English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ S ] / Sandalye

Sandalye tradutor Francês

2,703 parallel translation
Bence sen evimden çıkıp gitsen iyi olacak, hemen... 30 saniye içinde... Yoksa seni o üzerinde oturduğun sandalye ile ölümüne döverim.
À mon avis, vous devriez sortir de chez moi d'ici... 30 secondes, ou je vous massacre à coups de chaise.
İnsanlar yiyecek ve sandalye getirirler.
Les gens peuvent apporter leur nourriture, leurs chaises.
Bu sandalye rahat... Evde misin?
Cette chaise est confortable... tu es rentrée?
Çamaşır makinesinin kapağını sandalye dayayarak kapatmaktan bıktım.
J'en ai assez de caler la chaise contre le lave-linge pour garder la porte fermée.
- Tabii, çek bir sandalye.
- Bien sûr, prends une chaise.
... Tutu'ya sandalye getirelim.
Amène une chaise pour Tutu.
Kimse sana aslında sandalye kapmaca oynadığını söylememiş gibi hissediyorsun.
Tu commences à penser que personne ne t'avait dit que tu jouais aux chaises musicales.
Sandalye mi bu?
C'est un fauteuil?
Hayır. Sandalye bana göre değil.
Pas de chaise pour moi.
Geçen hafta yüzden fazla sandalye yaptık!
La semaine dernière, on a fait des centaines de chaises. Des milliers!
Bu bir sandalye.
Un fauteuil.
Pencerenin yanındaki sandalye.
Le coin près de la fenêtre.
Ona bir sandalye verin. Evet, tamam.
Va lui chercher une chaise.
- Harika, sandalye benim. - Nick sandalyede.
Je prends la chaise.
Belki de üç sandalye isteyip, aynı anda döneriz. Aynen böyle.
Et pourquoi pas 3 chaises, on pivote tous et on l'affronte?
Birkaç sandalye daha lazım olabilir.
Nous manquons de sièges.
Sandalye getirin!
Asseyez-vous.
Bay Blythe, Rex'i kasanın ölçüsünü alırken gördüğünü söyledi. Sandalye istediğimde İsviçreli hanımefendinin hemen getirdiğini fark ettim.
Blythe a vu Rex mesurer la chambre forte et la Suisse a l'air de bien connaître les lieux.
Sonra ona baktım ve dedim ki, kastettiğin gerçekten bir sallanan sandalye alıp onda sallanarak beklememi istediğin mi?
je l'ai regardé et je lui ai demandé, "vous voulez vraiment que je m'achète une chaise à bascule, que je m'installe dedans et que j'attende que vienne la mort?"
Bebeğim hadi gidip bir sandalye getir, olur mu?
Chéri, tu veux bien sortir les chaises?
Yorulursun diye de sana tekerlekli sandalye yaptım.
Au cas où tu fatiguerais, je t'ai fait... un fauteuil roulant!
Tekerlekli sandalye getireyim mi?
Tu veux un fauteuil roulant?
Sandalye mi?
La chaise?
Burada herkese sandalye var.
Tenez!
Kevin, sandalye getir!
Kevin, va chercher une chaise!
Tekerlekli sandalye izleriymiş.
Un fauteuil roulant.
Şu Zalman'ın atölyesinde bulduğumuz tekerlekli sandalye izleri var ya?
Les traces de fauteuil roulant dans l'atelier de Zalman?
Üstündeki testere dişi deseni sadece bir markanın ürettiği elektrikli sandalye tekerleğine aitmiş.
Leur dessin en dents de scie est caractéristique d'un modèle de pneus de fauteuil.
Belki tekerlekli sandalye sahtedir.
C'est peut-être un faux handicapé.
Sandalye müsait mi?
La place est prise?
Dünyadaki en kullanışlı ve rahat sandalye.
La plus confortable et ergonomique chaise qui soit.
Buraya gelme nedeniniz nedir, Bay Sandalye?
Alors qu'est-ce qui vous amène Monsieur chaise?
Ne halt etmeye sandalye yapıyorsun?
Mais pourquoi tu fais des chaises?
Bir sandalye ayarlayabiliriz.
En ajoutant une chaise.
Tekerlekli sandalye.
Un fauteuil roulant.
Lemon, Amerikan toplantılar dergisinden Rex Belcher'ın 4 sandalye verdiği bir pazarlamada NBC'yi sözüm ona temsil etmem gerekiyordu.
Ici Liz. Je dois représenter NBC dans une négociation que Rex Belcher du Journal Américain des Réunions a noté 4 chaises.
Jordan, bir tekerlekli sandalye ver.
S'il vous plaît, elle saigne. Jordan, trouve-moi un fauteuil roulant.
Kiralık sandalye ve fenerler çimenlere dizilecek.
Les chaises et les lanternes seront installées sur la pelouse.
Birkaç yıl daha az yatarsan tekerlekli sandalye ile çıkmak zorunda kalmazsın.
On réduira la peine, comme ça vous ne sortirez pas de prison avec un déambulateur.
Küçüklük için sandalye eksik.
Il faut une chaise pour la petite.
İş oturmayı gerektirse sandalye verirlerdi.
Si on avait le droit à une chaise, ils les auraient filées.
Verandana iki sallanan sandalye.
Deux rocking-chairs sous le porche.
- Eğer sandalye kapmaca oynamak istersek.
Au cas où l'on voudrait Jouez aux chaises Musicales.
Düşes Sybil bir sandalye istiyor.
- Dave! - Oui. - Dame Sybil voudrait une chaise.
Para ya da oturduğun tekerlekli sandalye.
L'argent ou le fauteuil roulant, avec vous dedans.
Bu sandalye boş mu?
Je peux prendre la chaise?
Tekerlekli sandalye izleri mi?
- Des traces de fauteuil roulant?
Yani, kapı kolunda yoktu, sandalye kolunda veya masasında yoktu sadece bu bardakta vardı.
Seulement sur le verre.
Sandalye ister misin?
Tu veux une chaise?
O sandalye bir dekor.
Touche pas à cette chaise, mon petit.
Sandalye getirir misiniz?
Je peux avoir ma chaise?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]