Görmüstüm tradutor Francês
5,832 parallel translation
- Bunu rüyamda görmüstüm.
J'ai vu ça dans mon rêve. Moi aussi.
- Ben de görmüstüm, yillar önce.
Il y a des années.
- Görmüştüm onu.
- J'ai vu ça.
Daha önce de görmüştüm.
Je l'ai vu dans les environs.
Onu cenazede görmüştüm.
Je l'ai vue à l'enterrement.
İlk defa o zaman birisinin kustuktan sonra üç kez tebrikleri kabul ettiğini görmüştüm.
La seule fois où j'ai vu quelqu'un saluer des gens après avoir vomit.
O bakışı daha önce senin eskilerde de görmüştüm.
J'ai vu ce regard dans les yeux de tes copains avant.
Onu eski, yeşil bir pikapa binerken görmüştüm.
Je l'ai vu monter dans un vieux pickup vert au coin de la rue.
- O sürerken bir kere görmüştüm.
- J'ai vu faire une fois.
Bütün hepsini görmüştüm.
J'ai tout lu là-dessus.
- Bundan şehirde görmüştüm.
- En ville, je l'ai vu.
Tay yemeği kursuna gitmiştim. Ananasın, ete yaptıklarını görmüştüm. Neden olmasın dedim.
J'ai pris un cours de cuisine Thai, et j'ai vu ce que l'ananas fait à la viande, et j'ai pensé, vous voyez, pourquoi pas?
Bu tür kırıkları, sadece Irak'taki cesetleri teşhis ederken görmüştüm.
La seule fois où j'ai vu une fracture comme celle-ci c'est en identifiant des corps en Irak.
Onu en son Harold ile konuşurken görmüştüm ama onun bana -
Et moi depuis qu'il a parlé à Harold, - mais il doit me donner...
Aslında ben seni daha önce görmüştüm.
Je vous ai déjà vu avant.
- Görmüştüm.
- Je l'ai vue.
Post'ta fotoğrafını görmüştüm.
J'ai vu la photo dans le Post
Bunları daha önce de görmüştüm.
J'ai déjà vu ca.
Senin kalp masajı yapar gibi ot çektiğini görmüştüm.
Je t'ai vu aspirer dans un bong comme si tu faisais de la réanimation.
Ben hallederim, bundan daha kötülerini de görmüştüm.
Je vais le faire. J'ai vu des testicules bien pires que celles-ci.
- Buraya geldiğimizde Ayın peyniri sepetini görmüştüm...
- Quand on est arrivé, j'ai vu que son panier du fromage du mois.
Kabul. Ben... Bu evliliği ölüm kalım meselesi olarak görmüştüm.
J'admets m'être engagée dans ce mariage pour survivre.
Daha önce de bir köstebeğin avlandığını görmüştüm.
J'ai déjà assisté à une chasse à la taupe.
Görmüştüm.
Je l'ai vue faire.
Evet, bunu görmüştüm.
Oui, je l'ai vu, évidemment.
Daha önce böyle bir şey görmüştüm.
J'ai déjà vu ça avant.
Onun değil ama bir yerde görmüştüm.
Ce n'est pas la robe que nous avons choisie.
- Tabii ki görmüştüm.
- Bien sûr que j'ai vu les questions.
Evet, bu hesabı görmüştüm.
Biensûr. J'ai vu ce compte.
Camdan baktığımda görmüştüm onu.
Je viens de le voir à travers la fenêtre.
Pol teyze, ben Michael'in yaşındayken,... yüzlerce adam öldürmüş, binlercesini de ölü olarak görmüştüm.
Tante Pol, quand j'avais l'âge de Michael, j'ai tué une centaine d'hommes et vu un millier mourir.
Bir keresinde sirkte görmüştüm, aynı böyle yumruk atıyorlardı.
J'en ai vu un dans un cirque une fois, tu frappes comme ça.
Dolapta gravyer peyniri görmüştüm sanki.
J'ai vu du Gruyère. Avons-nous des figues?
Rofer'ı siparişi verirken görmüştüm ve inanın bana, birebir aynısı olmuş.
J'ai vu Roger commander le gâteau, et crois-moi, c'est exactement ça.
Dillere destan gösteri yaptığını görmüştüm ama geçen sefereki gibisini hiç görmemiştim.
Je t'ai vue faire un tabac... mais tu n'as jamais été aussi bonne que tu l'as été ce soir.
Viskinin akla yaptığı zararları görmüştüm ama bu akşam buraya gelip beni neyle suçluyorsun?
Tu sais... j'ai vu comment le whisky peut ravager l'esprit... mais tu viens ici ce soir... et tu m'accuses de quoi?
Sümüklü dokuz yaşındaki kızların daha yükseğe çıkardığını görmüştüm.
J'ai vu des petites filles de dix ans en tresses... aller plus haut que ça.
Seni seçtiğimde evini görmüştüm.
J'ai vu là où tu vis quand je suis passé te chercher.
- Karnında görmüştüm.
Sur ton ventre.
Seraphim'de görmüştüm.
Je l'ai vu dans le Séraphim.
Seni en son ne zaman görmüştüm?
C'était quand la dernière fois que je t'ai vu?
Onu en son evlilik öncesi anlaşması sırasındaki kavgalarında görmüştüm.
Je ne l'ai plus vue depuis leur dispute sur le contrat de prénuptial.
- Karnında görmüştüm. - Absalom.
- Absalom.
Aynı belirtileri daha önce de görmüştüm.
J'ai déjà vu ces signes avant.
John, seni arabanda ağlarken görmüştüm.
John, je t'ai vu pleurer dans ta voiture.
Ben onu ilk kez rock çalmasından birkaç yıl önce görmüştüm.
Je l'ai connu dans sa période électrique, il y a bien des années.
Bir keresinde dedenin, mürekkepten bir tablosunu görmüştüm.
J'ai autrefois vu un portrait à l'encre de votre grand-père.
Daha önce de görmüştüm.
J'ai déjà vu ça avant.
tiyatroda oturmuştum tatildeki insanların yüzlerini görmüştüm.
Au théâtre, je regardais les visages rougis des gens en vacances.
Konunun kolayca değiştiğini görmüştüm.
C'était vraiment cousu de fil blanc.
Daha o sabah, Dr. Cartwright'ın skandalıyla alakalı bir kupür görmüştüm.
Ce matin-là, j'avais vu un article sur l'affaire Cartwright.