Ne yapabilirdim ki tradutor Francês
292 parallel translation
Ne yapabilirdim ki?
Que pouvais-je faire?
Başka ne yapabilirdim ki?
- Que pouvais-je faire d'autre? J'étais...
Başka ne yapabilirdim ki?
Mais que pouvais-je faire?
Ne yapabilirdim ki? "Evet Bay Matuschek, ben bir aptalım" dedim.
Que faire? J'ai dit : "Oui, M. Matuschek, je suis idiot."
Dün gece baska ne yapabilirdim ki?
A cause d'hier? Je n'avais pas le choix.
Ama ne yapabilirdim ki? Hapşırmak zorundaydım.
Au milieu de sa vocalise...
Başka ne yapabilirdim ki?
Que puis-je faire d'autre?
Onu daha fazla seviyorsan, ne yapabilirdim ki?
Tu l'aimais davantage, alors?
Olacakları gördüm ama ne yapabilirdim ki?
Je savais que ça arriverait, mais qu'y puis-je?
Ne olduğunu anlamadan yerli üzerime atladı. Ne yapabilirdim ki başka.
Puis ce Peau-Rouge a sauté sur moi.
Ne yapabilirdim ki?
Comment aurais-je pu faire?
- Başka ne yapabilirdim ki? - Onu öldürdüğünün farkında mısın?
Tu te rends compte que tu l'as assassiné?
Onu çöp sepetine attım. Başka ne yapabilirdim ki?
Je l'ai mis au panier, que faire d'autre?
Bir annenin kederi karşısında başka ne yapabilirdim ki?
Face à la douleur d'une mère, que pouvais-je faire?
Ne yapabilirdim ki?
Que voulais-tu que je fasse?
Başka ne yapabilirdim ki?
Que faire d'autre?
Başka ne yapabilirdim ki?
Rien d'autre à faire!
- Ne yapabilirdim ki?
- Que pouvais-je faire?
Ama ne yapabilirdim ki? Alıkonuldum.
Et je pouvais rien faire, c'était un engrenage.
Ona ölüm götürmüşüm. Ama ne yapabilirdim ki? Kendimi kurtarmam gerekti.
Pourtant, fallait bien que je sauve ma peau.
Ne yapabilirdim ki? Bir bankere karşı benim sözüm. Yargıç, tüm diğer dürüst, zengin piçleri...
Ma parole contre celle d'un banquier, d'un juge, et d'autres fumiers de riches "honnêtes"!
Başka ne yapabilirdim ki?
Je n'avais pas le choix.
Ne yapabilirdim ki? Yarı-ölü gibi bir şeydi.
Il avait l'air à moitié mort, à bout de forces, qui aurait cru qu'il était si rapide?
- Başka ne yapabilirdim ki..
- J'avais le choix?
Neden bugün biz efendiyle konuşurken kaçtın? Başka ne yapabilirdim ki?
Je travaille parce que je crève de faim!
Ne yapabilirdim ki?
Qu'est-ce que je pouvais faire?
Başka ne yapabilirdim ki?
- Que pouvais-je faire d'autre?
Başka ne yapabilirdim ki?
J'ai pas vraiment le choix.
Ve, sonra üçüzlerim oldu, ne yapabilirdim ki?
Alors j'en ai eu trois, qu'est-ce que je pouvais faire?
Çalıştığım barlarda erkekler... taciz ediyorlardı beni. Başka ne yapabilirdim ki?
Avec chaque homme qui me touchait dans Ies bars où je faisais l'entraîneuse, quoi d'autre...
Ama ne yapabilirdim ki?
Mais qu'est-ce que je pouvais faire?
Başka ne yapabilirdim ki, gazeteciyim.
Je suis reporter! Qu'espériez-vous?
Bak! Ona o yerden bahsetmemeliydim, ama... ne yapabilirdim ki? Böyle davranması benim suçum değil, biliyorum.
Je sais que je ne devrais pas lui parler de tout ça... mais qu'est-ce que je peux faire?
Korkuyordum. Ama ne yapabilirdim ki?
J'avais peur, mais qu'est-ce que je pouvais faire?
- Başka ne yapabilirdim ki?
- Je n'ai pas eu le choix.
Ben ne yapabilirdim ki?
C'est comme ça.
Silahla beni tehdit etti. Ne yapabilirdim ki?
Il me tenait au bout de son flingue, tu voulais que je fasse quoi?
Yani, ters bir hareket yapmak istemedim, ama başka ne yapabilirdim ki?
Je ne voulais pas m'éjecter en inversion, mais je n'avais pas le choix.
Başka ne yapabilirdim ki?
Qu'auriez-vous fait? San Francisco!
O lânet olası şapkayı almak için bu kadar ısrar ederse ne yapabilirdim ki?
Que faire si elle refusait de partir sans son foutu chapeau?
Kabul etmekten başka ne yapabilirdim ki?
Il fallait accepter.
Anlat ki anlayabileyim. - Ne yapabilirdim?
- Alors dis-moi, que je comprenne!
" O yüzden, ne yapabilirdim ki?
" Que faire?
Ne yapabilirdim ki?
Que pouvais-je faire d'autre?
Ne yapabilirdim ki o sırada?
Beau parleur! Pourquoi tu t'en prends à moi?
Ben de olsam aynı şeyi yapabilirdim, hatta D.S.O ve M.C'nin yanında V.C. de verilmiş olsaydı bile. Ki bu sadece cesur insanlara verilen Zafer Nişanıdır.
Je comprends son geste et même s'il avait reçu aussi la VC, c'est-à-dire la Victoria Cross, qu'on ne décerne qu'aux braves.
Başka ne bok yapabilirdim ki?
Comme si j'avais le choix!
Ne yapabilirdim ki?
Que devais-je faire?
Ne yapabilirdim ki?
Qu'aurais-je dû faire?
Ama başka ne yapabilirdim ki?
- Tes enfants?
Yani ne yapabilirdim ki?
Que pouvais-je faire?