Korkusuz tradutor Francês
832 parallel translation
Siz buradayken, güvende ve korkusuz hissedeceğimizden gayet eminim.
Bien, je suis sûr que nous nous sentirons en sécurité avec vous
Ama bu büyük kurtarma operasyonlarından kazancın iyi olması, yedi denizden korkusuz denizcileri buraya çekiyor.
Mais les récits de profits considérables ont conduit des hommes désespérés dans cette moisson dangereuse à travers les sept mers.
Bayanlar ve baylar bu korkusuz bayan şimdi de korkmadan yüksek ip üzerinde takla atarak ölüme meydan okuyacak.
Et maintenant, l'intrépide Cheeta va défier la mort en effectuant un saut périlleux sur le fil!
Zalim, evet, fakat korkusuz bir önderdi.
Brutal, oui, mais aussi un chef plein de bravoure.
Bayağı korkusuz biriymiş.
Secrets militaires? Rien n'était trop grand pour lui, hein?
Endişesiz ve korkusuz maceraya hız verelim
Partons à l'aventure sans nous inquiéter
- Sayın Hâkim. - Dürüst, korkusuz habercilik organize suçlara karşı halkın ilk güvencesi. Yerel veya uluslararası.
Seule une presse courageuse... peut combattre la pègre, locale ou internationale.
Cesur, göz kamaştırıcı, Ölüme meydan okuyan, Rakipsiz ve korkusuz Holly!
celle qui ne craint pas d'affronter la mort, l'unique et intrépide Holly!
Birinci ringte, Güzeller güzeli, uçan trapezciler kraliçesi, Korkusuz Holly!
Sur la piste un, la merveilleuse et éblouissante reine du trapèze volant, l'incomparable Holly!
Korkusuz ip cambazlarını
Et les intrépides funambules
Celile'de korkusuz insanlarla yaşadım.
À Cana, je vivais avec des gens qui n'avaient pas peur.
Bu çok korkusuz!
C'est insensé!
Korkusuz ve cesur olmak istiyorum.
Il faut que j'agisse.
Yetenekli ve korkusuz! Ve kibar!
Il est habile, audacieux, et de bon cœur.
Korkusuz ol.
Sois... sois plus audacieux!
ve onun kadar olacağım yani korkusuz ve risk almaktan çekinmeyen.
Je ne peux qu'aimer quelqu'un qui prend des risques pour moi.
Gözü kara ve korkusuz bir adam.
Un homme qui n'a peur de rien.
Hiç kimse korkusuz değildir.
Personne n'échappe à la crainte.
Gidip orduyu, donanmayı ve korkusuz imparatorumuzu getireyim.
J'avertis l'armée, la marine, et notre empereur sans peur.
Ve zavallı Roger da senin cesur ve korkusuz Sör Galahad'ın!
Et ce minable de Roger est ton beau et courageux chevalier Galahad.
Batı'nın korkusuz, mücadeleci mareşali?
Le preux shérif de l'Ouest?
Bu mu sizin korkusuz yasa ve düzen koruyucusu?
C'est ça votre défenseur de la loi et de l'ordre?
Ne kadar da korkusuz.
Comme il est brave. Comme il est brave.
" Ancak İnsanoğlu, zorunlu olduğunda, Tanrının karşısında korkusuz ve tek başına ayakta kalabilir
- Mais l'homme, quand il le faut, peut demeurer sans peur, seul devant Dieu.
Oh, evet, o harika bir resimdi. O resimde korkusuz ve seksi çıkmışsın.
On peut aller au bar snack du coin.
Korkusuz bir adamdan daha iyi kim işine yarar ki?
Et quoi de mieux qu'un homme qui n'a pas peur?
- Asil, güzel, korkusuz? - Başka nasıl görebilirim ki?
Noble, beau, sans peur?
Bir kafire inanmam - sana bile, Gordon Paşa - korkusuz yalnız bir ölümle yüzleşebilirim.
Je ne crois pas qu'un infidèle, pas même vous, Gordon Pacha, puisse faire face à la mort sans crainte.
Parlak, sadık, korkusuz ve hayal gücü geniş.
Intelligent, loyal, intrépide et imaginatif.
Korkusuz çocuk tahttan mahrum olacak demektir bu.
Ce garçon sans pareil. Il s'est déshérité lui-même.
Ama yine de korkusuz!
Et pourtant, il n'a pas peur.
Hank ve Roy Spim sert, korkusuz orman adamları. Doğa canlılarının vahşi dünyasında yaşamayı seçmişler. Burada yalnız en güçlüler hayatta kalır.
Hank et Roy Spim sont de farouches baroudeurs, qui ont choisi de vivre parmi les bêtes féroces, où seuls les plus forts survivent.
Onun korkusuz ve vahşi duruşundan hoşlanmıştım.
J'ai apprécié son regard sans peur et je l'ai gardé à bord.
Seni korkusuz.
Sur Terre.
Ona "Korkusuz" diyorlar.
Ils le surnomment "l'Intrépide".
Korkusuz, bize yardım etmekten mi korkuyor?
"Oomiak l'Intrépide" aurait peur de nous aider?
Şiddetli çarpışmalar esnasında korkusuz birliklerimiz... Bolşevikleri, Bezanika'nın 20 km. önünde durdurdular.
A l'issue d'une bataille défensive acharnée, nos troupes ont réussi à immobiliser l'ennemi bolchevique à 20 kilomètres de Bezanika.
Ülkeden ayrılırken yaşlı Sir Charles Litton olabilirim ama..... Lugash'a korkusuz genç Dr. Martin Tanny olarak varacağım.
Eh bien, je devrais être le vieux et triste Sir Charles Litton quittant le pays etc..... pour devenir l'intrépide, et fringant Docteur Marvin Tanny arrivant à Lugash.
Bazı korkusuz alimler, Süleyman'ın Tapınağını yapanlara dek dayandırıyor.
Elles remontent même aux bâtisseurs du Temple de Salomon.
Aniden korkusuz liderleri Şef Oturan Boğa tarafından yönetilen Kızılderililer ortaya çıktı.
Ah, chef, un Noir joue ton rôle... car dans l'équipe c'est lui qui a l'air d'un vrai Indien.
Bu, bu Steiner akıllı, korkusuz, harika bir asker ama her şeyden önce romantik bir aptal.
Steiner. Intelligent, impitoyable, soldat brillant... Mais par-dessus tout, bêtement romantique.
Sence ben korkusuz bir kadın mıyım?
Vous pensez que je le suis?
Uzay çağının dört genç ve korkusuz Amerikalısı. Kameralar, mikrofonlar ve merakla donatılmış bir şekilde
Quatre jeunes américains téméraires de l'ère spatiale armés seulement de leurs caméras, microphones, et de beaucoup de curiosité
Korkusuz, gururlu ve yalnız.
Le courage, la fierté, la solitude.
Bize güçlü ve korkusuz adamlar lazım.
On a besoin d'hommes forts et courageux.
Burada bulunan Ozanım Will Gentle... bize ilham vermek için korkusuz Kaptan Cully ve adamlarının macera şarkılarından birini söyleyeceklerdi.
Mon troubadour, Willy le gentil, était sur le point de nous redonner courage en chantant une des aventures du courageux Capitaine Cully et de ses hommes.
Sadık sadakat, korkusuz sadakat ve saygınlıkla ölmek.
Et nous les enfants prêtons serment De loyale dévotion, une dévotion sans peur.
Fondip yarışmasını kazanıp, striptizcilere bağıran ve güvenliğe yumruk atan korkusuz liderimiz sayesinde.
Grâce à notre chef qui a gagné le concours de boisson, hurlé après les strip-teaseuses, frappé des videurs.
Ben bile, korkusuz zıpkıncı?
Et à moi, l'intrépide harponneur?
Görelim bakalım, hanginiz daha korkusuz.
On verra bien lequel de vous deux aura le plus grand mépris du danger...
Dünyanın önde gelen bayan nişancılarından, Batı'nın küçük kızı korkusuz Annie Oakley ve asistanı, "Dünya'nın en yakışıklı canlı nişan hedefi." Frank Butler.
La plus belle fleur. Aidée par Frank... "la Cible Vivante la Plus Belle du Monde" Butler.
korku 183
korkuyorum 1153
korkunç 714
korkuyorsun 140
korkutucu 69
korkuluk 18
korkuyor musun 376
korkuyor 70
korkuttun beni 63
korkuyordum 55
korkuyorum 1153
korkunç 714
korkuyorsun 140
korkutucu 69
korkuluk 18
korkuyor musun 376
korkuyor 70
korkuttun beni 63
korkuyordum 55