Her zaman söylerim tradutor Francês
162 parallel translation
Her zaman söylerim, bu çevrede ki en güzel yerdir.
Pour d'autres usines.
Her zaman söylerim "geç olsun güç olmasın." Afedersiniz, lütfen, Honoria.
Enfin, mieux vaut tard que jamais.
Her zaman söylerim, "Dakiklik nezaketin en büyük göstergesidir."
L'exactitude est la politesse des rois.
Her zaman söylerim "kızını dövmeyen dizini döver."
"Economisez le fouet, et vous gâtez les enfants."
Elbette. "İş eğlenceden önce gelir" her zaman söylerim.
Le travail avant le plaisir, n'est-ce pas?
Ben genç çiftlerin beklemesi gerektiğini düşünmüyorum, her zaman söylerim bir erkeğin kendi yerinde çalışırken yardıma ihtiyacı vardır ve bunun en kolay yolu çocuk sahibi olmaktır, özellikle de erkek çocuklar.
Rien ne sert d'attendre. Un homme a besoin d'aide à la ferme. Tirez la langue.
Ona ne yapacağını her zaman söylerim.
Jamais! Il fait toujours ce que je lui dis de faire.
Her zaman söylerim, İngiliz erkeklerinin tuhaf zevkleri var.
Décidément, les Anglais ont de drôles de goûts.
Her zaman söylerim, insanın geniş bir bakış açısı olması gerekir.
Il faut être large d'esprit, comme je dis.
- Her zaman söylerim... etli börek dedin miydi... akan sular durur... - Tabakları yıka. Soğuk suyla.
Des assiettes propres et froides!
- Her zaman söylerim "Farklı olan ne?"
- Je dis toujours : "Quelle importance?"
Her zaman söylerim- -
Je dis toujours que...
Her zaman söylerim. Nüfuzlu dostlar iyidir.
C'est chouette d'avoir des amis influents.
Her zaman söylerim, tatmin olduğun kadarı yeterlidir.
C'est ce que je pense aussi.
" Her zaman söylerim, ben bir gezginim.
Je suis une curieuse Je vous l'ai toujours dit
Her zaman söylerim, böyle kadınlar pis bir fahişedir.
Ce sont les sales putains qui s'accolent comme ça.
Her zaman söylerim, savunma için milyonlar verilir. Ama haraç için bir sent verilmez.
Oui au financement de la défense, non au paiement de tribut.
Her zaman söylerim :
C'est mon mantra habituel :
Her zaman söylerim, kanıtlamanın en iyi yolu görsel deneyden geçer aksi takdirde hiç bir zaman öğrenemezsin.
Je dis toujours que c'est mieux de prouver les choses el les expérimentant sinon on n'apprend jamais. N'es-tu pas d'accord?
Paranın, yarın ölmeyeceksen gerekli olan bir şey olduğunu her zaman söylerim. Değil mi, Carl?
L'argent, on en a besoin si on ne meurt pas demain!
Her zaman söylerim bir götü takdir etmek için rahip olmak gerekmez!
Bien, père Carlo! Je l'ai toujours dit : seul un curé peut apprécier un cul bien fait!
Ne kadar rahat bir koltuk. Her zaman söylerim.
Quel merveilleux fauteuil.
- Hanımlar. Her zaman söylerim. Highbury'deki kadar iyi insanlar hiçbir yerde yok.
Je dis toujours, toujours, qu'il n'y a pas de lieu plus accueillant que Highbury.
Her zaman söylerim profesyonel oynamak için yeteneğin var.
Tu pourrais passer professionnelle.
Her zaman söylerim, "Soy ağacını soy çalısına çevirirsen altına bir şey saklayamazsın."
Je dis toujours : "A force de réduire un arbre généalogique à un buisson... on ne peut plus aussi bien se cacher derrière."
Bilirsin her zaman söylerim, insanlara istediğiklerini verirsen onları uzaklaştıramazsın.
Je dis toujours, donnez au monde ce qu'il veut et il sera là.
Her zaman söylerim ; "Ölü bir lisandır".
Je dis toujours : "C'est une langue morte".
Her zaman söylerim, bir çocuk, hava alanında okuldakinden çok daha fazla şey öğrenir.
J'ai toujours dit qu'un garçon apprend plus à l'aéroport qu'à l'école.
Her zaman söylerim, herkes kararında özgür olmalı.
J'ai toujours dit qu'on doit pouvoir décider librement
Her zaman söylerim. Kanalizasyona inilmeden devriye bitmiş olmaz.
Une patrouille n'est pas finie sans passer par les égouts.
Her zaman söylerim, sevdiğin nükleotidle birleşemezsen beraber olduğun nükleotidle birleş.
Je dis que si vous ne pouvez être avec le nucléotide que vous aimez... adhérez à celui avec qui vous êtes.
Her zaman söylerim.
Je me suis toujours dit ça.
Her zaman söylerim, lezbiyenlerle arkadaş olmanın iki sebebi var.
Une lesbos n'a que deux intérêts.
Her zaman söylerim. Birisini seviyorsan bırak gitsin.
Et puis, moi, je dis, si tu l'aimes, laisse-le partir.
- Her zaman bunu söylerim zaten.
Comme je t'ai toujours dit.
Zihin sükunu her zaman midede başlar, bunu hep söylerim.
La paix de l'âme commence toujours par l'estomac, je dis toujours.
Bunu her zaman söylerim!
C'est ce que j'aime dire.
Hep söylerim, açık ve kesin bir dil insanları her zaman biraraya getirir.
C'est ce que j'ai toujours dit, un peu de compréhension, ça rapproche les gens.
Her zaman senin, bu işin en iyisi olduğunu söylerim, değil mi?
Tu es le meilleur.
Ayrıca uyuyamadığım zaman gece yarısı gitar çalmayı severim. Her sabah meditasyon yapar, tütsü yakar, şarkı söylerim.
De plus, je joue de la guitare la nuit, quand j'ai des insomnies et je médite tous les matins en chantant et en brûlant de l'encens.
Her zaman senin bu bakıcılık işinde çok iyi olduğunu söylerim.
Tu devrais être girl-scout.
Her zaman bunu söylerim.
Chacun sa partie. C'est ce que je dis toujours.
Bu, her zaman söylediğim bir şey sadece. Koç'a sürekli söylerim.
C'est un truc que je dis à Coach tout le temps.
Sana her zaman doğruyu söylerim.
Je te dis toujours la vérité.
- Gerçeğe ulaşmak için her zaman yalan söylerim.
Vous m'avez menti. Ma vérité est toujours pavée de mensonges.
Her zaman kendime söylerim :
Je me répétais :
O zaman, yangınla ilgili her şeyi yanlış hatırladığımı söylerim.
Alors, je saurais que j'ai rêvé, en croyant t'avoir vu à l'incendie.
En başarılı erkeklerin her zaman en iyiler olduğunu hep söylerim.
Les hommes qui réussissent le mieux sont les plus gentils.
Ben yaşlı bir nineyim ama hoplayıp zıplayabilirim. Bayılana kadar dans ederim hatta arada hip-hop yapıp her zaman şarkı söylerim.
Je suis une mamie dans le vent qui peut swinguer, rapper, danser toute la soirée et faire un grave goûter.
Her zaman söylerim, otopsisiz bir gün, güneşsiz bir güne benzer. Tamam.
OK.
Dürüst biriyim, her zaman doğruları söylerim.
Je suis franche, moi, je dis toujours la vérité.