Panikledim tradutor Francês
371 parallel translation
O zaman panikledim.
C'est là que j'ai vraiment commencé à paniquer.
Seni annenle gördüm ve panikledim.
Je vous ai vu avec votre mère et j'ai pris peur.
- Onu kaybedeceğim düşüncesiyle, panikledim. -
A la pensée de cet amour perdu, j'ai paniqué.
- Panikledim.
- J'ai paniqué.
Panikledim.
J'ai perdu la tête.
Son konserde orkestra çukuruna bakarken panikledim.
J'étais tellement paniquée l'autre soir à Versailles. J'y ai réfléchi, ça devait être la fosse d'orchestre.
Olayı yumuşatmak yerine panikledim ve berbat ettim. Sabır işidir bu.
Quand j'ai senti que ça commençait à aller mal, au lieu d'arranger les choses, je les ai aggravées parce que j'avais peur.
Sonra panikledim ve onu aradım. Dışarıdaydı.
Puis j'ai paniqué, j'ai appelé et elle était sortie.
Panikledim.
J'ai eu peur!
Kavga ettik ben bir şişe ile ona vurdum... ve o panikledim.
Le ton est monté, on s'est battus. Et j'ai... Je l'ai frappé avec une bouteille.
Çok panikledim ve bir yere saklandım.
Paniqué, je me cachai où je pus.
Bir an panikledim.
Moi, un instant, j'ai eu peur.
Affedersin kayboldum ve panikledim!
Excusez-moi, j'étais perdue et je paniquais!
Sanırım panikledim. Gazetede cinayeti okuyunca...
J'ai un peu paniqué...
Bir anda panikledim. Şok olmuştum.
La panique me frappe comme un seau d'eau au visage.
Sanırım panikledim.
Je crois que j'ai paniqué.
Panikledim.
Elle m'a fait sursauter.
Belki de panikledim. Bilemiyorum.
Peut-être que j'ai paniqué.
Sahilde panikledim.
J'ai paniqué sur la plage.
Korkarım, panikledim.
J'ai dû paniquer
- Evet, panikledim.
- Oui. bien sûr.
Hayatımda bir kapı kapanıyormuş gibi hissettim ve panikledim.
C'est comme si une porte se refermait sur une partie de ma vie.
Panikledim ve... kaybettim.
J'ai paniqué, et paf! Plus rien.
Panikledim.
J'ai paniqué.
Şey, panikledim. Şimdi anlaşıldı. - çeviren : battal888 -
Et le courant, c'est le videur qui vous file la raclée.
Beni koruyamadı, ben de panikledim.
Il ne pouvait plus me protéger, et j'ai paniqué.
Biraz panikledim.
Je dois être un peu anxieux.
Panikledim, tamam mı?
D'accord, j'ai paniqué!
Ekranda, olanları gördüğümde,... Chester burada mahsur kalmıştı, ben de panikledim.
Quand j'ai regardé le moniteur, Chester était là. J'ai paniqué.
- Panikledim, tamam mı?
- J'ai paniqué.
Çünkü şimdi, tabii ki hiç tanımadığım birinin peşinden 4.800 kilometre gitmenin ne kadar çılgınca olduğunu şimdi idrak ediyorum. Önce biraz panikledim ama artık geçtiği söylemek istedim ve tamamen iyiyim artık.
Parce qu'aujourd'hui, bien sûr, je comprends que c'était fou de suivre un inconnu à 5 000 km, alors j'ai un peu paniqué, mais je voulais juste que tu saches que j'ai dépassé ça.
Panikledim ve korktum.
J'ai ressenti panique et appréhension.
Yanlış olduğunu biliyorum... fakat, Debra tariflerimi isteyince ben de panikledim.
- Je sais. J'ai eu tort. Debra a demandé mes recettes et j'ai paniqué!
Galiba panikledim.
J'ai paniqué.
- Panikledim. Jack, ben sevgili aramıyorum. Kendimi, geleceğimi arıyorum.
Ton destin débarque, se présente... et tu l'envoies balader.
Bak, orada oluğum hakkında yalan söylediğim için üzgünüm, panikledim.
Je suis désolé de t'avoir menti, mais j'ai paniqué.
Okulu bırakmak zorunda kalacağını söylediğinde neden panikledim sanıyorsun?
Pourquoi ai-je flippé quand tu as dit que tu devais quitter la fac?
Bataklıkta bir dronun öldüğünü görünce, ben.. panikledim.
Quand j'ai vu le drone mourir dans le marais, j'ai paniqué.
Pekala, ne oldu bilmiyorum, bir anda panikledim ve ağzımdan çıkıverdi.
J'ai paniqué et c'est sorti comme ça.
Evet panikledim.
Ouais. J'ai paniqué.
- O duraksama ne içindi? - Bilmiyorum. Panikledim.
- Pourquoi t'as fait une pause?
- Ne? İki Vicodin aldım, sonra panikledim. Tuvalete koştum ve parmağımı boğazıma soktum
J'ai paniqué, j'ai couru aux toilettes
Panikledim ve dikkatini dağıtmak için bir şeyler yaparım derken en mantıklı şeyi yaptım.
Ouais, et j'ai paniqué. Je devais faire quelque chose pour la distraire... et j'ai fait la seule chose logique.
Beni bu duruma nasıl düşürürsün? Panikledim. Ally ben çok berbat bir yalancıyım.
Dis-lui que tu le crois, vu qu'il est gros, riche et chauve.
Özür dilerim. Panikledim.
Je suis désolé, j'ai paniqué.
- Tamam, biliyorum, panikledim.
Je sais, j'ai paniqué.
Nereye gideceğimi bilemedim. Panikledim!
Je n'avais nulle part où aller.
L.A.'den birini gönderdiklerini duyduğumda panikledim.
En apprenant qu'on avait fait venir un flic de L.A., j'ai paniqué.
Tek görebildiğim çalılıkların ardından bana bakan iki sarı gözdü ve ona durmasını söyledim, bir an hareketlendi sandım ve panikledim.
Merci beaucoup. Bonne soirée et rentrez bien. Non!
Sanırım panikledim.
Quelle sorte de meurtre serait-ce, où l'assassin jette les vêtements dans le lac?
Başaramadım. Panikledim. Tükendim.
- J'ai échoué, je suis paniqué j'ai laissé tomber tout le monde je ne vaux rien, je qu'est ce que je suis venu foutre ici?