English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ K ] / Kârına

Kârına tradutor Francês

342 parallel translation
Buluşmamız ikimizin de kârına olur diye düşündüm anlayacağın.
J'ai trouvé judicieux de se rencontrer.
Yani Brewster çifliğimi ucuza alıp Medford'a kârına sattı, öyle mi?
Donc Brewster a acheté ma ferme pour une bouchée de pain, et l'a revendue à Medford?
Haklısın. Bizi kârına ortak etmeyen bir adam için neden kahvaltı hazırlayacakmışım ki?
Pourquoi faire le petit-déj'à un homme qui nous cache tout?
Herkesin kârına olacak bir yöntem denemek istiyorum.
Donc, j'aimerais essayer une technique où personne ne se fait écraser.
Kayıtlarınıza bakıp şirketinizin çaba göstermediği benzer olaylar bulursak sadece Bay Hunt'a dava açmakla kalmaz suçta kaynak olarak kullanıldı diye şirketin kârına el koyarız.
Si on audite vos dossiers et qu'on trouve d'autres "oublis", sans efforts de votre part pour rectifier la situation, non seulement M. Hunt sera accusé de mise en danger d'autrui, mais nous saisirons les profits de la compagnie.
Yanına kâr kalacağını mı sanıyordun?
Vous pensiez pouvoir vous en tirer comme ca?
Devam edin, Bay Thatcher. Diğer her şey, sermaye ve getireceği kâr banka tarafından oğlunuz Charles Foster Kane adına yönetilecek 25 yaşına geldiğinde de... hepsi onun olacak.
Les bénéfices de l'exploitation constitueront un capital dont Charles Kane disposera quand il aura 25 ans.
Genel giderleri azaltacağını, avukat masrafları, teminatlar. Masrafları azaltıp kârı garanti altına aldığını düşün.
Il réduit les frais de justice, réduit les coûts, garantit les profits.
Yaptığının yanına kâr kalacağını mı sanıyorsun?
Vous pensez vous en sortir?
Yani çocukları kaçırabilirler ve bu da yanlarına kâr mı kalır?
On peut donc voler des enfants et les y cacher!
Çıkardığın karmaşayı yanına kâr say ve defol buradan.
Et si vous en finissiez là?
Çünkü bu yaptıklarının yanlarına kâr kalmaması lazım!
Ils doivent être punis pour ce qu'ils ont fait!
Sonuçta yanlarına kâr kalmayacak mı?
Vous croyez vraiment qu'ils vont être punis?
İnsanlığın bütün zayıflıklarına hizmet veren çok büyük kârı olan işin içinde olacağız.
l'assouvissement des faiblesses humaines.
Bu yanına kâr kalmayacak.
Vous n'allez pas vous en tirer comme ça.
B hipotezinin olasılığı az olmasına rağmen, olası kârı sonsuz oluyor.
Dans le cas de ton hypothèse B, la probabilité peut être faible, mais le gain est infini :
Eğer yaptığı Aguirre'nin yanına kâr kalırsa, kim bilir daha neler yapacaktır?
Si tu le laisses impuni, qui sait ce qu'il fera la prochaine fois?
Peki kârı ülke dışına çıkarmak mümkün mü?
Rapatriement des bénéfices?
Kimse rotacımdan puan yapıp yanına kâr kalmasını bekleyemez.
Sinon elle n'aurait pas pu m'échapper.
Yaptıkları şeyin yanlarına kâr kalmasına izin veremeyiz.
Mais ce qu'ils ont fait est intolérable.
Sadece deneme parfümü olduğunu biliyorum ama eğer bu yanına kâr kalırsa, diğerleri de bir şeyler almaya başlar.
Bien sûr, ce n'est qu'un échantillon, mais si on le laisse faire, les autres suivront son exemple.
- Bir dakika. Bu yanına kâr kalmaz.
- Tu ne peux pas faire ça.
Durduk yere şiddet uyguluyorlar ve yaptıkları yanlarına kâr kalıyor.
Ils utilisent la violence sans avoir été provoqué, et ils s'en tirent comme ça.
Bu yanlarına kâr kalmaz.
- Non.
Bu iş o kadının yanına kâr kalırsa mahvolurum.
Que le diable m'emporte si elle s'en tire comme ça!
- Ama hepsi yanlarına kâr kaldı.
Comment s'en sont-ils tirés?
- Ve hepsi yanlarına kâr kaldı.
Ils s'en sont tirés sans mal.
Yani Quinn'in yanına kâr kalacak.
Alors, Quinn va s'en tirer?
Yaptıkları asla yanına kâr kalmayacaktı tabi.
Elle ne s'en serait jamais tirée.
Hissedarlarına % 100 kâr payı söz verilmişti.
- Oui, ça va.
Haberlerde pek yer almadı. Büyük bir yatırım şirketiydi. Hissedarlarına % 100 kâr payı söz verilmişti.
La banque d'investissement avait promis de confortables dividendes mais elle a coulé.
Kâr etmek için kendi vücudunu sömürmekle başkasının bunu senin adına yapması arasında ne fark var?
Quelle différence entre exploiter son corps soi-même et le faire exploiter par un tiers?
"Olsa da gelenin yanına kâr kalmaz nasılsa!"
Et s'il y en avait, ils n'en voudraient pas!
Bu olay yanlarına kâr kalmayacak.
Ils ne s'en tireront pas ainsi.
Bir adam hayatına son verdi... - Evet. -... ve siz açgözlü bir şekilde bundan kâr elde etmek mi istiyorsunuz?
Un homme s'est tragiquement précipité vers sa mort, et vous, avide et cynique, vous voudriez en tirer profit?
Bu asla yanına kâr kalmayacak.
Tu t'en tireras pas.
Albuquerque yamaçlarına konuşlanmış olan... Wrenwood Merkezi, kendisini... kâr amacı gütmeyen, kişilerin iyileşmesine... adanmış bir komün sistem olarak tanımlıyor.
Dans les collines près d'Albuquerque, le Centre Wrenwood est une communauté à but non lucratif, vouée à l'individu qui cherche à se guérir.
Grimley, kâr eden bir maden, madendi. Burada yazdığına göre.
Grimley était une mine rentable, c'est écrit là-dedans.
İçtiğin çorba, kırdığın kalpler yanına kâr kalsın.
Les dégâts se limitent á de la soupe et quelques coeurs brisés. Et ca s'arrêtera là. .
Billy mükemmeldi. Harika bir iş çıkardınız, Bayan Loomis. Silahlı kadına büyüklük taslamak pek akıl kârı değil, Sidney.
Attention à ce que tu dis, je suis armée.
ve kârınızın yüzde % 100 civarında hakkına sahipleriyiz.
- Quelque chose dans les 1 00 %.
Bu ülkede neler oluyor böyle, yani böyle bir döl emici doktoralı bir gazeteciye kazık atınca yaptıkları yanına kâr mı kalacak?
Je veux dire, où en sommes-nous... si une pourriture comme lui se permet de rouler un journaliste? Où va-t-on?
- Nasıl yanlarına kâr kalıyor? - Romulanların, Dominion'la saldırmazlık ve dostluk antlaşması var.
Les Romuliens ont signé un pacte de non-agression avec le Dominion.
LA'deyiz. Onun gibi adamların yaptıkları yanlarına kâr kalır.
On est à L.A., ici les criminels sont respectés.
Neden hayır kurumunu paravan olarak kullanmasına izin verdiniz? Sizin kârınız neydi?
Que gagniez-vous à la laisser utiliser la fondation?
Ağaçlarımızın fiyatını düşürelim. Mesela 30 santimini dört buçuk dolardan satalım. O zaman ağaç başına ortalamamız 31 dolar olur ve yine de 34 dolar 57 sent kâr ederiz.
Le rôle de Hal, le père de Malcolm, a été tout aussi difficile à trouver, jusqu'à l'arrivée de l'unique Bryan Cranston.
Tara'ya ne yaptığını gördün. Yanına kâr kalmamalı bu!
Il faut la punir pour ce qu'elle a fait.
Kimse Neil Goldman'ı çiğneyip, yanına kâr kazanamaz.
Personne ne contrarie Neil Goldman sans en payer le prix.
Bu, onun yanına kâr kalmayacak.
Elle ne s'en tirera pas comme ça.
Harika olduklarına eminim. Ama kârın % 90'ınını bardan çıkartıyoruz.
Mais 90 % de nos bénéfices viennent du bar.
Kâr getirme raporlarına bakarak, ben yaparım.
Je vérifie la productivité et je le fais.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]