Sabret tradutor Francês
536 parallel translation
Sabret biraz, çekeceğiz.
Dites donc, calmez-vous!
Görene kadar sabret.
Attends de le voir.
KırıImış ruhunla sabret, Tanrı'nın gecikmiş huzuru seni bulacak.
Mortifiez votre âme et endurez avec calme les attentes de Dieu.
Biraz sabret. Senin için her şeyi halledeceğim.
J'arrangerai tout ça pour toi.
Biraz daha sabret.
Un peu de patience.
- Oh, oğlum, Onu görene kadar sabret.
- Attends de le voir.
Biraz daha sabret.
Tu peux attendre?
Eve gidene kadar sabret.
Attends qu'on rentre.
Ama biraz sabret, bunun öcünü alacağın zaman da gelecektir.
Mais t'en fais pas, notre tour viendra.
- Sabret biraz, Rafa. - Ne zaman yemek yiyoruz?
Jorge est trop important pour qu'on ne l'attende pas.
Eski günlerdeki gibi buluşup konuşacağız. Unuttun mu? Birkaç gün sabret.
On devrait envoyer de l'argent à sa veuve.
Ne kadar seksi olduğunu görene kadar sabret.
Attends de voir comment il est sexy.
Öğrenene kadar sabret. Öğrendiğinde bu kadar rahat olmayacak.
Quand il le saura, il sera moins détendu.
- Sabret.
- Reste encore.
Biraz daha sabret Ghislaine.
Un peu de patience Ghislaine.
- Ama... - Sabret, orangutan!
- Qu'est-ce que tu cherches!
Biraz sabret, Nottola.
Sois patient, Nottola.
Sabret.
Reste là.
- Biraz sabret.
- Patientez.
Sabret, Jim.
Patience, Jim.
Sabret!
Patience!
Öğle yemeğine kadar sabret bakalım.
Essayez de patienter jusqu'au déjeuner.
Ben ögrenene kadar sabret.
En attendant, vous devez rester calme.
Biraz sıcak olacak ama lütfen sabret.
Ça chauffe un peu, mais il faut le supporter.
Sabret.
Tu as dû souffrir!
Sadece bir dakika sabret, Fran.
Je vais tout t'expliquer.
Tanrı aşkına, bir dakika sabret!
Bon sang, tu peux pas attendre?
Sabret biraz.
La patience est une vertu!
Tamam Blanche, sabret Blanche, payini alacaksin.
Calme-toi Blanche, tu auras ta part.
- Sabret şerif.
- Doucement, shérif.
- Sabret biraz.
- Du calme.
Nağme değişene kadar sabret.
Attendez que la mélodie change.
Aletlerimi alana kadar sabret.
Attendez que j'ai mes appareils.
Önümüzdeki Cumartesine kadar sabret, sevgili oğlum.
Attends samedi prochain, mon fils.
Ben de senin kadar açım, sevgilim. Biraz daha sabret.
Encore un peu de patience!
Eğer Cable ile uğraşıyorsan, Hogue'a gelene kadar sabret.
Si vous hésitez pour Cable, qu'est-ce que ça sera pour Hogue!
Sabret, Doktor.
Reste tranquille, Doc.
"Sabret yeter, geliyor patatesler."
"Je rentre en cinq secs avec le bifteck."
- Dostum, az sabret. Sana su getireyim.
Je vais chercher de l'eau.
Biraz daha sabret.
Tu dois attendre un peu.
Sabret dostum.
Patience l'ami.
Sabret.
Patience!
Günü geldiğinde istemediğin kadar gelecekler! Az sabret işte!
C'est pas encore le moment.
Birkaç ay sabret.
Ça ira mieux dans un mois ou deux.
Biraz sabret.
- Soyez patiente.
O yüzden üzülmeyi kes ve biraz sabret.
N'aie aucun souci. Attends d'aller au ciel.
- Biraz sabret lütfen, Victoria. Yıllardır sabrediyorum.
Je fais des efforts depuis des années.
Biraz sabret güzelim, o tarafta hâlâ Zacchi var!
Zacchi est encore là.
Sabret, az daha yolumuz var.
Là-bas, plus loin.
Sabret.
Tant pis...
- Bir saniye sabret.
- Attendez!