Mıdı tradutor Francês
363,305 parallel translation
Ve daha önemlisi beni oraya bebek bakıclığı için göndermiyorsun.
De plus, ne m'envoyez pas là-haut m'occuper d'humains malodorants.
Sanırım huzur içinde yatacağı tek yer burasıdır.
Je suppose que c'est le seul endroit où il serait en paix.
Babam aradı ve Londra'ya uçak bileti aldığı sürprizini yaptı.
Mon père vient d'appeler, m'a surpris avec un billet d'avion pour Londres.
Korkarım kötü haberlerim var Peyton.
Je crains d'avoir de mauvaises nouvelles pour toi, Peyton.
Dün gece Major'ın ordudan arkadaşıyla maskaralık yapıyordum ve bu yüzden konuşmaya hakkım yok ama Şehvet Kalesi mi?
Je m'amusais avec l'ami d'armée de Major hier soir, alors je devrais pas parler, mais allons, Fort Lust?
Weckler öldükten sonra Tatum'un Seattle'daki bir arkadaşının yanına taşındığını böylece okul değiştirmek zorunda kalmadığını söyledi.
Elle m'a raconté après la mort de Weckler, Tatum a déménagé avec la famille d'une de ses amies ici à Seattle, pour qu'elle n'ait pas à changer d'école.
Ben de Noel Baba'yım ve beni buradan çıkarırsan en vahşi hayallerinin bile ötesinde olan bir hediye veririm.
Je suis le père Noël, et si tu me laisses sortir d'ici, Je suis prêt à te donner des cadeaux au-delà de tes rêves les plus fous.
Önemli bir işin ortasındayım.
Je suis au milieu de quelque chose d'important là.
İş planını dinleyelim bakalım.
Écouter ton plan d'affaires?
Sen benim uluslararası iş ortağım olacaksın.
Tu sera mon partenaire d'affaires à l'international.
Biraz daha zamana ihtiyacım var.
J'ai juste besoin d'un peu de temps.
Sen varken okula neden ihtiyaç duyayım ki, Profesör Cody?
Qui a besoin d'école quand je t'ai, Professeur Cody?
Bunu öneren başka biri daha var mı?
Qui d'autre peut t'offrir ça?
Bak, pazartesi paramı alamazsam depozito sende kalabilir, tamam mı?
Si j'ai pas l'argent Lundi, tu peux garder la caution, d'accord?
Hepsini klozete boşaltıp sifonu çek, tamam mı?
Fous-les dans les toilettes, d'accord?
Bir kilisedeki klimayı mı ne tamir edeceklermiş.
Genre, réparer la clim d'une église ou un truc du genre?
Eğer sonumun hamam böceği gibi olmayacağından eminsen, o zaman sorun yok.
Si tu peux m'assurer que je ne vais pas revenir en cafard, alors d'accord.
Baz baştayken o iş aylar sürerdi ve benim paraya derhal ihtiyacım var.
Ça aurait pris des mois pour convaincre Baz, et j'ai besoin d'argent maintenant.
- Kiliseye giden tanıdıklarımız var.
- Des gens qu'on connait vont là-bas.
Craig, adamlar para basıyor, tamam mı?
Craig, ils font de l'argent d'accord?
- Hemen nakite ihtiyacım var.
- J'ai besoin d'argent maintenant.
Böyle bir şey olduğunda arkamda durmalısın, tamam mı?
Quand ce genre de chose arrive, tu dois me soutenir, d'accord?
Bu adamların önünde birlikte olmalıyız, tamam mı?
On doit être ensemble face à eux, d'accord?
Gece daha iyiyiz, tamam mı?
C'est mieux la nuit, d'accord?
Bak, paraya ihtiyacım var, o yüzden gidip biraz alacağım.
J'ai besoin d'argent, donc je vais en chercher.
- Koruyucu aile araştırması için harcadım onu.
- J'ai payé les infos des familles d'accueil.
- Tamam mıdır?
Tu l'as?
Bana geri ödemeyeceksin ama kalacak bir yere ihtiyacım var.
Tu ne vas pas me rembourser, mec, mais... J'ai besoin d'une piaule.
Sorularım var... ve cevaplasan iyi edersin.
J'ai des questions, et tu ferais mieux d'avoir les réponses.
Ben de memnuniyetle yardım ederim.
Et je suis ravie d'aider.
Bir iyi niyet göstergesine ihtiyacım var.
Alors j'ai besoin d'un signe de bonne foi.
Şansa bak ki benim de bir iyiliğe ihtiyacım var. Tam olarak sihirli bir fasulyeye.
Et bien, comme par hasard, j'ai besoin d'un service... un haricot magique, pour être précis.
Henry, problemin Yazar olmakla ilgiliyse... neden sonuncusuna sormayalım?
Henry, si ton problème c'est d'être l'Auteur, pourquoi ne pas questionner le dernier?
Bir arabaya ihtiyacım olacak, spor bir şeye.
Je vais avoir besoin d'une voiture, quelque chose de sportif.
Bir iyiliğe ihtiyacım var.
J'ai besoin d'un service.
İçki ruhsatınızı aldınız mı?
Tu as déjà ta licence d'alcool.
Çünkü ne yaparsak yapalım, hatta dinlemeyi bıraksak bile "O" oradadır.
Peu importent nos actions même quand on arrête d'écouter, - Il est là.
- Tamam, anladım. - Tamam mı?
D'accord.
Benim senin için bir iş planım var.
J'ai un plan d'activité pour toi.
Burada ne yaptığımı sanıyorsun?
Je fais quoi ici, d'après toi?
Sanırım biraz nakite ihtiyacı var ve bu yüzden korkarım, bulunmaması gereken bir yerde şu şeyi elden çıkaracak.
J'ai l'impression qu'il a besoin d'argent, et j'ai peur qu'il ne balance ce truc quelque part où il ne devrait pas.
Açık bir yer bulacağımızı söylemiştim sana.
Je t'avais dit qu'on trouverai quelque chose d'ouvert.
- Ayrıca bana haksız yere suçlandığına dair bir hikaye anlatmadığın için ve rüşvet vermeye çalışmadığın için teşekkür ederim.
- Et merci de ne pas m'avoir raconté d'histoire bidon ou d'avoir essayé de me corrompre.
- Hemen geleceğim, tamam mı?
- Juste une seconde, d'accord?
Şimdi, ben diğer işlerle ilgilenmek için ayrılırken Don E buradaki adamım olacak.
Maintenant, quand je me dirige sur d'autres affaires Don E. là c'est mon gars.
Hastalık Kontrol Merkezi için çalışıyordum ama zombi kıyameti ihtimalini ciddiye aldığım için kovuldum.
Je travaillais pour le CDC, mais j'ai été viré pour avoir pris au sérieux la possibilité d'une apocalypse zombie.
Bu da onlardan birini kaçırmaya çalışmak önlemeye çalıştığımız kıyameti başlatabilir demek.
Essayer d'enlever l'un d'entre eux pourrait commencer la vraie apocalypse qu'on essaie d'empêcher.
Varış zamanı 15 dakika mı?
Temps d'arrivée estimé 15 minutes?
Araç lazım mı?
Vous avez besoin d'un transport?
Başka bir şeye ihtiyacımız olursa seni çağırırız.
Nous vous rappellerons si nous avons besoin d'en savoir plus.
Bir it dalaşının ortasındaydım.
J'étais au milieu d'une bagarre de chiens.