Merak ediyordum da tradutor Francês
533 parallel translation
- Merak ediyordum da...
Je me demandais...
Seni hak etmek için ne yaptım diye merak ediyordum da.
Je me demandais ce que j'avais fait pour te mériter.
Merak ediyordum da, nedir bu? Colossus'un mizah anlayışı mı?
À ce que je vois, Colossus a le sens de l'humour?
Merak ediyordum da, General Marago Koyunda bulunan cesedi duydunuz mu?
Je me demandais si vous aviez entendu parler du corps qui a été repêché?
Oh, merak ediyordum da, bu posterleri asmak ister misiniz?
- Je me demandais si vous auriez la gentillesse d'en afficher quelques-unes?
Merak ediyordum da... kartımı bıraksam ben. Çok müteşekkir olurum.
Je peux vous laisser ma carte?
Merak ediyordum da geçenlerde kayıt stüdyosunda demo albümü hazırlıyordum...
Je me demandais... je suis en train de faire une maquette dans un studio d'enregistrement
Şey, merak ediyordum da - Biraz içki istesem size zahmet verir miyim? Sa-Sadece -
Voyons, je me demande... si je ne pourrais pas avoir une goutte de quelque chose.
Nicky, sen ve Michael birkaç gün içinde gideceksiniz. Merak ediyordum da burada kalabilirsem...
Comme Mike et toi, vous partez quelques jours, je peux habiter ici?
Ben, ben merak ediyordum da acaba, eski işlerimizi geri almak gibi bir şansımız var mı, efendim.
Je me demandais si vous accepteriez de nous engager de nouveau.
Merak ediyordum da..
Je me demandais...
Bu geceki kutlamalarda yardım edip edemeyeceğini merak ediyordum da.
Pourriez-vous nous aider pour la fête ce soir?
Merak ediyordum da.
Je me demandais.
Merak ediyordum da yanaştıktan sonra bizi törenle mi karşılayacaklar?
Il y aura une cérémonie à l'arrivée?
Şey, merak ediyordum da... Beth'i dışarı çıkarmam senin için sorun olur mu diye.
Je voulais savoir si je pouvais inviter Beth à dîner.
Merak ediyordum da...
Je me demandais...
Dinle, merak ediyordum da sömestr sonuna kadar astronomi ödevimi yapar mısın?
Ecoute, je me demandais. Tu voudrais bien faire mes devoirs d'astronomie... le reste du semestre?
Söylesene, merak ediyordum da, taht ya da diğer adıyla Kapatek-Anahuac...
Je me demandais si le trône de Kapatek-Anahuac... - De qui?
Bu yüzden merak ediyordum da -
Oui. Je me demandais si...
Merak ediyordum da, acaba bana...
Pourriez-vous me dire si...
Merak ediyordum da bitki mitki kaynatarak onu bana döndürebilir misin?
Je me demandais si vous pourriez le faire revenir, avec des plantes...
Merak ediyordum da...
Ecoutez, je me demandais...
- Merak ediyordum da...
- Je me demandais...
Merak ediyordum da saçın biraz daha uzun olsaydı, veya yüzündeki iz olmasaydı nasıl olurdun.
Je me demandais de quoi tu aurais l'air avec les cheveux un peu plus long, et sans... ce bleu sur le visage.
Merak ediyordum da acaba bizi otoparkta 5 dakikalığına da olsa gezdirip, arabamızı aramaya yardım etmeniz mümkün mü diye soracaktım?
Pourriez-vous, si vous n'êtes pas pressés, nous faire faire le tour durant 5 minutes?
Nerededir diye merak ediyordum da.
Je me demandais où il était.
Sadece bu açık devreler kaç volt diye merak ediyordum da.
Je me demandais juste combien de volts il y avait dans ce circuit multiphasique.
Merak ediyordum da senden imzalı fotoğraf alma şansım var mı?
Tu me signerais un autographe?
Dinleyin, merak ediyordum da bir ara dışarı çıkmak ister misiniz, belki bir yemeğe.
Ah, oui, vous...
Merak ediyordum da dilinize onu niye taktınız acaba?
Simple curiosité... pourquoi un clou dans la langue?
Merak ediyordum da, ne kadara malolurdu?
On se demandait combien vous prenez.
Pekâlâ. Artık emeklisiniz ve merak ediyordum da, gelecek için elinde ne var senin? !
Maintenant que vous êtes à la retraite, je me demandais si vous saviez où vous allez avec ce cookie!
Tatlım merak ediyordum da senin o denizci üniforman duruyor mu hâlâ?
Trésor... je me demandais... tu l'as encore, ton uniforme de la marine?
Her neyse, merak ediyordum da siz ve arkadaşlarınız burada Jiffy Park'ta iş yapıyor musunuz?
Bref, je me demandais... Vous et vos copines, vous ne travaillez pas ici, dans le parking?
Bu yüzden merak ediyordum da sizce başlamanın en iyi yolu nedir?
Donc, à votre avis, quel est le meilleur moyen de démarrer?
Dediğim gibi, Vietnam'da olanları biliyorsunuz... Merak ediyordum da, Gazi İşleri'ne gidip...
Mais comme vous disiez être allé au Vietnam... je pensais que vous pourriez peut-être consulter les archives...
Um, bak, Merak ediyordum da -
Ecoutez, je me demandais -
O zaman, şey... Merak ediyordum da... ne zaman... ne zaman yakınlaşmak istersin diye?
Alors, je me demandais... quand tu voudrais qu'on essaie d'avoir des rapports.
Merak ediyordum da. Sana 20 dakika önce televizyonu kapamanı söylediğimi duymadın mı?
Je t'ai déjà demandé d'éteindre il y a vingt minutes.
Ah, Kaptan, sakıncası yoksa, ben merak ediyordum da...
Pensez-vous que... Je me demandais... Qu'y a-t-il?
Merak ediyordum da Robert ve ben -
Je me demandais, entre Robert et moi...
İlk olarak bu genç bayana yardım etmek istedim. İkinci olarak da boş kafalı budalaların... nasıl davrandıklarını merak ediyordum.
d'abord pour aider cette jeune fille et puis pour voir de plus près une bande de têtes de linottes.
Geri döndüğünüzde, biliyorum aptalca olacak, bir anlamı da yok, ama sadece iki kilo fazlanız vardı, merak ediyordum acaba kalan dört buçuk kiloya ne oldu?
A votre retour, je sais que ça ne veut rien dire, mais vous n'aviez plus que 2 kg en trop. Je me demandais où étaient passés les 4 kg manquants.
Bu maddeyi analiz ediyordum da merak ettim ;
J'analysais ça.
Ben de acaba sen satın alır mısın ya da bana nereden geldiği konusunda bilgi verebilir misin diye merak ediyordum.
Je me demandais si vous pourriez passer un jour et m'aider à déterminer leur origine précise.
Evet.Bana eşlik eden bayan kaçırıldı mı ya da tutuklandı mı merak ediyordum.
Je ne sais toujours pas s'il a arrêté ou enlevé la dame qui m'accompagnait.
Sadece merak ediyordum, belki de sen giderken onları da götürmüş olabilir misin diye?
Aussi je me demandais si vous les aviez emportés.
Merak ediyordum nasıl oluyordu da bazı insanlar bir insanın hayatında önemli bir parçayken. ... sonra da kolayca yok olabiliyordu.
Je me suis demandé comment des gens pouvaient tant compter dans une vie un jour, et purement et simplement disparaître le lendemain.
Bu da neden burada olduğumuz konusuna getirir beni. Ben de merak ediyordum.
Ce qui m'amène à la raison de ma venue.
Bana da bir şans verir misiniz diye merak ediyordum.
Je me demandais juste si vous pouviez me donner une chance.
Küçükken bizi bırakıp da hapishaneye girecek kadar burayı güzel yapan şeyin ne olduğunu merak ediyordum.
Je me demandais toujours ce que la prison avait de mieux que nous.