Reddetti tradutor Francês
1,750 parallel translation
Drama Okulu beni reddetti ve ben biraz tavsiye almaya geldim.
Je suis artiste dramatique. J'ai été recalé au Conservatoire et je cherchais conseil.
Fakat babamız evliliği onaylamayı reddetti.
Malheureusement notre père a refusé d'accorder sa bénédiction.
Fakat şoför olmayı reddetti.
Mais maintenant, il se défile.
En harika çiftlerden olabilirdik ama bunu görmeyi reddetti.
On aurait été un couple superbe. Il refusait de le voir.
Fakat Abby'nin vücudu ilk etapta yapayları reddetti.
Mais Abbey a rejeté la première partie des implants synthétiques.
Vali, onların bütün taleplerini reddetti.
Il a refusé toutes leurs demandes.
Efendim, Octavius Sezar... saygılarını sunarak... meydan okumanızı reddetti, ve daha önceki şartlarını tekrar etti.
Excellence, Octavien César respectueusement refuse ton défi et demande les mêmes termes qu'auparavant.
Başbakan David Ben-Gurion, yorum yapmayı derhal reddetti ancak her an Knesset'i acil bir toplantıya çağırması bekleniyor.
Le Premier Ministre David Ben-Gourion refuse de commenter mais devrait convoquer une réunion de crise à la Knesset.
Kız reddetti, çünkü bu günlere gelmek için çok çalışmıştı ve ev hanımı olmak istemiyordu.
Elle avait refusé. Elle avait travaillé pour en arriver là et ne se sentait pas une femme d'intérieur.
Mahkemeleri, banka kayıtlarıyla ilgili başvurumuzu reddetti. Adanın bütün ekonomisi bankacılığa bağlı.
Leurs tribunaux ont rejeté nos demandes de regard sur les comptes bancaires.
Başkan, az önce Kabine'nin karşısında tüm önergelerimi bir bir reddetti.
- Le président vient de rejeter chacune de mes propositions devant le cabinet.
Palmer, Kabine toplantısında Lennox'un planını veto etti. Tüm önergeleri reddetti.
Palmer a refusé le plan de Lennox, il rejette chacune des propositions.
Başkan, bütün önerilerimi öylece reddetti.
Le président vient de rejeter toutes mes propositions.
Joyce Wischnia beni savunmayı reddetti. Menfaat çatışması olduğunu söyledi.
Joyce Wischnia refuse de me représenter car elle dit qu'il y a conflit d'intérêt.
Chris para vermeyi reddetti. Hapishaneye asla dönmeyeceğini söylüyordu.
Chris a refusé de payer et il a dit qu'il ne retournerait pas en prison.
O reddetti.
Elle a refusé.
- Oliver konuşmak istedi ama o reddetti.
- Il voulait parler, pas elle.
- Olay yerinde onları reddetti.
- Il a refusé sur les lieux,
- Ama o reddetti.
- Elle a refusé.
Ona gittim, fikri çıtlattım, reddetti.
Je lui ai parlé de l'idée, et il l'a rejetée.
Herif geçen sene nerdeyse Mandy Moore yüzünden 100 Milyon Dolarlık bir filmi reddetti.
Il a presque foutu en l'air un film à 100 millions pour Mandy Moore.
- Morfin verilmesini reddetti.
Elle a refusé la morphine.
geçirdiğimiz onca zamandan sonra, yapılması gereken kibar bir teklif olduğunu düşünmüştüm. ama, ah, o bunu reddetti.
Ça me semblait courtois après tant de temps passé ensemble, mais, elle n'a jamais accepté.
Fazla şiddetten dolayı tutuklandı ama suçunu reddetti.
Arrêté pour agression, s'en est tiré via marchandage. - Dites...
İmparator benimle görüşmeyi reddetti.
Votre Majesté, l'Empereur a refusé de me voir.
Kraliçe öneriyi reddetti.
Sa Majesté a refusé l'offre.
Fransa Kralı barış yapmayı reddetti mi?
Le Roi de France a-t-il refusé la paix?
Fey Sommers'ı öldürmekle suçlanan Meade, delirdiğini öne sürerek iddiaları reddetti.
BUZZ DE LA MODE a plaidé non coupable, invoquant la folie lors du meurtre de Fey Sommers.
Kyle'in ailesi bunu uzun zaman önce reddetti.
La famille humaine de Kyle a tiré un trait sur lui il y a longtemps.
seni dava eden bu, Bay Atwood, ona teklif ettiğimiz parayı reddetti. Üstelik de hayli yüklü bir miktardı.
Il semblerait que votre adversaire, M. Atwood, ait refusé la somme pourtant conséquente, que nous lui proposions.
- Hayır, doğruya inanmayı reddetti!
Il refuse de voir la vérité.
Geç kaldı ve para ödemeyi reddetti. Kapıyı çarpıp bana küfretti.
Il était en retard, a refusé de payer et m'a injurié.
Bana düşen yardımcı, bu tür emirleri uygulamayı reddetti.
L'adjoint qu'ils m'ont assigné a refusé d'exécuter ce type d'ordres.
İki bin doları ve özgürlüğü reddetti.
Il a refusé 2000 dollars et sa liberté.
Fakat oğlu Mathayus'a gelince,... Ashur, çocuğun Kara Akrepler'e... katılma onuru için yarışma iznini reddetti.
Mais il refusa que son propre fils, Mathayus, livre bataille dans le but d'avoir l'honneur de se joindre aux Scorpions noirs.
TV programları seni çoktan reddetti sanıyordum.
- Je pensais que le "reality show" de la télé t'avait rejetée.
O bizi reddetti.
Il nous a reniés.
Tellal gelince, Gustav rolünü oynamayı reddetti.
Quand le groom est arrivé, Gustav refusa de jouer son rôle.
Anne babamı, her şeyi reddetti.
Il était tout ce que mes parents détestaient.
Arabasının camları fermuarlı olan bir herif beni reddetti.
Je me suis faite jetée par un type qui a une capote en toile!
Başkan Bush, Katrina'dan sonra bölgeye askerlerin gönderilmesi isteğini reddetti.
M. Bush a rejeté les appels au redéploiement des troupes en Irak vers le soutien de Katrina.
Belli ki ikisi reddetti ve öldüler.
Deux d'entre eux ont apparemment refusé et sont morts.
Hatta Welsh, Savcı Mike Madden'ın, Shirley'nin başvurusunun anlamsız olduğu konusundaki itirazlarını bile dikkate almayı reddetti. Oysa ki ; Hukuki Yardım Komisyonu avukatları bile Shirley'yi temsilen başvurusunu incelemiş ve boşa vakit kaybı olacağı gerekçesiyle kabul etmemişlerdi.
Welsh a refusé de considérer le plaidoyer du procureur Mike Madden que l'appel de Shirley était frivole, même si les multiples avocats de la Commission d'Aide Légale ont étudié son appel et ont refusé de perdre leur temps à la représenter.
Andrew onu reddetti ve Shirley de onu öldürdü.
Andrew l'avait rejetée, et elle l'avait tué.
Zachary onu reddetti.
Zachary l'avait rejetée.
O, bunu reddetti, ama ben, babamla yüzleştim, ve onun reaksiyonlarından... bu doğru.
Elle le nie, mais j'ai demandé à notre père et d'après sa réaction... C'est vrai.
Bir kaç kurşun yarasını temizledikten sonra ayrılmayı reddetti. Bu nedenle bende ona kadromda bir yer verdim.
Après lui avoir retiré plusieurs balles, il a refusé de partir, donc je lui ai donné une place dans mon équipe.
Bir kaç kurşun yarasını temizledikten sonra, ayrılmayı reddetti, bu nedenle bende ona kadromda bir yer verdim.
Après lui avoir retiré plusieurs balles, il a refusé de partir, donc je lui ai donné une place dans mon équipe.
Karım onu reddetti ve kaçtı. Ben...
Ma femme l'a pas voulu et est partie.
Angela, Hodgins'i tekrar reddetti. - Ne?
Alors qu'en pensez-vous?
Evet, ama daha şimdi reddetti, değil mi?
Il va tout nier en bloc.