Kişisel bir şey değil tradutor Francês
369 parallel translation
Kişisel bir şey değil, sizi temin ederim.
Rein de personnel, bien sûr.
Kişisel bir şey değil, bunları sormamız isteniyor.
Nous devons demander.
- Bu kişisel bir şey değil.
- Ne le prends pas mal.
Kişisel bir şey değil. Sadece...
Je n'ai rien contre toi, mais...
Kişisel bir şey değil. Ama seni izliyordum ve endişeliyim. Yaptığından sen sorumlu değilsin.
Mais je ne peux pas compter sur toi dans le feu de l'action.
Kişisel bir şey değil Bay Parrish... ama aramıza katılıp da özel meselelerini halletmek için... yasalardan yararlanmaya çalışan yabancılara pek sıcak bakmıyoruz.
N'y voyez rien de personnel, M. Parrish, mais dans le coin, on n'aime pas beaucoup les étrangers qui viennent ici et essaient d'utiliser nos lois pour régler des problèmes personnels.
Kişisel bir şey değil. Sadece bir öpücük.
C'est rien de personnel, juste un baiser.
Kişisel bir şey değil, sadece... bir şeylere alışacaksın..
Ça n'a rien de personnel, et puis, on s'habitue à tout.
Kişisel bir şey değil.
Le prenez pas mal.
Kişisel bir şey değil.
Rien de plus.
Kişisel bir şey değil.
Ça n'a rien de personnel.
Ama kişisel bir şey değil.
Mais ça n'a rien de personnel. Assieds-toi.
- Kişisel bir şey değil tabi.
- Rien de personnel, bien sûr.
Kişisel bir şey değil.
Rien de personnel...
Seni daha kolay kabul ederler. Kişisel bir şey değil.
Vous serez plus vite des leurs.
Kişisel bir şey değil.
Ne le prends pas mal.
" Bu kişisel bir şey değil, anlarsın, ama yapılmak zorunda.
" C'est pas personnel, tu comprends, mais ça doit être fait.
Kişisel bir şey değil.
- Rien de personnel.
Kişisel bir şey değil!
Contre toi personnellement? Pas vraiment.
Kişisel bir şey değil miydi? Hayır.
- Pas parce que c'est moi?
Kişisel bir şey değil.
Tu n'es pas en cause.
Bu kişisel bir şey değil.
- Ce n'est rien de personnel. - Oublie le truc personnel.
- Kişisel bir şey değil.
- Vous prenez ça trop à cœur.
Kişisel bir şey değil ama... kendimi kelimelerle ifade etmek çok zor.
Ca n'a rien de personnel, j'ai du mal à trouver les mots pour m'exprimer.
Kişisel bir şey değil.
- Je disais ça comme ça. - Pour moi c'est évident tout ça.
Kişisel bir şey değil Chris, ben...
C'est pas contre toi, Chris, mais...
Bu kişisel bir şey değil.
Rien de personnel.
Kişisel bir şey değil ama polis tarafından aranıyorsunuz.
J'ai rien contre vous, mais vous êtes recherchés.
Sizin gibi yaşlı bir fosilin, katran çukurunun ilgisini çekebileceğini düşündüm. Kişisel bir şey değil.
Le réservoir de goudron intéressera un vieux fossile comme vous.
Kişisel bir şey değil, Jack. S.ktir git!
Ne le prends pas mal Jack mais casse-toi!
Kişisel bir şey değil. Mantıklı bir şey değil. Her zamanki durum işte.
Rien de personnel, rien de logique, tout simplement les affaires.
Kişisel bir şey değil di. Bunların hepsi ifademde var.
Rien de personnel.
Bak, bu kişisel bir şey değil.
Tu peux rester ici.
- Hadi, kişisel bir şey değil.
Sans blague?
- Kişisel bir şey değil Bobby. - Ben de bunu diyorum, belki de kişisel bir şeydir.
Ce serait peut-être préférable.
Bak, kişisel bir şey değil.
Ecoutez, j'ai rien contre vous.
- Kişisel bir şey değil, George. Hep beraber patronumuz olmanı istemediğimize karar verdik.
Rien de personnel George mais on a tous décidé qu'on ne te voulait pas comme patron.
Kişisel bir şey değil. Sadece iş.
Les affaires sont les affaires.
Kişisel bir şey değil, Bayan Droukas.
Ce n'est pas contre vous, Mme Droukas.
Kişisel bir şey değil.
Désolé.
Bu olmayacak. Kişisel bir şey değil.
Ça n'arrivera pas.
Bu kişisel bir şey değil.
Ce n'est pas personnel.
Kişisel bir şey değil.
Ne le prenez pas mal.
" Kişisel bir şey değil.
" " On n'a rien contre vous.
Bu da kişisel bir şey değil, kaptan.
Moi non plus, je n'ai rien contre personne, commandant.
Üzgünüm. Kişisel bir şey değil.
Ne le prenez pas mal.
Kişisel bir şey değil. Bunu yapamıyorum.
Vous n'êtes pas en cause, je fais un blocage.
Kişisel bir şey değil.
En dépit de toute considération personnelle.
Zaten beni ilgilendiren bir şey değil. Farazi konuşuyorum, sakın kişisel algılama sizin nesil sevgilileri anlamıyor. - Belki de.
- Cela ne me regarde pas, mais sans vous viser et d'une façon générale, votre génération ne comprend pas les femmes.
Bu iki bencil, zalim, merhametsiz ihtiyarın kişisel kan davasından başka bir şey değil.
Ce n'est qu'une vendetta personnelle entre deux vieux égoïstes, méchants et sans pitié.
- Kişisel bir şey değil.
- Vous vexez pas, ma biche.