Neyse ki tradutor Francês
3,532 parallel translation
Neyse ki, nasıl çalıştığımı şimdi gördün.
La bonne nouvelle, c'est que vous avez vu mon travail.
Neyse ki siz geleceğinizi planlayacak kadar aklı başındasınız.
Heureusement vous êtes prévoyants.
Neyse ki iğrenç bir şey için hayatımızı riske atmıyoruz.
Au moins on n'est pas en train de risquer la crise cardiaque pour un truc dégueu.
Neyse ki evdekileri yürütecek biri yok.
J'espère que vous ne volerez pas l'argenterie.
İnsan öldürmeye başlamak üzereydi, neyse ki Ian araya girdi.
Il allait faire un carnage mais heureusement Ian est intervenu.
Neyse ki ufak tefek zayıf biri.
Et heureusement qu'il est... il est ce petit gars maigre.
Neyse ki kasetler vardı.
Une bonne chose qu'il y ait les bandes.
Neyse ki Diego'nun koşumu takılalı çok zaman geçmemiş. Kısa bir tedaviyle hızlı bir süreç olacaktır.
Heureusement, le harnais n'a pas été sur Diego trop longtemps, donc ça devrait être une procédure rapide avec un court rétablissement.
Neyse ki kölelerim yok, o yüzden bu günahı işleyemem.
Par chance, je n'en ai pas, donc cette tentation ne s'est jamais présentée.
Neyse ki o çocuğun üzerinde bir şey denemedin.
Heureusement que t'as rien essayé avec le gamin.
Neyse ki hemen geri gelmiş.
Heureusement, l'électricité est revenue.
Neyse ki Zoya her şeyi söyledi.
Je suis soulagé que Zoya vous ai tout dit.
Neyse ki bir sonraki işimde bu kadar çok yolculuk yapmayacağım.
Bien, heureusement. Je ne vais pas voyager autant dans mon prochain emploi.
Neyse ki, oldukça güvenilir bir gerçeklik detektörün var.
Heureusement tu es équipé d'un détecteur de vérité fiable.
Neyse ki, ben onlardan hızlıydım.
Par chance, je suis rapide.
Neyse ki, şehir kulübünde rezervasyonumuzu erkene almıştık.
Eh bien, bonne chose nous avons fait le siège au début au Country club.
Neyse ki yokluğum uzun sürmeyecek.
Tu as de la chance, ce ne sera pas long.
Neyse ki firmaları birleştiren adam yardım etti de beşinci çeyrek...
Mais heureusement la fusion a traversé, donc notre cinquième trimestre sera...
Neyse ki, kuzeni öyle değil.
Heureusement, ce n'est pas le cas de sa cousine.
Neyse ki, 10 dakika içinde arzunuz yerine getirilecek.
Si tout va comme prévu, dans un peu moins de dix minutes, votre vœu sera exauce!
Karın ve bir ev dolusu çocuğun yoktur diye endişelenmiştim ama neyse ki varmış.
J'avais peur que tu n'aies pas une femme et plein d'enfants. Heureusement, c'est le cas.
Neyse ki, bu bizim sorunumuz değil.
Par chance, ce n'est pas notre problème.
Neyse ki ortağın bu saçmalıkta gerçekleri söyledi.
Heureusement, votre partenaire a défendu la vérité.
Ve sonra, neyse ki Chop'u arabasında gördüm.
Et Dieu merci, j'ai vu Chop dans sa voiture.
Neyse ki sadece oda hasar gördü.
C'est la seule pièce endommagée.
Neyse ki Ryan'ın bir çözümü vardı.
Heureusement, Ryan avait une solution.
Neyse ki, adam şikayette bulunmayacakmış.
Heureusement, il porte pas plainte.
Neyse ki, Amy 911'i aramış.
Heureusement, j'ai appelé les urgences.
Neyse ki orada hiçbir şey yememiştim.
Je n'y mangeais plus de toute façon.
Neyse ki o da sadece Avrupa'da var.
Heureusement, ils existent seulement en Europe.
Neyse ki, bir şey görmedi.
Elle n'a rien vu.
Neyse ki Maggie onları da çekmedi.
Au moins Maggie, ne l'a pas sorti aussi.
Neyse ki senin annen öyle değil.
Au moins ta mère est différente.
Neyse ki yok.
Heureusement, non.
Neyse ki, Başkan Grant böyle bir hamleyi beklediği için güvenlik konseyini acil toplantıya çağırmayı planlamıştı. Birleşmiş Milletler'i mi?
La bonne nouvelle est que le Président Grant l'avait anticipé, et a mis un plan en place pour appeler une urgente session du Conseil de Sécurité.
Ama neyse ki, Dr. Walt Blodgett bana bakmak için bütün gece buradaydı.
Mais heureusement, j'ai été prise en charge par le Dr. Walt Blodgett, Docteur en Médecine, toute la nuit.
Neyse ki, göçmenlik konusunda bizim elimizde cılız bir yorumdan daha büyük bir haber var
Heureusement, on a une plus grande bombe que ce commentaire sur l'immigration.
Neyse ki annem hâlâ Meksiko'da Tía'nın yanında.
Dieu merci ma mère est toujours au Mexique avec Tia.
Neyse ki bu dizi ölçülü olduğundan sansür konusunda endişelenmen gerekmiyor,
Heureusement, tu n'as pas à t'inquiéter de la censure avec ce programme car il est si tiède.
Neyse ki.
Dieu merci.
- Evet, neyse ki acil servis kreşin hemen aşağısında.
- Ouais, ben, heureusement pour nous, les Urgences sont juste en dessous de, uh, la garderie.
Evet, neyse ki.
Ca c'est sur.
Neyse ki Quinn bakmıyor.
Heureusement, pas Quinn.
Tanrım! Her neyse, artık ne önemi var ki?
Comme je regrette, si tu savais...
Ve her neyse Vasudha'nın problemini çözecek kahraman niye ben olayım ki?
Pourquoi je devrais me soucier des problèmes de Vasudha?
Ben sanmıştım ki... Neyse.
J'imagine que...
Her neyse, şu ağdalı "Bir dünya ki..." zımbırtısını tekrar gündeme getiriyorlar ve herkes hop oturup hop kalkıyor.
On remet "Dans un monde" à la mode, alors tout le monde est excité.
Merkie durmadan kitaplarım ve... verdiğim ifadeden bahsederken düşündüm ki belki de o... Her neyse.
Quand Merkie a parlé de mon livre et de mon témoignage, j'ai en quelque sorte pensé que peut-être elle... uh, peu importe, um...
Her neyse, anlaşılan o ki
En fait,
- Evet. - Her neyse, demem o ki, geçmişte hayatımıza birçok insan girdi. Ve eski sevgililerimizin yanında yetişkin gibi davranmamız gerek.
Peu importe, le fait est qu'on a eu eu beaucoup de rencards dans le passé, et on doit pouvoir se montrer adulte quand il s'agit de nos ex.
Her neyse, Delma tat duyusunu kaybetmiş olmalı ki bana sunduğu koyun etinin tadı koyun gibiydi.
Bref, Delma a dû perdre sa papille gustative car le morceau de mouton qu'elle m'a ramené avait le goût, du mouton.