Kişisel bir şey tradutor Francês
1,058 parallel translation
Kişisel bir şey değil.
- Rien de personnel.
Kişisel bir şey.
C'est personnel.
- Kişisel bir şey. - Anladım.
C'est très personnel.
Kişisel bir şey değil!
Contre toi personnellement? Pas vraiment.
Kişisel bir şey mi, canım?
Quelque chose de personnel, ma chère?
Kişisel bir şey olmalı.
Ca devait être personnel.
Hakkında kişisel bir şey.
Des choses sur toi en tant que personne.
Bayan Brubaker sizin için önemli olmayabilir. Ama benim için önemli olabilecek bir şey arıyorum. Kişisel bir şey.
Ça peut vous paraître insignifiant, mais pour moi c'est important, à titre personnel.
Kişisel bir şey değil miydi? Hayır.
- Pas parce que c'est moi?
Richard, Sana kişisel bir şey sormam gerek.
Je dois vous demander quelque chose de personnel.
- Bana bir şey söyle. Kişisel bir şey soracağım.
Dites-moi quelque chose de personnel.
Kişisel bir şey değil.
Tu n'es pas en cause.
Külot normal bir şey. Kişisel bir şey. Affedersin.
Un jupon, c'est humain, tout de même!
Eğer kişisel bir şey eklemem gerekirse, bu çok cesurca yapılmış bir iş. Cesurca, çünkü, zamanımızdaki gücün güzelliğini yakalıyor, burjuva züppeliği olmaksızın.
c'est une œuvre courageuse, car elle exprime notre époque, elle exprime la beauté de la puissance, sans affectation, sans snobisme bourgeois, et qu'elle s'oppose au goût des hérauts de l'art dégénéré.
Yeni bir yöntemle, bir teknikle. Her ne ise, kişisel bir şey olmalı.
Une nouvelle façon, une nouvelle technique... qu'importe... ce sera une méthode sur mesure.
Senin sevgilindim. Bana daha kişisel bir şey verebilirdin.
Tu aurais pu m'offrir quelque chose de plus personnel.
Bu kişisel bir şey değil.
- Ce n'est rien de personnel. - Oublie le truc personnel.
- Kişisel bir şey değil.
- Vous prenez ça trop à cœur.
Kişisel bir şey değildi.
Rien de personnel.
- Kişisel bir şey.
- C'est personnel.
Mac, bu kişisel bir şey, tamam mı?
Mac, c'est personnel.
Kişisel bir şey değil ama... kendimi kelimelerle ifade etmek çok zor.
Ca n'a rien de personnel, j'ai du mal à trouver les mots pour m'exprimer.
Kişisel bir şey değil.
- Je disais ça comme ça. - Pour moi c'est évident tout ça.
Kişisel bir şey değil Chris, ben...
C'est pas contre toi, Chris, mais...
Bu kişisel bir şey değil.
Rien de personnel.
Kişisel bir şey değil ama polis tarafından aranıyorsunuz.
J'ai rien contre vous, mais vous êtes recherchés.
Bu kişisel bir şey.
C'est personnel.
Sizin gibi yaşlı bir fosilin, katran çukurunun ilgisini çekebileceğini düşündüm. Kişisel bir şey değil.
Le réservoir de goudron intéressera un vieux fossile comme vous.
Kişisel bir şey değil, Jack. S.ktir git!
Ne le prends pas mal Jack mais casse-toi!
Sonra da kişisel bir şey söyle. Mavi gözlerine ne kadar hayran olduğunu söyle. - Bugün Bill ödeyecek.
Et tu passes à quelque chose de plus personnel. Dis-lui que tu es fasciné par ses yeux bleus captivants. J'ai payé hier.
Kişisel bir şey değil. Mantıklı bir şey değil. Her zamanki durum işte.
Rien de personnel, rien de logique, tout simplement les affaires.
Kalbinizi ve cinsel organlarınızı bir şeye soktuğunuzda, bu daima kişisel bir şey olur.
En mettant en jeu ton coeur et tes parties génitales.
Bilirsin Ulric kişisel bir şey aslında içtenlikle senin nasıl böyle... 60 bin.
Tu sais, Ulric, personnellement, je veux que tu saches que je suis sincèrement... 60 000 $.
Kişisel bir şey mi?
Allusion personnelle, là?
Bunun kişisel bir şey olmadığını bilmeni istiyorum.
N'y vois rien de personnel.
Afedersin, kişisel bir şey değildi.
Désolé. Ce n'est rien de personnel.
Sana kişisel bir şey söyleyebilir miyim?
Je peux vous faire une confidence?
Ben sana kişisel bir şey söyleyebilir miyim?
Je pourrai vous en faire une?
Peki sen bana kişisel bir şey söyleyecek misin?
Vous voulez me faire une confidence?
Ve, şey, kişisel bir bilgi olarak, kızım Annabel gösterinin baş yıldızı.
Et, si je puis me permettre, ma fille Annabel est la vedette du spectacle.
Ölümle ilgili kişisel tecrübeme dayanarak şunu söyleyebilirim ki, her nasılsa insanda heves diye bir şey bırakmıyor.
Je retiens une chose de cette expérience de la mort. Elle vous libère du "vouloir".
Biz, başka bir şey düşünmüştük. Kişisel bir bağlantı.
Nous pensions à autre chose, un contact personnel.
Kişisel bir şey değildi.
Ce n'est pas parce que c'est vous.
Bu çok kişisel bir şey.
C'est quelque chose de très personnel.
Bana bir sürü kişisel bilgi ver, çünkü... Hiçbir şey saklama.
Donnez-moi immédiatement tous les détails personnels.
- O, kişisel bir şey kanıtlamaya çalışıyor.
- L'entraîneur dit que non.
Kişisel bir şey değil.
Rien de personnel...
Kişisel olarak bunda yanlış bir şey görmüyorum.
Moi, je ne vois aucun mal à cela.
Kişisel, romantik bir şey ilişkimizin derinliğini ve saflığını sembolize eden bir şey.
Quelque chose de personnel. Quelque chose de romantique qui symbolise la profondeur et la pureté de notre relation.
- Kişisel bir şey değil.
- Vous vexez pas, ma biche.
Bana söylediğini hatırladığım son şey... emperyalist bir domuz olduğum... savaştan, fakirliğin yayılmasından, ırkçılıktan kişisel olarak sorumlu olduğumdu.
La dernière chose que tu m'as dite était que j'étais un porc impérialiste personnellement responsable de la guerre, de la pauvreté et du racisme.
kişisel bir şey değil 55
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey oldu 106
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler söyle 85
bir şey 209
bir şeyler yanlış 26
bir şey olmadı 105
bir şey oldu 106
bir şey söylemeyecek misin 21
bir şey yok mu 17
bir şeyler yapın 69
bir şeyler yiyelim 46
bir şeyler söyle 85