Sen bırak tradutor Francês
1,921 parallel translation
Sen bırak, ben hallederim.
Ne te soucie pas de ça. Je finirai.
Asıl sen bırak.
Vous plutôt!
Hayır, hayır.Sen bırak.Ben giderim.
- Laisse-moi y aller.
Sen istediğini aldın, bırak artık.
Tu as eu ce que tu voulais. Laisse tomber.
- Baba sen bırak, ben alırım.
Je le ferai, papa.
- Sen de onu devre dışı bırakıp yerine mi geçmek istedin? Beni ortak etmedi.
Il ne voulait pas partager avec moi.
Mickey, sen arka yolları tut, arabaları orada bırak ve tüy.
Tu prends les petites rues. Laisse les voitures et pars.
- Esas sen onu rahat bırak.
- Non, fous-lui la paix.
- Sen yorgunsun, dümeni bana bırak.
Tu es fatigué, je pilote.
Sen Kraliçe B.'sin. Kendini doğanın gidişatına bırak.
Tu es la Reine B., alors laisse la nature reprendre son cours.
Bırak da ben Terrence'la ilgileneyim, sen de iyileşmene bak olur mu?
Et pourquoi, je me préoccuperais pas de Terrence, et tu te concentrerais sur le fait d'aller mieux?
Bırak sen de bu ailenin bir parçası ol.
Autorise-toi à en faire partie.
Fakat sonra sen gidersin.. ve beni burada yalnız bırakırsın.
Mais alors, tu seras plus là, et je resterai seule ici.
Bırak sersem! Kendini ne sanıyorsun sen?
Lâche-moi, salaud!
Seni aradık, fakat sen bekâr kardeşlerimizi striptiz bar da bırakıp Jen K adında biriyle uğraşmakla meşguldün.
On t'a appelé mais t'étais occupé par une sorte de crise sur Jen-K à être au strip-club avec les frères.
Bırakın birbirinizi utandırmayı. Sen de bitlerini kaşıyacak başka yer bul genç adam.
Arrête d'embarrasser ton frère et toi, trouve un autre endroit pour gratter tes puces.
"Rüya görmeyi bırak ahbap, sen 50 yaşındasın",
Que diriez-vous aux gens qui disent,
Delirdin mi sen? Bırakıp kaçmak mı?
Vous êtes cinglée?
Ve Jake seni cezalandırmayı bırakınca sen başkalarıyla seks yaparak kendini cezalandırmaya başladın, tiksindirici olduğunu sen de söyledin.
Et maintenant que Jake a cessé de vous punir, vous vous punissez vous-même en couchant avec quelqu'un que, vous l'avez dit, vous trouvez répugnant.
Belki de sen, babanı kaldırımda bırakıp dondurma almaya gittiğin için kendini hiç affetmedin Amy.
Peut-être ne vous êtes-vous jamais pardonnée d'avoir laissé votre père sur le trottoir quand vous êtes allée acheter une glace.
Sen spagettiyi bırak!
Laisse les spaghetti.
Bırak beni kimsin sen!
Lâche-moi, salopard. Lâche, putain!
Chuck, onda iyi bir intiba bırakıyorsun çünkü sen iyi bir insansın.
Tu lui attribues de bonnes intentions parce que tu es quelqu'un de bien.
Sen silahını bırak!
Toi, baisse ton arme!
Çünkü sen elimi bırakıp gittin, hatırladın mı?
Car tu as... lâché... ma main, tu te souviens?
Sen söyledin bak, henüz altı kez çıktıktan sonra nasıl bırakırsın beni?
Eh bien, enfin, comment on peut rompre après 6 rencarts, tu vois?
Sen şu dünyada yanlız bırakılan tek insan mısın?
T'es la seule personne au monde qu'on a laissé tomber?
Bırak bu ayakları, sen hayatımda tanıdığım en anormal herifsin.
Pitié! Vous êtes l'homme le plus anormal que j'ai jamais connu.
Sen onu ormanda bırakıp kaçan Barney misin?
Celui qui l'a abandonnée dans les bois?
Ve bırak allah aşkına, sen müdürsün! O da baş antrenör. Bunu yapabilirsiniz.
En plus, tu es la principale et lui le coach, vous pouvez y arriver.
Hey! Bırak onu. Ne halt ediyorsun sen?
Lâchez-le tout de suite!
Sen kime, ne bırakıyorsun?
Qu'est-ce que tu vas léguer?
Hatta bence sen biraz bıyık bırak, o zaman herkes büyüdüğünü çakozlar.
Et une moustache, ça te dit?
Belki de bunu bırakıp onu şaşırtmak için dairesine girdin. Eve geldi, seni kovmaya çalıştı sen de onu öldürdün.
- Je pense que vous êtes entrée dans son appartement pour lui laisser cette surprise.
Sen bu pislikleri beş kuruş para uğruna serbest bırakırken mi?
Alors que vous libérez des ordures pour du fric facile?
- Bırak onu, hemen çıkmalıyız. Sen git.
- Enlève-le, on doit y aller.
Hayır ama "beni bırak, sen git" diyen birinin olduğu filmi izledim.
Non, mais j'ai vu ceux où ils disent "Laisse-moi, pars sans moi."
Bir ödüldü, ve sen ve arkadaşlarının kaçmasına izin verdikten sonra ondan yoksun bırakıldım.
C'était un cadeau, qu'on m'a refusé après que je vous ai laissés toi et tes amis, nous échapper.
Beni devre dışı bırakıp tüm parayı sen alacaksın.
Tu te débarrasses de moi et gardes l'argent pour toi?
Dün, sen ve Larry, bu dava için beni bırakıp gittiğinizde, çocukken hasta olup okula gidemediğimdeki gibi hissettim.
Hier, quand tu es partie avec Larry pour bosser sur cette affaire, je me suis senti comme quand j'étais môme, et que je restais à la maison, parce que j'étais malade.
Bırak. Bir şeye vurmam lazım ve o da sen olmalısın.
J'ai besoin de cogner et il faut que ce soit toi.
Üzerine bir panço giydirip favori bırakırsa aynı sen olur Betty.
Mets un pancho et des pattes sur cette fille et c'est toi, Betty.
Sen gittikten sonra avukatın geldi ve bize teklifini sundu ki bu, her şeyin olduğu gibi bırakılacağını ve korumaya alınması için uğraşacağını gösteriyor.
Après ton départ, ton avocat est venu et nous a montré ta proposition, qui incluait effectivement le fait de garder tout en l'état, - et le lobbying pour classer le monument. - Donc je disais la vérité.
Ki bunda sorun yok, hatta bazı mesleklerde güzel bir şey ama sen, bırak defolu bir çocuğu sağlam bir çocuğa bile annelik yapacak özelliklere sahip değilsin..
Ce qui est bien, dans certains cas. Vous n'êtes pas apte à vous occuper d'un bébé qui a des défauts d'usine.
Sadece bırakıp gitmek daha kolay olurdu biliyorum ama sen iyi birisin.
Ça aurait été plus simple de laisser tomber, mais... vous êtes quelqu'un de bien.
Sen anneni yalnız bırakır mıydın?
Tu laisserais ta mère tout seule?
- Ancak sen oynamayı bırakırsan.
- OK, si t'arrêtes d'y jouer.
- Ben sana yardım ediyorum. - Bana bırak kendini sen, evet.
- Je vais t'aider c'est trop gros... laisses moi faire oui comme ça..
Hey. Hey, sen, bırak onu!
Hé, vous, laissez-le!
Sen ülkeyi bırak daha sokakları bile zar zor kontrol edebiliyorsun.
Vous pouvez à peine contrôler les environs, alors le pays entier...
- Sen de büyüyüp dördüncü sınıfa geçtiğinde sert olup anne babana karşı dimdik durman gerektiğini anlayacaksın Git babana, şarkı söylemeyi dans etmeyi bırakıp basketbol takımına gireceğini söyle.
Dis à ton père que tu veux arrêter la danse pour jouer au basket.
bırak 1242
bırak beni 1950
bırakma 58
bırakıyorum 119
bırakmam 34
bırakma beni 65
bırakın 390
bıraktım 124
bırakmayacağım 38
bırakın beni 769
bırak beni 1950
bırakma 58
bırakıyorum 119
bırakmam 34
bırakma beni 65
bırakın 390
bıraktım 124
bırakmayacağım 38
bırakın beni 769
bırakacağım 37
bırak onu 1012
bırakalım 42
bırakın gelsin 27
bırak gitsin 444
bırakmak mı 26
bırakın gitsinler 39
bırak artık 86
bırak gitsinler 68
bırak şimdi 60
bırak onu 1012
bırakalım 42
bırakın gelsin 27
bırak gitsin 444
bırakmak mı 26
bırakın gitsinler 39
bırak artık 86
bırak gitsinler 68
bırak şimdi 60