Nedeni bu tradutor Francês
3,053 parallel translation
Amerikalıların şişman ve tembel olmalarının nedeni bu.
Voilà pourquoi les Américains sont gros et paresseux.
Çünkü tuhaf, nedeni bu.
Parce que c'est bizarre, voila pourquoi.
Hemşire olmayı seçmesinin nedeni bu değil.
Ce n'est pas pourquoi elle a choisi de devenir infirmière.
Polisi aramamasının nedeni bu.
C'est pourquoi il n'a pas appelé la police.
Yani, seni paylaşmak istemiyorum elbette ama Callie'nin bebeğinin vaftiz annesi olmanı istemememin nedeni bu değil.
Enfin, je veux pas te partager, mais c'est pas pour ça que je refuse que tu sois marraine du bébé de Callie.
Eve dönememenizin tek nedeni bu karantina.
La quarantaine est la seule chose qui vous retient ici.
Bana göre o çok egoist, ona göreyse ben zayıfım. Nedeni bu.
Moi je la trouve égoïste, et elle me trouve trop faible.
Kurtçukların, böceklerin ve hızlı çürümenin nedeni bu olabilir.
Ça explique les vers, les insectes et la décomposition rapide.
Gördüğün gibi bir iki papeli takdir eden basit bir kızım yalnızca ama o cüzdanları aşırmamın nedeni bu değil.
Je suis une nana simple qui crache pas sur les billets mais si j'ai taxé ces portefeuilles, c'est parce que je suis bonne à ça.
Yıldız vurucu olamamasının nedeni bu.
Et il n'a pas connu la gloire.
- Tüm bunları nedeni bu mu?
C'est de ça qu'il s'agit?
Genaro'nun bu kadar endişeli olması ve, olayı resmi kanalların dışında tutmak istemesinin nedeni buydu.
Genaro voulait éviter les circuits officiels à tout prix.
Çünkü kirayı karşılayamam, nedeni bu.
Je ne peux pas payer le loyer, voilà pourquoi.
SGAE'nin bu denli muhafazakar oluşunun ve değişime direnip teknik ilerlemeleri frenlemeye çalışmasının nedeni bu oylama sistemidir.
La raison pour laquelle la SGAE est si conservatrice, qu'elle résiste à tout changement et qu'elle essaye toujours de freiner le progrès technique repose sur le système de vote.
Bu kabusların nedeni buydu.
C'est de ça dont il s'agissait dans mes cauchemars.
Belki maça geç kalmanın nedeni bu olabilir mi?
Pensez-vous que c'est pour cela... peut-être que vous êtes en retard?
- Nedeni bu değil, Frank.
Que j'ai agi selon votre bon vouloir, vous vous êtes trompé.
Ama şu an burada olmanın tek nedeni bu değil.
Mais ce n'est pas la seule raison de cette entrevue.
Benim kıyafetimden değildi, onu istememin tek nedeni bu işin arkasında kimin olduğunu bulmaktı.
C'était pas le mien, et je voulais cette pièce pour trouver le coupable.
Bu duruma düşmemizin tek nedeni beni kurtarmaya çalışmış olmanız.
Eh bien, la seule raison pour laquelle on est plongés dans cette situation, c'est parce vous avez voulu me sauver.
Filmi çekmemizin nedeni de bu zaten.
C'est pour ça qu'on doit faire ce film.
Sayın vatandaşlarımız, bugünkü törenimizin ana nedeni kahraman Lidice halkını anmakla beraber, korkunç bir şekilde Nazi zulmüne uğramış bu köy için yeni bir devrin başlayacağını resmen duyurmaktır.
Chers concitoyens, la cérémonie commémorative d'aujourd'hui n'a pas pour but de célébrer les héros de Lidice mais d'entamer l'ère nouvelle de ce village qui est devenu un témoin muet d'horribles crimes nazis.
11 yaşındaki oğlunun seni zar zor tanıyor olmasının nedeni de bu.
Pour ça que ton fils te reconnaît pas.
Burada kalmak istememin bir başka nedeni daha var. Ve bu da beni bir teklife sürüklüyor.
Et j'ai une autre raison de rester ici... ce qui m'amène à ma proposition.
Bu yüksek frekanslı vericileri yerleştirmenin nedeni Sovyetler Birliğine karşı gerçekten bir anti-füze savunma uyarısı vermesi.
On installera des émetteurs H.F. qui font partie d'un système de préalerte missiles, contre l'Union Soviétique.
Bu aralar iyileşmek ve diğer şeyler için mala vurdurmakla meşgul olduğunu biliyorum. Ama neşeli Trickster'la görüşmekten kaçmanın başka bir nedeni var mı?
Je sais que t'es un peu occupée, à te faire soigner et tout, mais il y a une raison pour laquelle tu évites le joyeux Trick?
Mala Noche saldırılarında bu kadar başarılı olmamızın nedeni..... ihbar hattına gelen aramalardı.
La raison pour laquelle on a pu atteindre la Mala Noche est qu'on a été rencardé.
Kafatasındaki bu deliğin ölüm nedeni olduğunu varsayıyorum.
Je suppose que cette blessure crânienne profonde est la cause du décès.
- Çünkü bu kadar süre hayatta kalmamın tek nedeni Elbotlara var olmadığımı düşündürmekti. - Neden?
Pourquoi?
Bu delik izlerinin nedeni enjeksiyon olabilir.
Et ces traces de piqûres suggèrent une injection.
Üniversiteler artık yemek temin edemiyorlar. Üniversitelilerin sokağa çıkma nedeni de bu.
Les restos U ont fermé, les étudiants sont descendus dans la rue.
Bu parmak izleri tanımlanamadı ya da nedeni açıklanamadı.
Elles n'ont ni été identifiées, ni expliquées.
Sadece söylüyorum ben, belki de bu görevden alınmanın bir nedeni vardır.
Je dis juste que, cette suspension est peut-être arrivée pour une bonne raison.
Bu kadar kolay sevilmenin nedeni de bu.
C'est l'une des raisons pour lesquelles on s'attache.
Dr. Walzer'in nükleer mühendislik bilgisine sahip olması, bu işe giriş nedeni olarak değerlendirilebilir.
Le docteur Walzer a un doctorat en ingénierie nucléaire. Je pense que c'est la raison de son implication.
Bu kızın yalan söylemek için bir nedeni yok. Tanık sandalyesine çıktığı anda onu mahvedecekler.
À la barre, ils ne vont pas la manquer.
Bu şekilde burnundan solumanın nedeniyle yıllardır masabaşı işi yapmanın nedeni aynı.
C'est pour ça que tu souffles comme un boeuf... Et que t'as été enchaîné à un bureau tout ce temps.
Doku eksikliğinin nedeni de bu.
Ça explique le manque de tissus.
Neden? Nedeni yok. Ama bu kilitler makas, kalem ve içecek kutusu ile açılır diyen sen değil miydin?
Vous avez bien dit qu'on pouvait forcer ces cadenas avec des ciseaux ou un stylo?
Giovanni'nin kadife kutudaki çikolatalarını almanın nedeni de bu mu?
C'est pour ça que tu as gardé les chocolats de Giovanni?
Olayı sonuçlandırmak için bu kadar detaya girmenizin nedeni belli oldu.
C'est très bien d'aller droit au but.
Bu önkoldan düşük nabız almamızın nedeni olabilir.
Ça pourrait expliquer pourquoi ses pulsions radiales diminuent.
Tamam varsayalım bu bir halüsinasyon ama nedeni ne?
Une hallucination, d'accord, mais... venant d'où?
Bak, bu konuşmayı senle yapmamamın nedeni senin bir kadınla olan ilişkiyi sadece bir çift ayakkabı ile sınırlandıran bir adam olman.
Je ne vais pas en parler parce que tu penses qu'une relation avec une femme, c'est un demi-paquet de capotes.
Beni geri araman gerekmiyor ama şunu bilmeni isterim ki sana karşı bu kadar dürüst olmamın nedeni sana değer veriyor ve güveniyor olmamdı.
tu n'as pas à me rappeler, mais je veux que tu sache que la seule raison pour laquelle je fut honnête avec toi, c'est parce que je tiens à toi, et que j'ai confiance en toi.
Bu sistemin nedeni nedir? Bu sürenin sebebi nedir?
Mais pourquoi ce système, pourquoi cette durée?
Hepinizin uyuşturulmuş olmasının nedeni de bu.
C'est pourquoi, je viens de vous droguer.
Mercer'ın bu ailenin peşinde olmasının bir nedeni var.
Mercer a ses raisons.
Bu modellik işini yapmamın tek nedeni Alice'in yapmamı istemesi. Ve o bizim patronumuz.
Je le fais pour une seule raison, parce qu'Alice le veut, et c'est notre patronne.
Tüm bu öyküler tüm bu klasikler? Hepimizin onları bilmesinin bir nedeni var.
Ces histoires, les classiques, ce n'est pas pour rien qu'on les connaît tous.
Beni burada istemenizin tek nedeni bu.
C'est pour ça que je suis là.