Lider tradutor Francês
2,837 parallel translation
Sonunda lider oldum ve tüm dostlarımı ölümlerine gönderdim.
Je suis devenu chef et ai envoyé tous mes amis à la mort.
Yapmam gerekeni yaptığımı biliyorum evet. Ama nefret ettim. Bu ekibe başladığımızda lider olmak istiyordum.
Et j-je sais que j'ai fait ce que je devais faire mais je déteste ça.
Bu düşünceyle lider olabileceğini sanmıyorum.
Ça fait pas très leader.
Evet, hepimiz doğuştan lider olamıyoruz, değil mi?
On est pas tous des leaders nés...
"Gerçek bir lider, mutabakat arayan değil mutabakat şekillendirendir."
"Un véritable leader n'est pas à la recherche d'un consensus mais un créateur de consensus."
Ama lider de sürekli değişir.
Mais la meneuse change sans cesse.
Yeri gelir arkada uçan da lider olur.
Parfois, c'est celle qui était tout à l'arriére qui méne.
Tek bildiğim gerçek lider olmadığı.
En tout cas, il nous en cache, des choses.
Çok çalışabilirsiniz, iyi bir lider olabilirsiniz, ya da.. kafanızı başka bir adamın karnına yüksek bir hızla vurabilirsiniz.
étudier sans relâche, être un bon leader, ou... on peut foncer tête baissée dans l'estomac des gens.
Bir atlet, bir lider ve bir şampiyon.
Un athlète, un leader, et un champion.
Evet, rezalet bir lider. Evet.
Elle est nulle comme responsable.
Buna, "Eğer ruhsal lider gibi davranan üçkağıtçı düzenbazsan ellerini kaldırmak." deniyor.
Ca s'appelle, levez votre main si vous êtes un escroc qui prétend être un leader spirituel!
Gerçek bir lider astlarını zeka ve bilgelikle yönetir.
Tu te prends pour une pub pour l'entreprise? Du genre à faire de la chirurgie et se maquiller? C'est pas ça.
Hindistan çok ilginç bir yer oldu. Lider oldular.
C'est fou comme l'lnde domine le marché.
Ceviz ağaçlarını ele geçirmek istiyorlar ve birden fazlası lider olma hevesinde.
Elle veut s'emparer des bosquets de noix. Et plusieurs d'entre eux aimeraient mener la bataille.
Sadece senden iyi bir lider olacağını zannetmiyor.
C'est juste qu'il ne pense pas que vous serait un bon premier président.
Lider o.
Mâle Alpha.
Bunları bir lider düşünür canım.
Un chef doit penser à tout.
Neden hep sen lider oluyorsun? Niye ben olmuyorum?
Pourquoi c'est toi, le chef?
Neden hepimiz lider olamıyoruz?
On devrait tous cheffer!
Lider ben olacağım.
Je prends les commandes.
İçinizden hanginiz lider?
C'est qui, votre chef?
Olaya ilişkin tüm işaretler terörist lider Matthias'ı ve Direniş hareketini gösteriyor.
Tout accuse le chef terroriste Matthias et son mouvement de Résistance.
Başta terörist lider Matthias'ı ele geçirmek için başlatıldığı düşünülen operasyonun geniş çaplı bir askeri işgale dönüştüğü gözlemleniyor.
Mais ce qui semblait être une opération pour supprimer Matthias a plutôt l'envergure d'une invasion militaire totale.
Gondo hâlâ lider durumda.
Gondo est toujours en tête.
- Ben lider değilim.
- Pas du tout.
Lakin çok iyi bir lider.
Mais un très bon leader.
Frosty'nin takımından biri tek başına lider.
Un coéquipier de Frosty part en solo.
BM silah denetçilerinin ülkeye girişleri Wadiyalı lider Amiral General Aladin tarafından bir kez daha reddedildiğinden dünya toplumu ile sahtekâr Kuzey Afrika ülkesi Wadiya arasındaki restleşmenin bugün şiddetlenmesiyle gerilim artıyor.
Regain de tension : la crise entre la communauté mondiale et la Wadiya, État voyou nord-africain, s'est aggravée aujourd'hui. Les inspecteurs de l'ONU ont encore été refoulés par le leader wadiyen, l'amiral général Aladeen.
Meşru lider o değil! Meşru lider o değil! - Meşru lider o değil!
C'est un usurpateur!
Asıl sen bana saygı göstermek zorundasın. Lider benim!
Tu dois ME respecter, je suis le leader!
Burada kimse lider değil.
On n'a pas de chef, ici.
... Ve teknik olarak... Bu kralıktaki lider benim normalde.
Et en théorie, c'est moi la vraie souveraine de ce royaume.
Ben lider değilim.
" Je n'ai pas l'âme d'un chef.
- Ve bir lider.
- Et un vrai chef.
Yüce lider.. asilerin lideri
le Moss tout puissant chef de la rébellion Geeks. à terre.
Ben lider olmak istemiyordum.
Je voulado fairdido ça. Animateuros.
Lider olarak...
En tant que dirigeante...
Cumhuriyetçi lider Liam Hughes tepkisini dile getirdi.
Le leader républicain, Liam Hughes, a réagi.
Bu yüzden John McCain beni seçti takımına aldı bağımsız bir lider olarak bu takımdayım.
C'est pour ça que John McCain m'a choisie, pour qu'on soit une équipe... de non-conformistes, d'indépendants, en tant qu'équipière... dans cette... cette nouvelle équipe.
Yani, lider bir hukuk şirketinin ortaklarısınız.
Je veux dire, vous êtes désormais partenaire dans un grand cabinet.
Kızgın değilim, çünkü lider falan yok.
Je suis pas furieux parce qu'il n'y a pas de leader.
Burası Eko Lider, rapor.
Ici Écho Daddy, au rapport.
Lider tablolarını indirip kontrol etmemin anlamı yok.
Ça ne sert à rien que je le télécharge pour regarder les tableaux de classements.
Ama bunu başarmak için, lider olman, takım oyuncusu olman gerekiyor.
Tu dois être un meneur, avoir l'esprit d'équipe.
Bunun anlamı lider bir kişiliğe sahipsin demek.
Celà veut dire que tu es une leader
Ama eğer bir lider olmak istiyorsan eline kan bulaşmasını kabulleneceksin.
Mais si tu veux devenir un chef, Tu dois te salir les mains.
ileride lider olmak istiyor musun?
Tu veux diriger un jour?
Sanırım bir lider olmak bana bir sekreter olmaktan daha çok uygun.
L'habilité à savoir communiquer avec son patron.
Ancak lider doğulmadığını lider olunduğunu da öğrendim.
Pourquoi vous ne me posez aucune question?
Eğer bir aslan, lideri yenerse ve yeni bir dişi aslan lider olmak isterse eski liderin yavrularını öldürüyor. Sanırım işler böyle yürüyor. Gerçekten böyle mi yürüyor?
Non. il tue les bébés du précédent leader.