Kayıp tradutor Francês
17,902 parallel translation
Kayıp oranı çok fazlaydı.
Le taux de déperdition était élevé.
Belki kayıp parça budur.
C'est peut-être ça, la pièce manquante.
Kayıp mı oldun?
Tu es perdu?
" 65 yaşındaki Hector Faulkner ve 13 yaşındaki Richard Baker altı haftadır kayıp.
"Hector Faulkner, 65, et Richard Baker, 13, " ont disparu depuis six semaines.
Bak burada kim varmış. Kayıp kız çocuğu.
Ça alors, le retour de la fille prodigue!
Benim hatam. o olayda hiç kayıp yokmuş.
Il'ma faute. Il n'y avait pas de victimes.
Kayıp vermeye devam edeceğiz. En azından emeklerimizin boşa gitmemesini sağlayalım.
Nos pertes vont continuer, alors assurons-nous que nos efforts ne sont pas vains.
Kayıp yok.
Pas de victimes.
İşin bitince beni ararsın, biz de kayıp zamanı telafi etmek için film falan izleriz?
Appelez moi lorsque vous aurez fini Peut être aller voir un film, rattraper le temps perdu?
Büyük bir kayıp değil gerçi.
Mais nous n'avons pas tout perdu.
O kayıp olduğu sürece kaç kişinin hayatının tehlikede olduğunu hesaplamak mümkün değil.
Tant qu'elle est en cavale, il est impossible d'estimer combien de vies sont en danger.
Kayıp doğmuş.
Il est né perdu.
- Kyra. Üç haftadır kayıp olan, iki yaşında bir gorilimiz var.
On a un gorille de 2 ans qui a disparu depuis 3 semaines.
Jessa, ablam kayıp.
Ma soeur a disparu.
Başkasının savaşında kayıp veren taraf olduk.
On a été les dommages collatéraux d'une guerre de quelqu'un d'autre.
Ben kayıp balık nemoyum.
Je suis Nemo!
Puzzle'ın kayıp parçasını bulmadığın sürece kutlayacak bir şey göremiyorum.
Y'a pas de raison, sauf si vous avez retrouvé cette dernière pièce de puzzle.
- Ne oldu? - Kayıp düştüm ya.
- Qu'est-ce que tu as?
- Dün akşamdan beri kayıp.
Il est porté disparu depuis hier soir.
Kardeşler bakış açın bu Habil ve Kabil, kayıp oğul klasik hikaye.
Le frère. C'est ton angle. Cain et Abel, le fils prodigue, un classique.
B * ktan bir dine inanıyorlar. İncil beyazlar için yazılmışmış ve Aryanlar da yahudilerin kayıp kabilesiymiş güya.
C'est rien qu'une bande de dégénérés convaincus que la Bible a été écrite pour les Blancs et que les Aryens sont la tribu oubliée d'Israeëël.
Bir süredir pusuda bekliyordum şimdi karşımda Kayıp Altın Şehir benimle yağmalamak ister misin?
Et maintenant que je suis Bushwhacked par et j'ai El Dorado dans mes sites, vous voulez piller la ville avec moi?
Muhbirimiz kayıp.
Notre informateur a disparu.
Kayıp derken?
Définir "manquant".
Donnie Caan hâlâ kayıp.
Donnie Caan encore MIA.
Kayıp haldeyim.
Euh... perdu.
Gerçekten büyük kayıp.
Il est une perte réelle.
Kayıp gitmesini izlemektense hayatın gerçek anlamına ulaşmasını sağladınız.
Got l'atteindre pour cette dernière pièce de vie au lieu de regarder aller. [rires]
430 milyon dolar kayıp.
430 millions de pertes.
Güçlerimiz rastgele tasarlanmadı. Bir ihtiyacı doldurmak içindi. Kayıp olan kısım da o zaten.
Et nos pouvoirs sont conçus, pas pour être aléatoires mais pour remplir un besoin, un... un manque.
Kaynaklarımızda gelen bilgiye göre, Astro-X'in kurucusu Astron Reynolds şu anda kayıp ama Fin Shepards şelalede görüldü ve bu mücadelede yardıma koştu.
D'après nos sources, Aston Reynolds, le fondateur d'Astro-X, ai disparu, mais on nous rapporte également que Fin Shepard soit aperçu aux chutes,
Kayıp Cennet.
"Paradis perdu".
İnsanoğlu için masumluk ve umut gibi, tahsili de kayıp şeyler arasında sayıyorum.
- Non. Je les considère comme une cause perdue.
Gececi arkadaşlar bir kayıp kişi olayı verdiler bize.
Quoi de neuf? - Une femme disparue.
Kayıp kişiyle ilgili ifade vermek için burada. - Gönder.
Il a été convoqué.
Bunun kayıp bir kişi olayından daha fazlası olduğunu mu düşünüyorsun?
Mais j'ai fait une promesse à sa mère.
Kardeşim kayıp kızla ilgili bir şeyler dedi.
- Une femme a disparu?
Şu kayıp kızın ayakkabısı.
Cette fille disparue... Contre.
Senin şu, kayıp stripztizci hiç geri geldi mi?
Cette... strip-teaseuse disparue... qui bossait ici a-t-elle refait surface?
Kayda değer bir ölüm tehdidi alan ve yüksek ihtimalle kayıp olan kişiyi araştıracağız.
Nous le traiterons comme un manquer à haut risque personne avec une menace considérable de meurtre.
Birisi kayıp.
Il en manque un.
Dosyalar kayıp.
Des fichiers manquent.
Orijinal dava dosyasındaki bazı sayfalar kayıp.
Tu vois, des pages manquaient au dossier d'origine.
Clark! Doğru mu söylüyorum, az önce Anna Clayton'ın annesi Anna ve Daisy'nin kayıp olduğunu mu bildirdi?
Clark, c'est vrai que la mère de Clayton vient d'annoncer
Daha fazla kayıp veremeyiz.
On n'a pas besoin de plus de dégâts.
Bunca zamandır kayıp halka sizmişsiniz.
Et en y pensant, tout ce temps.. - tu étais le lien manquant. - Écoute moi.
Kayıp oğul dönmüş demek?
Le retour du fils prodigue.
Kayıp ruhlar bulunsun artık.
Puissent les âmes perdues enfin être retrouvées.
Bay Grote'un kayıt cihazı takıp eski ortaklarından birisiyle buluşmasını istiyoruz.
M. Grote porterait un micro pour rencontrer un ex-complice.
"Kayıp Cennet." Bir göz at.
"Paradise lost." Jetez-y un œil.
- Kayıp kişi olayında bir gelişme var mı?
- Entre 19h30 et 20h.