Kokuşmuş tradutor Francês
1,196 parallel translation
Seni kokuşmuş herif.
Ordure!
Tüm bu boktan sistem kokuşmuş.
Ils sont tous pourris. Putain de merde! Tout ce putain de système est corrompu.
Siz kokuşmuş polisler onun gibilerle iş çevirirken... ben bunun gibi çöplüklerde Gondorff'un tozunu çok yuttum!
Je me suis donné assez de mal pour traquer Gondorff pendant que vous vous enrichissiez en nous trahissant.
Kokuşmuş yer!
Quel trou à rats!
Bu kokuşmuş yere neden bu kadar sık geliyoruz sence?
Pourquoi passe-t-on tout ce temps dans cet endroit puant?
Tıpkı bu sefil şehirdeki pis ve kokuşmuş tüm diğer işleri hallettiğim gibi. Ama yapmayacağım.
Je peux m'occuper de toutes les affaires pourries de cette ville minable maisje ne vais pas le faire.
Seni iğrenç, kokuşmuş, orospu çocuğu!
Sale fils de pute pourri.
Açın şu lanet olası kapıyı yoksa kırarım o kokuşmuş kafalarınızı.
Ouvrez cette putain de porte ou je vous arrache la tête.
Çirkin ve kokuşmuş bir şekilde öleceksin!
"Quand tu mourras, tu seras peut-être laide et fétide!"
Komitede olmayı istediğimi biliyordu. Aptal, kokuşmuş, yaşlı it!
Comité de cons, vieil infirme grincheux.
Seni pis, kokuşmuş hayvan! Aptal hayvan!
Enfoiré de pourri de salopard...
Tıpkı onlar ve kokuşmuş Avruplı müttefiklerinin harika ulusumuzun ekonomisini baltalayıp yok etmesi gibi.
Ils s'attaquent à notre glorieuse course après avoir, avec leurs immondes alliés européens, miné puis détruit notre glorieuse économie nationale.
Seni pis, kokuşmuş, sinsi herif.
Espèce de sale petit cafard.
Ferrara'dan bir arkadaşımın ısrarı üzerine, Daha kokuşmuş ve leziz olmasından ötürü... ona yaşlı bir dilenci kadının bokunu verdim.
Un ami de Ferrare exigeait que les excréments que je lui donnais vinrent d'une vieille mendiante afin qu'ils fussent plus relevés et puants.
Bu kokuşmuş yerden defolup gidiyoruz.
Après, on se tire de ce coin pourri.
Her şey o kadar kokuşmuş ki.
Tout est pourri.
İçimiz kokuşmuş bizim.
On est les meilleurs à être de sales types
Yaşlı kokuşmuş kadın veya yüce Miuna, çapkın ve aldatan karımız olarak, annemiz, kötü kayınvalidemiz olarak kabul ettirilen kız kardeş veya büyük anne.
Mouna la baiseuse gros cul défécatoire vieille peau puante ô puissante Mouna ô roublarde effrontée que le sort nous donna
O kokuşmuş kilerci ve yardımcısı bana işkence yapmak için bahane arıyor.
Cet ignoble individu... Faulkircher et son complice, Viderol... ne cessent de me tourmenter.
Komünistlerin dünyayı ele geçireceklerini de söylemiyorum. Komünistler bizden daha kokuşmuş vaziyetteler.
Je ne parle pas de la victoire finale des communistes, ils sont plus morts que nous.
Burası artık 200 milyonluk uyuşturulmuş kokuşmuş, bembeyaz çelik kemerler takan insanlardan oluşan bir toplum ve her birimizin yerine birer piston kolu koyabilirler.
C'est une nation de 200 millions de corps munis de transistors, désodorisés, plus blancs que blancs, ceinturés d'acier, des êtres humains inutiles et remplaçables comme des pistons.
O kokuşmuş ihtiyar Bayan Schmauss kendim için neyin daha iyi olacağını daha iyi bildiğini söyleyip hepsini topladı.
Mais cette satanée Mme Schmauss a dit que c'était idiot et a tout ramassé.
Onu görmeliydin. Yaşlı, kokuşmuş.
Si tu l'avais vu... vieux, puant l'alcool.
Onlar, ülkeleri Alman hükümeti ya da kokuşmuş partiler için savaşmıyorlar.
Il ne lutte pas pour la culture occidentale, ni pour un type de gouvernement, ni pour ce "parti" de merde.
Defol buradan, seni kokuşmuş et parçası.
Fous le camp, espèce de barbaque puante!
Bu olay profesyonel güreş kariyerimin sonu oldu... o olaydan beri buradayım işte... kokuşmuş bir şekilde oturup, kaçış planları bulmaya uğraşıyorum.
Ma carrière de lutteuse était terminée. Depuis, je suis là à croupir dans ma crasse. J'essaie de m'en sortir.
Kokuşmuş ceset erkek arkadaşını da yanında götür.
Et emmène ce cadavre puant avec toi!
Kokuşmuş faşist sülük!
Fasciste puante!
Seni rahatsız göt kafalı! Seni çürümüş, kokuşmuş...
Espèce de grosse pourriture pleine de bave et de bile puante!
İçindeki kokuşmuş haşaretler cehennemde yanabilir!
Puissiez-vous brûlerez en enfer, vermine!
Tabii ki, Profesyonel görünmek için, iki misli çabalıyorum. Benim için tek önemli olan, parçalamak ve kesmek... çünkü biliyorum ki, eğer diğer iki rahip rahatsızlığımdan kuşkulanırsa... ve ben herhangi bir şekilde, bu tekrarlanan, kokuşmuş işin... hiç bir iyi tarafı olmadını ima edersem... bir sonraki kurban ben olurum.
Je redouble de vigilance, coupant et tailladant du mieux que je peux, car je sais que si les deux autres soupçonnent ma détresse, et son corollaire, le doute relatif au bien-fondé de notre pratique, je serai le prochain sacrifié.
Kokuşmuş gazetesini alacağım!
J'y vais, chercher ce sacré journal!
- Ama burada hav kokuşmuş.
- Mais l'art est pourri, ici.
Bu kent kokuşmuş bir anı olurken Florida'da Chiefs'in tuzu kuru olacak.
- Je t'assure! On se la coulera douce en Floride quand cette ville aura fait son temps.
O alçak, kokuşmuş namussuz periler!
Ces misérables puantes fées lâches!
Bana bak adi, kokuşmuş üçkağıtçı.
Écoutez-moi, sale escroc!
Bozuk ve kokuşmuş.
qui est rance et qui pue.
Biz burada... şu anki kokuşmuş rejime karşı çalışıyoruz
Le manoir des 5 Soleils travaille au rétablissement de la dynastie Ming.
Evet, bayılıyorum. Her çöp parçasına ve kokuşmuş pisliğe.
Oui, j'adore toutes les ordures qu'il y a ici.
İkincisi 8'den 12'ye bu kokuşmuş delikte kalmak istersem bundan kime ne?
Deuxièmement : si je reste dans ce taudis, de 8 h à midi, ce que je fais ne regarde personne.
Acınası, pis kokuşmuş bir domuzsun.
Un salaud minable, immonde et dégueulasse.
Eskiden kokuşmuş bir hayat sürüyordun. Kötü yollara düşmüştün. Sonra Ida'yı öldürdün ve cezasını çektin.
Avant tu menais une vie minable, tu as sombré, puis t'as tué lda, et t'as été en taule.
Benim memba bağırsaklarımın benim kokuşmuş postumun önünde diz çökün, yoksa sizi bağırsak solucanlarıma yediririm.
My foonting turling dromes And hooptiously drangle me with crinkly bindlewurdles Or else I shall rend thee in the gobberwarts with my blurgle cruncheon
- Seni pislik, kokuşmuş domuz!
- Espèce de petit salopard.
O kokuşmuş komünistler kendi topraklarında bizi görünce donup kalmışlardı.
Nous avons arrêté ces sales communistes sur leur propre terrain.
Tuvaletleri sağlığa zararlı polis harekete geçmeli ve polis de ben olduğuma göre o kokuşmuş bok çukurları bir haftaya kalmaz gidecek.
ses toilettes sont dangereuses, la police doit intervenir, et puisque la loi c'est moi, ces saloperies partiront dans une semaine.
Bu kokuşmuş evde kalmayacağım!
Cette baraque craint!
Ama bu kokuşmuş düzenin asıl aktörleri siz piç kurularısınız.
Mais c'est vous, les pourris. C'est vous, les patrons.
Kardeşin beni kokuşmuş ailenin içinde süzerek selamlıyor!
Et toi, tu es une putain sympathique.
Siz ve Yagyu'lar arasındaki kokuşmuş kandan haberdarım.
Les Yagyu vous ont piégé pour devenir Kaishakunin à votre place.
Kokuşmuş adi!
Espèce de salaud!