Meta tradutor Francês
620 parallel translation
Oldukça düşkün olduğu bir sekreteri var. Adı Meta Carson.
Mais tu iras voir sa secrétaire, Meta Carson.
Meta sizden hep dünyanın dokuzuncu harikasıymışsınız gibi söz etti.
Meta parle de vous comme la 9e merveille du monde.
- Sekizincisi Meta olmalı.
- Ce doit être elle.
Eels ölüyor ve vergi belgeleri de onlar Meta'nın aldığı evrak çantasındaydılar, değil mi?
Meta pique les livres de comptes!
Onu Meta'ya aldırabiliriz. Onlara istediğimiz her şeyi yaptırabiliriz. Elbette.
On les fait prendre par Meta et on est les maîtres!
Meta çantayı oraya Baylord adında bir adama götürdü.
Meta les a amenés là à un nommé Baylord.
Meta'yı takip ettirdim.
J'ai fait filer Meta.
Meta'nın dosyaları aldığında Eels'in kasasına yerleştirdiği beyanname senedini istiyorum. Ki o da birisinin, benim Jack Fisher adında bir adamı öldürdüğüne dair kağıda döktüğü bir yalan. Çünkü anlarsın ki, ben onu sadece gömdüm.
Je veux la déposition m'accusant d'avoir tué Fisher.
- Sana bunu Meta mı söyledi? - Hayır.
C'est Meta?
- Whit'e ihtiyacınız yok. Tek ihtiyacınız Eels'in ofisindeki kasayı açacak olan Meta.
- Débrouille-toi, que Meta sorte le papier du coffre de Eels.
- Umarım Meta hala ortalardadır.
- J'espère qu'elle n'est pas loin.
Yaşlı adamın kötü talihini meta haline getirmiyoruz.
Pas de profit sur le dos du Vieux!
Onlar birer meta oldu.
Tu te servais de ton sexe.
O senin meselen değil John. Senin işin, Meta'ya adam yerleştirmek.
Votre travail c'est de nous emmener sur Meta.
Buna ne dersin? Meta gezegeninin yakından ilk fotoğrafı.
La première photo en gros plan de la planète Meta, prise par le Space Farer Nine, il y a peu.
Buna hiç şüphe yok ki... Meta gezegeninde düşündüğümüz gibi hayat olabilir.
Il n'y a aucun doute, la planète Meta peut supporter la vie, telle que nous la connaissons.
John. Meta Astronot Sondası virüs enfeksiyonu bizi durdurmamalı.
John, l'infection contractée par les astronautes ne doit pas nous arrêter.
Meta Sondasının kalkış platformundan harika resimler alıyoruz.
Nous avons des images de la plate-forme de lancement, cmdt. Je vous les passe.
Ama buradaki problem Meta Sondasını da etkileyebilir.
Oui. Mais notre problème pourrait affecter la Sonde Meta.
Doktor. Meta Sondası astronotlarımız bu virüsten ne zaman kurtulacak?
Docteur, quand nos astronautes seront-ils remis du virus?
Meta Sondası astronotları oranın yakınına uğramadılar bile.
Les 2 astronautes ne s'en sont jamais approchés.
Meta Sondasının fırlatılmaması gerektiğini mi söylüyorsunuz?
Est-ce que vous dites que la Sonde Meta ne peut pas décoller?
Ben buraya Meta Sonda'sını fırlatmak için geldim.
Capitaine, je suis là pour lancer la Sonde Meta.
Meta Sondasının 2 astronotu o alanın yakınına bile gitmedi.
Ecoutez, les 2 astronautes ne se sont jamais approchés de la zone 2.
Tamam Komisyon Üyesi. Hadi pazarlık yapalım. Sen atık yollamayı bırak, ben de Meta Sonda'nı fırlatayım.
Très bien, faisons un marché, plus de déchets et je lance la Sonde Meta.
Ayın onbeşinde Uluslararası Ay Finans Komitesi, Meta sinyallerini, özellikle de sondamızı tartışmak için toplanacak.
Le Comité International des Finances Lunaires se réunit le 15, pour discuter de Meta et de notre sonde.
Meta Sondası astronotlarının son durumları nedir?
Quel est l'état de santé des astronautes de la Sonde?
Ama ya Meta Sondası?
Mais pour la Sonde Meta?
Buna hiç şüphe yok. Meta gezegeni, bizim de düşündüğümüz gibi... yaşam barındırıyor olabilir.
Il n'y a pas de doute, Meta peut supporter la vie...
Ama buradaki sorun Meta Sondasını da etkileyebilir.
Oui, mais notre problème peut affecter la Sonde Meta.
Meta'ya insanlı bir iniş yapmalıyız.
Nous devons envoyer un homme sur Meta.
Senin işin Meta'ya adam indirmek.
Votre tâche est d'envoyer un homme sur Meta.
Fotoğraf, pahalı bir meta olmaya başlıyor.
La photo est devenue un article de lux e.
( Megachannel Extra-Terrestrial Assay ) olarak adlandırılan bu program tamamen,... Kaliforniya - Pasadena menşeli "Gezegen Gönüllüleri" tarafından destekleniyor. Üyelerin katkılarıyla finanse ediliyor.
Ce programme, le META, est entièrement financé... par la Planetary Society de Pasadena, en Californie... grâce aux cotisations de ses membres.
Güney göklerini ve Samanyolu'nun merkezini tarayacak benzer bir gezegen gönüllüleri araştırması da,... Arjantin'de başlatılacak. ( META II )
Une recherche similaire... étudiant le ciel de l'hémisphère sud, dont le centre de la Voie lactée... sera mise en oeuvre en Argentine.
Bu meta dünyasının karmaşık yapısı ve döngüsünün küçük detaylardan oluştuğunu kavramıştı.
Il comprend que les formes complexes... les changements et les mouvements du monde... viennent de l'interaction d'éléments mobiles beaucoup plus simples.
Senin gibi diger meta-insanlari ariyorduk.
Nous avons recherché d'autres méta-humains comme toi.
Meta-insanlari.
Les méta-humains.
Bir diger arkadas canlisi olmayan meta-insan.
Un autre metahumain non amical.
Alti tanesini birak bir tane meta-insanla zor bas ettim.
Je peux à peine combattre un metahumain, ne parlons pas de six.
Central City'deki meta-insanlardan sonra insanlar tuhaf şeyler görmeye başlamış.
Avec tous les méta-humains à Central City, les gens ont vu des choses étranges...
Central City'deki meta-insanlardan sonra insanlar tuhaf seyler görmeye baslamis.
Avec tous les méta-humains à Central City, les gens ont vu des choses étranges...
Muz tadını andırıyor. Meta Kloral Asit.
Il y a une touche de banane, c'est la touche acide.
Yıldız Filosu İstihbaratı Cardassianların meta genetik bir silah geliştirdiklerini düşünüyor.
Les services secrets pensent que les Cardassiens développent une arme métagénique.
Ben meta genetiğe aşina değilim.
Je ne sais pas ce qu'on entend par là.
Meta genetik toksinler gezegenlerin atmosferinde çözüldüğünde, hemen mutasyona başlarlar ve buldukları, karşılaştıkları tüm DNA formlarını yok ederler.
Quand ces toxines sont libérées dans l'atmosphère, elles mutent et cherchent à détruire toutes formes d'ADN.
Meta genetik faktör, bir ay içinde kendisini parçalar ve tamamen yok eder. Her bir şehir, yol ve ekipman parçasını tamamen sağlam bırakarak.
Au bout d'un mois, l'agent se décompose et se disperse, laissant les villes, les routes, l'ensemble des équipements parfaitement intacts.
Meta genetik ve diğer biyolojik silahlar, yıllar önce bu yüzden yasa dışı ilan edildi.
C'est pourquoi les armes biologiques ont été interdites.
Meta'ya insanlı iniş yapmalıyız.
Nous devons atterrir sur Meta. Rien ne doit nous arrêter.
İyi görünüyor.
Mais j'aimerais le voir en route pour Meta.
Meta sinyalleri güçleniyor.
Les signaux de Meta augmentent.