Işaret tradutor Francês
9,286 parallel translation
İzlendiğimize dair herhângi bir işaret görürsen Şeytan gibi koşarak gel.
Si tu vois n'importe quelle trace de poursuite, cours comme le diable.
Bir işaret vereceğim ve beni kurtaracaklar.
Il me suffit de donner un signal et ils me sauveront.
Lütfen kapıya ulaşana kadar ve pilot işaret verene kadar kemerleriniz bağlı kalsın.
Restez assis avec votre ceinture attachée jusqu'à l'arrêt complet de l'appareil et l'extinction du signal lumineux.
Williams için iyiye işaret değil.
Mauvais signe pour Williams.
Köpek kasesi, tasması, kurbanın hayvanı olduğuna dair hiç işaret yok.
Il n'y a pas de gamelle ou de laisse, aucun signe que la victime avait un animal.
İğneye biraz sıvı koyuyor, ki bu iyiye işaret.
Il met un peu de solution sur l'aiguille, ce qui semble être un bon signe.
Bu gelişmenin sebebi ise çok şaşırtıcı sürahiler ve işaret fişekleri bizim ateş sanatçısını işaret ediyor, Norgburg, ama son yangın olduğunda o göz altındaydı.
Voilà pourquoi l'avancée est si surprenante. Les torchons brûlés désignent notre artiste du feu, Norburg, mais elle était en garde à vue quand le dernier incendie s'est déclaré.
- Bu hiç iyiye işaret olmaz.
- C'est jamais bon signe.
Onlardan biri öldüğünde diğeri beni işaret etmişti.
Quand l'un d'eux a été retrouvé mort, l'autre m'a pointé du doigt.
Ama eğer beni böyle bir şeyin içine çekiyorlarsa beni uzaktan işaret edecek kimse kalmayacak.
Mais si je me fais accuser d'une telle chose, je n'aurai personne pour veiller sur moi.
Bu bir işaret, bir kenara yazın.
C'est un signe, croyez-moi.
Eğer seni orada görürsem, "Polis" diye bağırıp seni işaret ederim.
Si je te vois là-bas, je te pointerai du doigt et je crierai "flic."
Böyle bir kız tamamen kaybolursa, hiç bir işaret yoksa...
Quand une fille comme ça disparait sans laisser de trace, aucun signe nulle part...
Bunun bir işaret olabileceğini fark ettim.
Masters... d'il y a si longtemps, et bien j'ai réalisé que ça devait être un signe.
Kesinlikle bir işaret.
C'est certainement un signe.
Her neyse, tüm ekmek kırıntıları güvenli bölgenin dışını işaret ediyor.
Quoi qu'il en soit, toutes les traces conduisent à cette forêt En dehors de la zone de sécurité.
Alex yola çıktığımıza dair işaret yolla ve Ceres'e geç kalacağımızı bildir.
Alex, répond au signal qu'on arrive et fais savoir à Cérès qu'on sera en retard.
Bulduğumuz şu işaret...
Cette balise que nous avons trouvée...
çok kolay bulduğun şu işaret.
que tu as trouvée si facilement?
Ölümümüze yürümediğimizi belirten bir işaret falan olsa güzel olurdu.
Ce serait bien de savoir qu'on ne va pas droit à notre mort.
Alın size işaret.
Le voilà.
Tamam, işaret fişeğini atabilirsiniz.
Envoyez une fusée.
Etrafa, Tucson'da olduğuma dair birkaç işaret koydum işte.
J'ai mis des panneaux un peu partout, pour dire que j'étais ici à Tucson.
Dön, dön ve işaret et.
Pivotez, pivotez et pointez.
Adımlar ya da işaret dönüşleri umurumda değil.
Je me fiche des talons, des pas ou des tours pointés.
Doğru işaret parmağı, Rye Gerhardt'a aitmiş. Araştırdım da Fargo'daki Gerhardt Sendikası'nın en küçük erkek vârisiymiş.
L'index droit appartenait à un certain Rye Gerhardt, qui, d'après mes recherches, est le benjamin de la mafia Gerhardt, près de Fargo.
Sonu işaret eden.
Nous nous dirigeons vers la fin.
Ve bu benim, sonu işaret eden, kendi okum. Hem, sahiden kaçtıysa neden peşime düşmek için her şeyi riske atsın?
De plus, s'il s'est vraiment échappé, pourquoi prendre le risque de me poursuivre?
Vizyonlar açıkça Senatör richards işaret.
Les visions désignent la sénatrice Richards.
Bana sorarsan, ölü askerler işaret edebilir. Savaş bizim süvari olarak başbakanı.
Si tu me demandes, les soldats morts pourraient indiquer que le premier ministre est notre Cavalier de la Guerre.
Bu atıcının işaret var.
C'est le signal du tireur.
Yeni beladaki işaret ateşi Hope olduğuna göre ve artık büyüyle gizlendiğine göre sanıyorum Dahlia'yı kapana kıstırmak için başka bir şey kullanabiliriz.
Hope est un genre de phare pour notre nouvelle terreur, et maintenant qu'elle a été dissimulée, peut-être que nous pourrions utiliser quelque chose d'autre pour attirer Dahlia.
Şimdi, işaret verdiğim anda koşuyorsun!
Maintenant, à mon signal, tu cours!
Şu büyük işaret var ya, bu erkeklerde olur.
Tu vois cette tâche? Elle est plus grande chez les mâles.
Bu iyiye işaret değil.
Ça ne sent pas bon.
Trenin ayarlarıyla oynandığını işaret eden hiçbir fiziksel delil bulamadılar.
Il n'y aucune preuve suggérant que le circuit a été trafiqué.
Gözbebeği hareketleri doğruyu söylediğini işaret ediyor.
La contraction des pupilles indique qu'il dit la vérité.
... orada kim yaşadıysa bir nedenden ötürü, birşeyleri korumak ve işaret etmek için yapmış olabilir.
La personne qui vivait là avait simplement la douille et le ruban pour une raison inconnue.
Bu iyiye işaret.
C'est un bon présage.
- İyi bir işaret değil mi?
- C'est bon signe, hein?
İki kez tesadüf ama üçüncü kez kesinlikle bir işaret.
Deux fois c'est une coïncidence ; trois fois, c'est un signe.
Kimlik işaret konumu doğrulandı.
Localisation de l'identifiant de la balise confirmée.
Her hangi tanıdık bir işaret yok.
Je n'ai pas vu de signalisations caractéristiques.
Bu bir işaret!
C'est un signe!
İşaret verdim.
Piqûre.
İşaret verince Juan Valdez'in götüne ikinci bir delik açıyoruz.
À mon signal, faites un nouveau trou du cul à Juan Valdez.
İşaret ne?
C'est quoi le signal?
İşaret mi diyordunuz?
Quelqu'un d'autre veut un signe?
İşaret mi istediniz?
Vous vouliez un signe?
İşaret ateşi görevini yapıyor. Onu çağırıyor.
Il sera comme un phare, l'appelant.
İşaret niteliğinde oldu.
C'était un avertissement.