Pressing tradutor Francês
801 parallel translation
Takım elbisen temizleyiciye gitmeli.
Il faudra donner ton costume au pressing.
Kısacası, nesli tükenmekte olan gazeteci centilmenler için... kusursuz bir örnek oluşturuyor.
En résumé, c'est l'exemple parfait de la race en voie d'extinction des messieurs de la presse sans pressing.
Beyni, söyledikleri gibi, sadece yıkanmadı,.. ... kuru temizlemeyle de temizlendi.
Son cerveau a été non seulement lavé, il est passé au pressing.
- Hizmetçiyi gönder.
- Appelez le pressing.
Binada temizleyici var.
Il y a un pressing dans l'immeuble.
Elbisemi temizletmeye gönderdi.
Il a envoyé ma robe au pressing.
Temizletmeye mi?
Au pressing?
Hey, Nash, ben Vito, temizlikçi.
Salut, Nash, c'est Vito, du pressing.
Hey Daddy-D, temizlenen giysileri getirdim.
Je vous apporte les affaires du pressing.
Bastırmaya çalışıyor.
Il essaie le pressing. Un, deux...
Ne? Aşağıda temizleyicideki şu elbiselerle şehrin içinden fark edilmeden geçebilirsiniz.
Avec les vêtements du pressing, en has, vous pourriez aller n'imporle où sans éveiller l'attention.
Ve, tabiî ki.. her şeyimi acil olarak kuru temizlemeye göndereceğim.
Tu vas immédiatement... tout envoyer au pressing.
- Neyseki smokinlerim temizleyicideydi.
- Au moins, mon smoking est au pressing.
- Temizleyiciden yeni gelmişti.
Ça sort du pressing ou c'est du jus de rôti?
TELEFERİK TEMİZLEYİCİSİ AYNI GÜN HİZMET
PRESSING DU TELEPHERIQUE SERVICE DANS LA JOURNEE
Riotlar ısrarcı.
Les Riots font le pressing désormais.
- Kuru temizleme biletleri.
- Le reçu pour le pressing.
Ama resmi bir yer olmasın, çünkü bütün takımlarım ütüde.
Mais rien de trop chicos : Mes costumes sont au pressing.
Hapse gireceksin dostum. Sonra sana kuru temizleyici faturam gelecek.
Tu vas aller en taule, mon pote, et je t'enverrai la note de pressing.
Paltomu yeni temizletmiştim!
Mon manteau sort du pressing!
1.30'da yemeğe gitmeliyim sonra da Baxter'a gidip kıyafetlerimiz almalıyım. "
Déjeuner à 13h30, buter Baxter, passer au pressing. "
Çamaşırhane hala bluzlerimi kaybediyor.
Le pressing égarait mes affaires.
Bitkilerim, derslerim, Sam, günlük gazetem, kuru temizlemem.
Mes plantes, mes cours, Sam, le courrier, le pressing.
- Elbiselerimi aldın mı?
- Vous êtes allé au pressing?
Kabart ve katla, dostum.
Le pressing, mon pote.
Önemli biri olduğumda, kabartıp katlayacağım.
Dès que je suis riche, je vais au pressing.
Kazaklarını Sketchley'e götürmemi gerektiriyor.
De porter ses pulls au pressing.
- Kuru temizlemecide baba.
- Il est au pressing papa.
Bende de kuru temizlemeci Bay Fletcher'ı gözlemledim.
Je pensais à M. Fletcher, du pressing.
- Çamaşırhaneyi yoluna koymak için çok uğraştın.
- Tu passes au pressing... - Lache-moi!
Temizlik faturasını sana göndereceğim!
Je t'enverrai la note du pressing.
Jack'in takımlarını temizleyiciye bırakacaktım.
Je venais juste prendre ses costumes pour le pressing...
Öyle bir güzeldi ki, çamaşırını koklamak için bir mayın tarlasını sürünerek geçerdin, çamaşırını kamyonla yürya ederdin.
Elle était si belle que tu traverserais un champ de mines en rampant rien que pour sentir l'odeur du camion du pressing qui emporte sa culotte.
Kuru temizlemeciye uğradım. Dükkana Jeanie Pombelek bakıyordu.
Je reviens de du pressing, et Jeannie Pombelek était à la caisse.
- Bu yüzden kuru temizlemeciye uğrayıp bunları alayım dedim.
... donc j'ai proposé de passer au pressing pour prendre les affaires de Josie.
Personel şefliği için anlaşmaları al kurutemizleyiciye uğra ve kağıt havlu...
Prendre les contrats au service du personnel, les affaires au pressing et de l'essuie-tout.
Sence gecenin bu saatinde Çin çamaşırhanesinde ne işi olabilir?
Qu'est-ce qu'il fait dans un pressing chinois à cette heure-ci?
Çamaşırhaneye gitmemiz gerek.
- Il faut qu'on aille au pressing.
Çin çamaşırhanesi için arama izni gerekir.
Tu as besoin d'un mandat de perquisition pour le pressing chinois.
Komiser Morino bana çamaşırhane için arama izni vermez.
Morino m'a refusé le mandat de perquisition du pressing.
Ben de tam o, Kane ve çamaşırhane olayını bildiğimi söylüyordum.
J'ai failli lui dire que je savais pour lui et Kane et le pressing.
Neden çamaşırhanenin orada beklemiyorsun?
Va traîner près du pressing ou quelque chose de ce genre.
Artık Bay Wang'in çamaşırhanesi için arama izni verebilirsiniz. Yarın kapalı olur. Böylece Ted'i de işe geri alabilirsiniz.
Maintenant, si vous m'obteniez le mandat de perquisition pour le pressing Wang il s'avère que c'est fermé demain.
Çamaşırhane için bir şeyler düşüneceğim.
Je vais voir ce que je peux faire pour le pressing.
Komiser Morino, Çin çamaşırhanesi için arama izni verdi mi?
- Je n'en ai aucune idée. Le capitaine Morino a eu le mandat pour le pressing chinois?
Şimdi çamaşırhaneye gideceğiz, ama önce Ted'e gidip bize katılıp katılmayacağını öğrenmeliyiz. Tamam mı?
Bon, on va aller au pressing mais d'abord on va s'arrêter chez Ted pour voir s'il veut se joindre à nous.
Çamaşırhaneyi kontrol altında tutun.
Va surveiller le pressing.
Çamaşırhanede buluşuruz.
Je te rencontre au pressing.
George'u, başka bir adam ve bir köpekle birlikte Wang'ın çamaşırhanesindeki patlamadan sonra taksiye binerken görmüş.
Il a dit qu'il vient de voir George, un autre type et un chien monter en taxi devant le pressing Wang juste après l'explosion.
# seninkiler gözlerindir # # hayatımı aramakla geçirdim # # şayet onlar yalan söylemiyorlarsa # # sen beni arıyorsun #
"pressing"
Uylukların arasında bin sterlinlik bozukluk...
J'ai oublié ça dans ma culotte en l'envoyant au pressing... Wouaou!