English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ G ] / Gozleri

Gozleri tradutor Francês

5,170 parallel translation
Gözleri daha diri ve kutsal gösteriyor.
Ça rend les yeux un peu moins creux et morts.
Ayıların gözleri kolayca kopmaya müsait ve çocuklar için boğulma riski oluşturuyor.
Les yeux de l'ours peut devenir facilement détaché et présenter un potentiel des risques d'étouffement.
Şu an normal. Ama gözleri sarı ve...
Il est stable pour le moment, mais ses yeux sont jaunes, et, heu...
Gözleri sarıya döndü, damarları...
Ses yeux, ils sont devenus jaunes, ses veines...
Hoş gözleri, mükemmel bir yüzü vardı.
Elle avait des yeux doux, un visage parfait
Sen... Jedediah Shine'ın gözleri üzerine dikilmeden önce neydin?
Qu'étais-tu... avant que Jedediah Shine ne pose les yeux sur toi?
Gözleri üzerinde, oyun yaptığımızı anlayabilir.
Il ne te lâche pas des yeux, on devrait considérer la partie terminée.
Akkor gözleri ve uzun sivri dişleri olan bir kız gördüğünü mü düşünüyorsun?
Tu dis avoir vu une fille avec des yeux rougeoyants et des crocs?
Eşinizin gözleri ne renk?
- La couleur d'yeux de votre femme?
O yargılayıcı gözleri 15 sene sonrasına saklayın.
- Ne regardez pas comme ca, vous verrez dans 15 ans.
kuduz köpek gibi gözleri vardı ama akıllıydı, anladın mı?
Les yeux comme un chien enragé, mais intelligent, vous savez?
- Kesin gözleri mavidir.
Je parie qu'elle a les yeux bleus.
Hatta onu gördüğünüzde gözleri yaşlıydı.
Mon client était, en fait, en pleurs quand vous l'avez vu.
Evet, çok çirkin gözleri var.
Des yeux vraiment moche.
Küçücük, minicik gözleri var.
- Ouais, ouais.
O güzel yeşil gözleri oymak için sabırsızlanıyorum.
J'ai hâte de vous arracher vos jolis yeux.
Ve onlar bir çocuğun gözleri. Masum bir çocuğun. Ama bu pörsümüş ve çok şey görmüş bedende mahsur kalmış.
Et ce sont les yeux d'un enfant, d'un innocent enfant, mais enfermé dans ce corps flétri qui en a tant vu, et qui connaît la vérité dégoûtante de ce qu'est le monde, et je me sens triste.
Bir çocuğun, annesinin gözleri önünde öldürülmesinin onu nasıl etkileyeceğini.
Ce que ça ferait à l'esprit d'un jeune garçon... de vous regarder tuer sa mère.
Bu hainler yuvasında Caterina Sforza'nın gözleri kulaklarıyım.
Je suis les yeux et les oreilles de Catherina Sforza dans ce nid de vipères.
Bu hainler yuvasında Caterina Sforza'nın gözleri kulaklarıyım ve bu kulunuz size buradan çıkışım garanti olmadıkça acele etmemeniz için yalvarıyor.
Je suis les yeux et les oreilles de Catherina Sforza, et je vous prie de ne pas vous montrez trop hâtifs tant que ma porte de sortie n'est pas garantie.
Havada gözleri olan o röntgenciler de bilmiyorlar.
Et ces voyeurs non plus avec leurs yeux dans le ciel.
Biz bitirene kadar o kabul ofisinde gözleri yaşarmamış kimse kalmaz.
Quand on l'aura faite et envoyée, il n'y aura pas un seul œil sec dans le service d'admission.
Kocaman, güzel gözleri var.
Il a ces grands et beaux yeux bleus.
Ama şimdi bütün resimler zavallı Sue'nun gözleri önünde.
Mais aujourd'hui notre pauvre Sue a toutes ces images devant les yeux.
İçeride gözleri ıslanmayan biri kalırsa şaşarım.
Ça va les émouvoir.
Gözleri sana çekmiş.
Elle a tes yeux.
Fazladan gözleri yardıma çağırıyorum.
Attraper quelque yeux en plus.
Uyumamaya çalıştılar ama gözleri kapanıyordu artık.
Ils ont essayé de lutter mais ils étaient épuisés.
Gözleri ve kulakları benziyor.
Ses yeux sont similaires de même que ses oreilles. C'est le même homme.
Köpeğin gözleri benim gözlerimdir.
Ils autorisent les chiens d'aveugle.
Ona, küçük kardeşinin gözleri önünde çarptınız.
Vous l'avez renversé sous les yeux de son petit frère.
- O ne? Gözleri... Biri mavi, biri ela.
Ses yeux... un bleu, l'autre noisette.
Bu salağın gözleri kulakları ve bilgiyi işleyebilecek yeteneği var mıydı?
Cet idiot avait-il des yeux, et un cerveau pour comprendre?
Gerçek gözleri önünde, apaçık ortada olduğunda bile gözlerini kapatıp kaybolmasını dileyecek.
Même quand la vérité la contemplera, elle fermera les yeux et l'ignorera.
Bütün dünyanın gözleri önünde hepsinin ölmesini istiyorum böylece herkesin onların kim olduğunu ve neler yaptığını bilecek.
Je veux qu'ils meurent sous le regard du monde entier pour que tout le monde sache qui ils sont vraiment et ce qu'ils ont fait.
Akü gözleri epey kurumuş gibi.
Ça m'a l'air plutôt sec.
- Gözleri seninkilere çok benziyor.
Il a tes yeux.
Gözleri seninkilere çok benziyor.
Il a tes yeux.
Bahse varım gözleri de dürbün gibi değildir.
Je parie qu'un examen de sa vue ne donnera pas 10 / 10.
- Gözleri açık ama tepki vermiyor.
Ses yeux sont ouverts mais elle est sans réaction.
Hayır, şu yargılayıcı gözleri olan.
Non, celle avec les yeux qui te jugent et...
Derek'in Alfa olmadan önce mavi gözleri vardı, hatırlıyor musun?
Tu te souviens de Derek avant qu'il ne devienne un Alpha il avait les yeux bleus?
Neden bazı kurtların gözleri mavi olur, biliyor musun?
Tu sais pourquoi certain loups garous ont les yeux bleus?
Bu kızda Tanya'nın gözleri var.
Cette fille a les mêmes yeux.
Hay böyle işin! Zafer kazanmak için gözleri bu kadar mı karardı?
Jusqu'où iront-ils pour la gloire?
İnsanlar yalan söylerken gözleri onlara ihanet eder ve hatta öldürücü bir bakış bile olur.
Un menteur est toujours trahi par son regard. Un regard dans lequel on sent le danger.
Ve bak sana söylüyorum, öldürücü gözleri keskin gözleri var, sanki insan değil gibi, biliyor musun?
Et je vous le dis, ce mec a des yeux morts, des yeux de requin, comme s'il n'était pas vraiment humain, vous voyez?
Senin yeşil gözleri, Bana kahverengi saç.
Des yeux verts comme les tiens, mes cheveux bruns.
Yanına gittiğimde, gözleri kocaman açılmıştı ve kimsenin olan bitenden haberi yoktu.
Quand je suis arrivé là, elle était juste... ces yeux étaient, biens, dilatés, et il n'y avait personne - - personne qui savait quoi que ce soit.
Gözleri kapatılmış. Biraz yana doğru çevrilmiş.
Ses yeux ont été fermés, et elle est tournée un petit peu sur le côté.
Olmaz. Solano'ların Tecate'nin her yerinde gözleri var.
Les Solano ont des yeux partout.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]