English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ K ] / Kılıcım

Kılıcım tradutor Francês

11,614 parallel translation
- Pazarlık zamanı mı? - Evet.
C'est l'heure de négocier?
- Olay şu, bütün bunların kızgınlıkla yapılan konuşmalar mı yoksa gerçek mi olduğunu bilmenin bir yolu yok.
- Mais il n'y a pas moyen de savoir si c'est juste des paroles en l'air, ou si c'est réel.
Mecbur değilsiniz. "Paylaşımlı yazılımın yasal olmadığıyla ilgili herhangi bir çıkarımdan falan filan pişmanlık duyuyoruz." gibi bir şey.
Pas la peine. "Nous regrettons le fait que le partage ne soit pas autorisé." Voilà tout.
Sanırım bu düşünmemiz gereken bir olasılık.
C'est une option à étudier.
Sıkıcı biri olduğumu ve espri anlayışım olmadığını söylersin hep.
Tu dis toujours que je n'ai pas le sens de l'humour...
Ve ben onun kapılarını kıracağım fıçısının tıpasını açacağım ve doyana kadar içeceğim.
Et je pénètrerai ses murs, ouvrirai ses caisses, et j'y boirai à volonté. Je l'ai fait... j'ai tué mon Petit Brown Jenkins, écrasé sa vie hors de son corps, et forcé un homme à m'aimer grâce à la magie.
Artık yatma vakti tatlım.
C'est l'heure d'aller au lit, chérie.
Sen bana para ver. Bugün kız arkadaşımın doğum günü, bugün çok mutluyum.
C'est l'anniversaire de ma copine, Je veux l'impressioner.
Yaklaşık 11 yıl önce oda arkadaşımın erkek kardeşinin en iyi arkadaşıyla çıkıyordun.
Vous êtes sortie avec le meilleur ami du frère de mon coloc, il y a 11 ans.
Korkarım Dominic'in karşılık vermesi an meselesi.
C'est une question de temps avant que Dominic ne riposte.
Londra'ya gitmeliyim, çok sıkıntılı ama ne yapacağım ki?
C'est fâcheux, mais tant pis. Et cette réunion?
Şimdi oluşum dönemini geçirip asıl bulaşıcı kısma gelip gelmediğini öğrenmem lazım.
Je dois donc voir s'il a passé la période d'incubation et s'il est infecté.
Kızımın bulunduğu arabada bir avuç içi izi vardı.
- L'empreinte de main sur la voiture, c'est une signature.
Sen don N'- t Amerika'ya çıkın T bir vatansever olmanın çıkmak ; don N'Ve don N'- t bana çıkın.
Vous n'abandonnez pas l'Amérique, vous ne cessez pas d'être un patriote, et vous ne m'abandonnez pas.
Kaçakçılığın iyi yanı kızları canlı bulma şansımız yüksek.
Si c'est du trafic, on a plus de chances de retrouver les filles en vie.
Eğer kaçakçılarsa kız şu an gemiyle Suudi Arabistan'a gidiyor olamaz mı?
Si c'est un trafic, elle pourrait être sur un bateau pour l'Arabie Saoudite?
Melek mi yoksa insan kısmı mı bilmiyorum ama onlardan birisi beni fena benzetti.
Où est Julian? Je ne sais si c'était l'ange ou la part humaine, mais l'un d'entre eux vient de me botter le cul.
Kocaman bir dolandırıcılık mı?
C'est un raquette géant?
Sayın başkan, bugünden itibaren bu gemi dünyadaki en güvenli yer olmaktan çıkıp en tehlikeli yer haline geldi.
M. le Président, aujourd'hui, ce navire est passé d'un des endroits les plus sûrs de la terre à l'un des plus dangereux.
Papaz yardım etmek için dışarıya koşmuş. Ne yazık ki, o gelmeden olan olmuş.
Le prêtre est sorti de l'église pour l'aider, mais c'était trop tard.
Hayır. Hayır, çıktığımız zaman kullandık.
Non, on l'utilisait quand on sortait ensemble.
Tamam, model kılığına girdiğim ve babanın beni sanat dolandırıcılığı için karaborsa satış yapan yere götürdüğünü hatırlıyor musun?
Tu te souviens de ma couverture comme mannequin et que ton père m'a fait entrer dans le marché noir de l'art?
Carlito onu Meksika'ya kaçırmamı istedi. Onla ben Lucia'yı çıkarak için baskın yaptık. Onu aldık ve sonra işler sarpa sardı.
Carlito m'a forcé à le faire passer en douce à Mexico... donc lui et moi nous sommes associés pour sortir Lucia, nous l'avons eu, et puis... ce fut l'enfer, et...
Komşularımın çocuklarına bakıcılık yapmıştım.
Enfin, je faisais du babysitting pour les enfants de mes voisins.
Müdürüm tüm okulun önüne çıkıp travma için poster kızı olmamı istedi.
Mon principal m'a demandée de me lever devant toute l'école, et être l'icône du traumatisme.
- Kaldırıma çıkınca mesaj atarım.
Je t'envoie un sms quand je suis au bout de l'allée. Jesus Christ.
- Bana olan tek şey bu evde tıkılı kalma haliyle başa çıkmaya çalışmak ama sen gidip şu salak fareye takıyorsun!
Le seul truc qui m'arrive, c'est d'essayer de gérer le fait d'être coincée dans cette maison, pendant que tu es obsédé par cette stupide souris!
Endişesi tavan yaptığı için çığlık çığlığa bağırmadan uyuyamayan adam mı söylüyor bunu?
Dixit celui qui est tant bouffé par l'anxiété qu'il ne peut pas passer la nuit sans hurler!
Ama sıkıntı yok, sana anlatmadığım için özür dilerim.
Mais c'est pas grave. Je suis désolée de ne pas te l'avoir dit.
Çalışmıyoruz. Ortağım bir kaç araştırmacının desteklediği arıcılık internet forumunun üyesidir.
Mon partenaire participe à un forum d'apiculture avec leurs chercheurs.
Çığlık atıp, bizi buradan attırabilirsin ya da Olivia'nın ona yardım etmek isteyen bir aile üyesiyle yeniden biraraya gelmesine yardım edebilirsin.
Vous pouvez crier et nous jeter à la porte. Ou vous pouvez aider Olivia à retrouver un frère qui essaie de l'aider.
Bana dokunmaya başladı ve ben de çıldırdım sonra bütün gece tamamen sessizlik içinde yan yana yattık.
Quand il m'a touchée, j'ai paniqué. Alors on est restés allongés l'un à côté de l'autre dans le silence pour le reste de la nuit.
Sudan çıkarabilmek için vücudunda bulabildiğim her yeri sıkıca kavradım.
J'ai essayé de l'attraper comme j'ai pu pour la sortir de l'eau.
Dinle, koruma için anlaşma yapmaya çalışıyorum umut ediyorum ki dokunulmazlık için.
Je vais passer un accord pour une protection, et l'immunité avec de la chance. Tu devrais m'accompagner. C'est toi le héro.
Evet bunu farkındayım, bu yüzden masada dokunulmazlık ve koruma teklifi olduğu zaman konuşacağım sadece.
Je sais, c'est pourquoi je parlerai seulement si j'ai l'immunité et une protection.
Diğer köylere de pazarladık mı elde edeceğimiz ihracat geliri Konoha Köyü'ne de büyük çıkar- -
Ça pourrait aussi gonfler nos ventes à l'étranger! Ça ne peut qu'être bénéf...
Buldum, ben çıkıyorum.
Je l'ai. Je m'en vais.
Sana yardım etmek isteseydim bile proje yeniden düzenlendi, C grubundayım, artık erişimim yok.
Même si même si je voulais aider, le projet est en cours de réorganisation, Je suis dans l'équipe C. Je n'ai plus les accès.
- Güvenlik kayıtlarını inceledik ve anladığım kadarıyla birçok çalışan binaya ön kapıdan giriş-çıkış yapıyor... -... ama görüşüne bakılırsa bir de VIP girişi varmış.
- Nous avons vérifié avec la sécurité, et j'ai appris que la plupart des entrées et sorties des employés se font par la porte principale, mais apparemment il y a aussi
Çeviri : hkanaktas Bilal Aytekin kepboy Tarık Kılıç
♪ All step back, l'm'bout to dance ♪ ♪ The greenback boogie ♪
Hadi dışarı çıkıp temiz hava alalım.
Sortons prendre l'air.
Yoksa buradan çıkıp sokakta mı yapmak istersin?
Ou tu veux retourner là-bas et le faire dans l'allée?
Arkadaşım bilgisayar yolu ile istismar ve dolandırıcılık için zor diyor.
Mon pote dit que la fraude informatique est difficile à poursuivre.
Önceden 18 yıl beraber yaşamıştık eğer yanımızda olsaydın bunu fark ederdin.
C'est ce qu'on a fait pendant 18 ans à la maison. Tu l'aurais remarqué si tu avais été présente.
Jason artık tanıdığımız kişi değil, kalbi karardı.
Jason n'est plus l'homme que l'on a connu, son cœur s'est noirci.
Utanmıştım ve bunu senden çıkardım. Barıştık mı?
J étais gêné et Je l'ai pris sur moi.
Avery'nin kıçındaki dev böceği çıkarmak için travma odası hazırlatayım mı?
Est-ce qu'on devrait préparer la trauma un pour retirer l'énorme balai du cul d'Avery?
Ya da hizmetli odasına kilitlenmiş yardım için çığlık atıyordum ve ertesi sabah polisler beni bulana kadar orada kalıyordum.
Ou quand je criais pour avoir de l'aide aprà ¨ s avoir à © tà © enfermà © e dans le placard du concierge et laissà © e là jusqu'à l'arrivà © e des policiers le lendemain matin.
Cesedin üzerinde buldum ve kimlik belirleyebilmek için kesit aldım ki biraz yazık oldu, çünkü hâlâ ekilebilir durumdaydı.
Je l'ai trouvé sur le corps et fendu en deux pour l'identifier, c'est dommage car elle semblait toujours bonne à planter.
Sonra... çıkıp yardım almak.
Pour aller chercher de l'aide.
Seni burada durdurmam lazım çünkü hastalık burada etkisini göstermeye başlıyor o yüzden orayı vurgulamanı istiyorum.
Bien, je t'arrête là, car c'est ici que l'infection se répand pour la 1re fois. Il faut donc le jouer debout.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]