Olması gereken bu tradutor Francês
419 parallel translation
Belki öyle ama olması gereken buı.
Peut-être. Mais c'est un risque à prendre.
- İşte olması gereken bu.
- C'est l'origine de cette procession.
- Olması gereken bu gençler.
- Je vais vous expliquer.
Olması gereken bu Jube, sen ve ben.
C'est comme ça que ça devrait être, Jube. Toi et moi.
İhtiyaç zamanlarında sırayla elinizi yardıma uzatın. Olması gereken bu.
Il n'y a pas à en avoir honte.
İşte olması gereken bu.
Je poursuis mon chemin solitaire.
Olması gereken bu.
C'est ce qu'il faut faire.
Bebeğim, olması gereken bu, tamam mı?
C'est comme ça.
Aklıma takılan şey Cani dehşeti içinde olması gereken bu kentteki kadınların kendilerine tamamen yabancı olan bu turşucuya kolayca yataklarına alabilecek kadar kanmaları.
Ce qui m'épate le plus, c'est que les femmes de Boston... en dépit de leur terreur de l'Etrangleur... puissent admettre aussi facilement cet inconnu dans leur lit!
Belki olması gereken bu.
C'est peut-être normal.
- Evet. Olması gereken bu.
C'est ça qui est normal.
Ama olması gereken bu
Mais je n'ai pas le choix.
Olması gereken bu.
C'est comme ça.
Olması gereken bu, bence.
C'est comme ça que ça devrait être.
Belki de bilmiyorsun, ama olması gereken bu değil.
Tu l'ignores peut-être mais, en principe, c'est pas comme ça que ça marche.
Olması gereken bu, Stan!
C'est comme ça, Stan.
Elbette, olması gereken de bu zaten.
C'est tout!
Ve bu dostum, hiç başlamamış olması gereken bir ortaklığın bitişi.
Fin d'une association qui n'aurait pas dû voir le jour.
Ağızlık kısmını dudak altına salmaya. Bu şekilde çalmayı sürdürürsen, olması gereken yere yaklaştıramazsın artık.
Je plaçais l'embouchure trop bas sur la lèvre inférieure.
Bence olması gereken de bu.
Je deviens celui que j'aurais voulu être.
Bu olması gereken şeydi.
Cela devait arriver.
Olması gereken de bu Ed.
C'est ce qu'il faut, Ed.
İşte tam olarak olması gereken de bu.
C'est exactement ce qu'il doit devenir.
Köyde en fakir insan olması gereken birinin evinde bu kadar servet olması sizi şaşırttı. Gümüş takımlar büyük annemden kalma.
Vous vous étonnez de voir cette richesse..
Olması gereken de bu zaten. Haksız mıyım?
Ça me paraît plus normal.
Bence olması gereken de bu.
C'est ainsi qu'il doit en être.
Çiftlik tümüyle senin. Olması gereken de bu.
La ferme t'appartient, bien sûr.
Olması gereken de bu zaten, işim bitmeli.
Je devrais être mis au rancart.
Olması gereken iksir bu ise, bir kese altına bile değişmem.
Si cette potion a les vertus que l'on dit, je crois que je n'aurai pas à partager le sac d'or.
Bu aslında olması gereken şey.
Mais ça, ce n'est pas si...
Olması gereken de bu.
Voilà tout.
Caesar, bu olması gereken değil.
Ce n'était pas censé se passer ainsi.
Bir an için, sırtlan onun bu gösterisinin samimiyetinden şüphe duymaya başlar fakat ördek çabucak diğer rolüne başlar : iç parçalayıcı, boğulan ördek hem de sahnede olması gereken tüm o yardım çığlıkları ve nefes kabarcıklarıyla.
Un moment la hyène doute de la sincérité de la cane... alors la cane lui fait la scène du canard qui se noie... avec les cris et les glouglous qui s'imposent dans une telle scène.
Olması gereken de bu.
Et tout ça est acceptable.
Olması gereken de bu.
Et c'est bien aussi.
Belki sadece Frodo'nun yolunda biraz daha ilerleyebilmesi için. Bu arada bırak Yüzüğün peşinde olması gereken ordular... bizi yok etmeye çalışmakla zaman kaybetsinler.
Peut-être pour que Frodon aille un peu plus loin, tandis que les armées qui devraient chercher l'Anneau perdent leur temps à nous détruire.
Bunun olmasını çok istedin, Konsantre olmamız gereken şey bu.
Vous le souhaitiez très vivement. Parlons de cela.
Birbirimize ihtiyacımız var, beyaz adam. Olması gereken de bu. Bütün dünya, şimdi olduğu gibi, bizi kullanıyor.
On a besoin l'un de l'autre et c'est ainsi que ça doit être.
Ülkeyi bu duruma siz getirdiniz, olması gereken yere de siz getireceksiniz.
Vous avez amené le pays où il en est maintenant, vous l'amènerez là où il doit être.
... ve bende oyun kurucu olsam bir şansımız olurdu. Olması gereken bu şekildedir.
C'était prévu comme ça.
Bu sefer zorluk ilk aşamada. Eğer teori doğruysa, olması gereken şeyi kestirmek oldukça zor.
Si la théorie est vraie, ce qui devrait arriver est très compliqué à découvrir.
Olması gereken de bu.
C'est tout ce qu'y a à en dire.
Bu, Massachusetts eyaletine yeterli gelecektir. Tek yapmamız gereken Kramer'ın imzası ve 3 şahit olmasıdır. Sonra parayı alırız.
C'est maintenant conforme aux lois du Massachusetts et il nous faut juste la signature de Kramer et de trois témoins.
Bu doğru. Ben seninle beraber olması gereken tek şanslı kişiyim.
Ils ont juste réussi à ce qu'on se retrouve seuls.
Bu olması gereken şey!
Ça se passerait ainsi!
Eğer ağır bir silahımız olsaydı bu jip tam da olması gereken yerde.
Il suffirait d'être armé. Et cette jeep est exactement là où il faut.
Bu manastırın şimdiye dek olan ve hep olması gereken görevine dönelim.
Retournons à ce qui était et devrait toujours être la mission de l'abbaye :
Görevimizde başarılı olursak bu farklı 1985 gerçek 1985'e dönüşecek ve Jennifer ile Einie'yi de olması gereken hale getirecek.
Ne t'en fais pas. Si on réussit notre mission l'an 1985 parallèle deviendra l'an 1985 réel et l'environnement de Jennifer et Einie se transformera instantanément.
Olması gereken rakam bu.
C'est le décompte exact.
Kendinizi dizginlememeniz gereken bir durum olmasın bu?
Peut-être dans ce cas précis n'était-ce pas la chose à faire?
Ve olması gereken de bu.
C'est ainsi, il n'y a rien à dire.