Ornek tradutor Francês
6,598 parallel translation
C-7'den aldığım örnek C10, H16, N6, S izleri taşıyor.
Un prélèvement sur l'éraflure de la C7 a montré des traces de C10, H16, N6, S...
Bak, sorunlarımızı açıkça konuşmazsak olacak şeylere mükemmel bir örnek oluşturuyor bu.
Et bien vous voyez, un parfait exemple de ce qui peut arriver... quand on ne discute pas de nos problèmes en toute franchise.
Askıya alınmadan önce örnek gösterilecek bir performansın olduğunu biliyorum.
Je sais que vos performances étaient exemplaires avant que vous ne soyez mise sur la touche.
İlkine örnek bölme deniyor.
Le premier s'appelle "interruption de modèle".
Çok iyi örnek.
Bonne analogie.
Satıcı, sattığı maldan biraz örnek verdi.
Le dealer nous avait donné un échantillon.
Hayır Manny, sana bu konuda iyi bir örnek olmanın vakti geldi.
Non, Manny. Il est temps pour moi de te montrer le bon exemple.
Hem örnek alınan bir insansın, bir kahramansın.
Tu es un exemple. Tu es une héroïne.
Ben sana örnek olarak en güzel fotoğrafı göndereceğim.
Je t'envoie la photo parfaite comme modèle.
O zaman bir örnek ver.
Donne-moi un exemple.
Bizde onları Pawnee - Eagleton birliğine örnek gösterelim
Nous allons nous servir d'eux comme étendard de la fraternité de Pawnee et Eagleton.
Ve benim örnek aldığım bireydin sen.
Pensez-y : Vous étiez mon modèle.
Bundan sonra artık kendi örnek bireyimim.
Maintenant, Je suis mon propre modèle.
İlk kurban gerçek bir örnek vatandaş.
La première victime est un vrai citoyen modèle.
Örnek Vatandaş İki ; Kirk Lewelyn Firebaugh.
Le citoyen modèle numéro deux est Kirk Lewelyn Firebaugh.
O müthiş bir örnek, devasa.
Lily Gray! Elle est le parfait exemple.
Onu örnek aldım.
A l'observer.
- Hemen bana bir örnek ver.
Dis-moi tout de suite! Dis-moi tout de suite!
Alzheimer'dan bahsederken kimi örnek veriyordunuz?
Quand vous parliez d'Alzheimer, qui était-ce?
Örnek bir atış.
Le tir parfait.
Oğlu klasik bir örnek, Gibbs.
Le profil du fils correspond, Gibbs.
Şimdi uydurduğum bir örnek.
C'est un exemple que je viens juste d'inventer.
Sadece örnek veriyorum tamam mı?
Je dis juste ça comme ça!
Geçen gn Liam'la konuşurken kendimi kaybettiğim için ve iyi bir örnek olamadığım için özür dilemek istemiştim, sınırlar konusunda.
Je voulais m'excuser pour avoir perdu les pédales avec Liam, l'autre jour. Je n'ai pas été un bon exemple en ce qui concerne les limites.
Zamanının çoğunu kendine örnek alacağın birini arayarak geçirirsin çoğu kez bu örnek, senin ikinci doğan halini alır.
Vous passez pas mal de temps à chercher un exemple, tant de temps que cet exemple devient une seconde nature.
Örnek olarak, Bayan Hermione Morton'un doğum gününü kutlamak için saat 10'da Cafe Monaco'da olmazsam heykelimi yapmak için tereddüt etmeden bir tereyağ bıçağını kullanacaktır.
Par exemple, si je ne suis pas au café Monaco pour trinquer à l'anniversaire de Mlle Hermione Morton à 22h, elle va se servir d'un couteau à beurre pour me scalper sans même y réfléchir à deux fois.
İnanın bana, Müfettiş, bu şehrin hayatı beni büyüledi. Hayatınız, çoğu için uygun bir örnek.
Croyez-moi, inspecteur, c'est la vie de cette ville qui me fascine... votre vie, pour prendre un exemple plus pertinent.
Bay Galton en iyi örnek için bir baskı mürekkebi tavsiye ediyor.
M. Galton recommande d'utiliser de l'encre d'imprimerie.
Şimdilik bir örnek.
Pour l'instant, un échantillon.
Örnek olarak... Ona daha Reid'i vurduğunu söylemedin mi?
Par exemple, lui avez-vous déjà dit comment vous avez tiré sur Reid?
- Gerçekten özel bir örnek.
- C'est très précis.
Sanki örnek aldığım tüm adamlar bir bir gitti.
C'est comme si tous les hommes que j'ai respecté étaient partis.
Sonrasında buna kendinden bir örnek verdi. Hiç istememesine rağmen benim aptal suratımı görüyormuş.
Il m'a alors donné un exemple de chose qu'il doit faire, même s'il ne le veut pas, qui est de regarder ma tête d'idiot.
Örnek bir kanun adamı olmayabilirim ama sizleri Volge Ordusu'ndan kurtardım.
Je ne fais peut-être pas l'unanimité en tant que flic, mais je vous ai aidé à repousser l'armée Volge.
Tamam. İyi örnek teşkil etmiyoruz.
On ne lui donne pas le bon exemple.
Görsel örnek vermekte berbatsın.
T'es nul en démonstration!
Seni örnek alıyor o.
Il a suivi ton chemin.
Sanırım davranışlarımız Hope için de kötü örnek oluyor.
Notre comportement déteint sur Hope.
Neden bir kadından örnek verdin?
Pourquoi une femme? Je me demande.
Bana spesifik bir örnek verebilir misin?
Tu peux me donner un exemple?
Görünüşe göre örnek bir vatandaşsın. Geçen ay alkollü araç kullanmak dışında.
Il paraît que tu es un citoyen modèle, sauf pour la conduite en état d'ivresse du mois dernier.
Kendimden örnek alarak.
Un modèle à suivre.
Hanımlar ve beyler, bu ilk örnek, dakikalar içinde bir askerin yarılmış uzvunun yerine geçebilir hem de 10 kat daha güçlü askerin biyometriğine ve optik hedef sistemine tamamen bağlanmış olarak.
Mesdames et Messieurs, ce prototype peut remplacer le membre coupé d'un soldat en quelques minutes et 10 fois plus fort, qui se connecte complètement à la biométrie du soldat ainsi qu'à son système de visée optique.
Chavez'in Büro'da resmen örnek sicili var.
Chavez a un dossier exemplaire au FBI.
Dedektif Bell, örnek bir dedektif olarak, oradaki bir kaç kurum ile görüşmek için biraz vakit harcadı.
L'inspecteur Bell, en bon enquêteur, a passé du temps à contacter plusieurs services là-bas.
Bana verdiğiniz örnek.
L'échantillon que tu m'as donné.
Bulmak için elimden geleni yapıyorum ama odamdan çıktıktan sonra örnek adeta yok olmuş.
Je fais tout ce que je peux pour retrouver sa trace, mais... dès que l'échantillon a quitté mon bureau, c'est comme s'il s'était volatilisé.
Örnek versene.
Comme quoi?
Bu örnek Dr. Akley'nin kullanması için.
Cet échantillon est à la disposition du Dr Akley.
Örnek vatandaşmış.
Ce gars est un boy scout.
Anladım. Bu şekilde bir şeyleri başaracağımı düşündüm. Bunu artık nasıl bir arkadaş olduğuma dair bir örnek olarak alalım.
Je vois la façon dont je pouvais venir, mais utilisons ça comme un exemple de l'ami que j'essaie d'être maintenant.