sen de göreceksin. Televizyona çıktığımda göreceksin.
Tu verras, quand je passerai à la télé.
- Göreceksin bak.
- Tu verras!
Bak göreceksin kendini çok daha iyi hissedeceksin.
Tu te sentiras mieux, promis.
Birazdan göreceksin.
Tu vas le savoir très vite!
- Göreceksin.
Tu verras.
Bunun senin hatan olmadığını göreceksin.
Tu verras ce n'était pas de ta faute. Le docteur t'a mis une broche en métal dans ta jambe, et tu est meilleur que jamais.
Gününü göreceksin aynasız!
Je t'aurai pour ça, sale keuf!
Yol kenarında bir yol çetesi göreceksin.
Tu devrais apercevoir un gang de rue sur le côté.
Bir kez çıkalım işte söz veriyorum, göreceksin.
Sors avec moi pour un rencard, et je te le promet, tu verras.
İçerisine altı hat gelen bir bağlantı kutusu göreceksin.
Tu devrais voir un boitier de raccordement avec 6 conduits qui en sortent.
Sen de herkesin nasıl büyüyüp değiştiğini göreceksin.
Et tu verras comment tout le monde a grandi et évolué.
- Göreceksin.
- Tu verras.
Onu alıp bıraktıktan sonra boş bir eve dönmenin ne demek olduğunu göreceksin!
Tu peux être le visiteur et rentrer dans un appart vide. On verra si t'aimes ça.
"Broadchurch Cinayetini Nasıl Çözdüm?" Kitapçıya gittiğinde o kitapları göreceksin.
Comment j'ai résolu le meurtre de Broadchurch. Tous ces livres sont en vente à la librairie.
Birazdan göreceksin onları.
Tu les verras bientôt.
Teddy seni hayal kırıklığına uğrattığında her şeyi daha farklı göreceksin beni hayal kırıklığına uğrattığı gibi.
Tu verras les choses différemment. lorsque Teddy te décevra comme il m'a déçu.
Göreceksin.
Rien de grave.
Onları göreceksin.
Vous les verrez.
Onları göreceksin.
vous les verrez.
- Kim Olduğunu Bilirsin'i mi göreceksin?
Est-ce que tu vas aller voir tu-sais-qui? Peut-être.
Gördüğümüz her şeyi göreceksin.
Tu pourras voir presque tout ce que nous verrons.
Yakında onu göreceksin.
Tu le reverras bientôt.
Şunun düğmelerini açacağım ve kornalarımın ikisini de hemencecik göreceksin.
Je vais juste déboutonner ça, et tu vas voir mes deux nibards en un rien de temps.
Nihayet yalnız olmadığını göreceksin.
Tu vas enfin comprendre que tu n'est pas seul.
Göreceksin, her şey düzelecek.
Vous verrez, tout s'arrangera.
Hiç şüphesiz kafanı karıştıracak, hatta seni ürkütecek şeyler göreceksin.
Vous verrez indubitablement des choses qui vous confondront, voire vous offenseront.
- Evet, göreceksin.
- Oui.
- Göreceksin. - Doğum günü hediyem!
Un cadeau pour mon anniversaire!
Yarın gün doğumunda burada kandan bir nehir göreceksin.
Venez demain à l'aube. Il y aura le plan réétudié.
Asılı sarmaşıklar var. Orada bir giriş göreceksin.
Il y a quelques vignes en surplomb, vous trouverez une entrée.
Göreceksin Ange.
Tu verras, Ange.
- Göreceksin. Geçirdiğimiz nöbetleri düşünüyordum.
J'ai bien réfléchi à nos crises.