Sesi tradutor Francês
11,956 parallel translation
Sesi bir çaydanlık kadar güçlü olmayan bir adama, zorla Noel çanını vermiş olmak!
C'st d'être obligé de rendre tes cloches de noël à un homme qui a moins de voix qu'une bouilloire.
Gülüşünüzün iTunes'ta en fazla satın alınan zil sesi olduğunu biliyor musunuz?
Vous êtes au courant que votre rire est la sonnerie numéro un sur iTunes?
Evet, horlama sesi gibi sesler çıkarıyor.
On dirait qu'elle ronfle.
- Sesi duymam gerek.
J'ai besoin d'entendre.
Sesi duymam gerek.
Et laisse moi écouter.
Sabkütan hava sesi.
Il y a une Emphysème sous-cutané.
- Silah sesi nereden geldi?
D'où venait ce coup de feu?
Biliyorum, çünkü bu sesi havalandırmadan Sophie, Nashville'i izlerken duymuştum.
Je l'entends par la ventilation quand elle regarde Nashville.
Sesi çok kötü geliyor, öyle değil mi?
Il a l'air d'aller mal, non?
Akan kanlarının sesi resmen sağır edici.
Leur flot de sang est assourdissant.
Sesi sanki ince bir ipek gibiydi.
Sa voix était comme un fil d'argent ou de soie.
- Şu sesi çıkarmayı bırak.
- Arrêtez de dire "Um."
Ne çıkarıyor bu sesi?
Qu'est-ce qui fait ça?
Işıklar kısılıyor, motor sesi azalıyor.
Les lumières éclairent peu, le son des moteurs est étouffé.
İçinde çıkardıkları sesi duyabiliyorum.
Je peux les entendre résonner en vous.
Bu sesi bilirim.
Je sais ce que ce son veut dire.
Ametistlere yapacağını yap, mikrofonlar sesi alıyor.
Quoi que tu fasses avec les améthystes, les micros vont l'entendre.
O pürüzlü sesi hala kulaklarımda çünkü sesi hep öyleydi.
Et sa voix rauque... Je peux toujours l'entendre, parce qu'il a ce timbre...
"Dua et, hedefinden kopma." Birinin de sesi şöyle bir şey :
"Prie-le, crois-le". Celle-là, ça donnait ce genre de bruit...
Evet ama her olayda yara, aracından dışında gelişen bir şey yüzünden gerçekleşmiş. Yol kasisi hatta silah sesi yüzünden.
oui, mais dans chaque cas, les blessures étaient dues à quelque chose d'extérieur au véhicule... des débris sur la route, même des tirs d'armes à feu.
Deniz kabuğunun sesi.
Le son d'une conque.
Sesi kötü geliyordu, bir terslik var.
Elle avait l'air mal ;
Bob'la ilk tanıştığımda pek sesi çıkan biri değildi. Doğru düzgün cevap bile vermezdi... ancak idrak sahibi biriydi. İnce zekalıydı.
Quand j'ai rencontré Bob, il ne s'exprimait pas beaucoup et il ne réagissait pas davantage... mais j'ai pu constater son intelligence et son esprit vif.
Sonra lavaboya gittim... ve bir silah sesi duydum.
Un peu plus tard, j'étais dans la salle de bain quand j'ai entendu un coup de feu.
Silah sesi mi?
Un coup de feu?
Bay Durst, komşunuzun iki el silah sesi duydum dedi, dinlediniz mi?
M. Durst, vous savez que la voisine prétend avoir entendu deux coups de feu?
Mikrofon her sesi alır.
- Votre micro capte tout.
- Silah sesi duydunuz mu? - Hayır.
Tu as entendu des coups de feu?
Işıkların sesi değil mi?
C'est juste les lumières, non?
Yani sesi herhangi bir yere aktarmıyor.
Ca ne transmet rien aux renforts.
Sesi, gözleri ama o senin kızın değil.
Elle a sa voix, son regard, mais c'est pas ta fille.
Sesi duydunuz mu?
Vous entendez ça?
Martı sesi gibi.
Comme des mouettes.
- Gonk sesi. - Karışık seslerdi işte.
- Comme le bruit d'un gombo.
Sesi oldukça sarsılmış, üzgün geliyor.
Il semble chamboulé, énervé.
Beni aradığında da sesi böyle geliyordu.
Il semblait pareil quand il m'a appelé.
Dalların kırılma sesi.
Des craquements de branches.
Kafanda yankılanan o küçük sesi duymazdan gelebilirdin.
Tu aurais pu taire cette petite voix dans ta tête.
- Demir dışındaki metallerin sesi farklı mı çıkıyor?
Les métaux non-ferreux sonnent différemment?
Sanki dünya yok oluyormuş gibi. Tek duyduğum birinin atan damarının sesi oluyor. Ve tek düşündüğüm o damarın bana ait olduğu oluyor.
Le monde qui m'entoure s'écroule, et tout ce que je peux entendre c'est la pulsation sanguine de quelqu'un, et j'ai l'impression qu'elle m'appartient.
Oyunun sesi o kadar da açık değildi!
Le son du jeu était pas si fort.
Aksanında en ufak bir Shoreditch sesi duymuyorum.
Je n'entend pas le moindre soupçon de Shoreditch dans votre accent.
Arka planda müzik sesi mi var?
C'est de la musique que j'entends?
Ve son olarak ödemeler her yıl aynı tarihlerdeymiş, 3 Mayıs ve ürpertici davul sesi eşliğinde 24 Aralık.
Et troisièmement, les paiements ont été faits aux mêmes dates chaque année, le 3 mai et, roulement de tambour, le 24 décembre.
Bazı şarkılarda gerçekten şelale sesi duyabilirsin. Yıllar içinde edinmeyi başardığın gereksiz bilgiler beni hayrete düşürüyor. İnanılmazsın.
Tu peux en fait entendre une cascade d'eau dans certains de ses morceaux.
- Yok canım, ne sesi.
Pas de bang.
O sesle birlikte net bir vurma sesi ve hafif bir gürleme sıklığı duydum.
En plus de la voix, j'ai entendu des coups et un grondement discret.
Bayan Renziger sesi duydu ve onun ölü kocası olduğunu sandı kızı da Boyd'dan tersini ispatlamasını istedi sonra da senin ve Joan'un yaptığı gibi, Boyd tüm bunları ortaya mı çıkardı?
Mme Renzinger entend le bruit et croit à son défunt mari. Sa fille demande à Boyd de prouver le contraire. Puis Boyd trouve tout ça, comme vous et Joan?
532 tane bip sesi kaydetmişler.
Ils ont enregistré 532 bips.
Hatta bir erkek sesi vardı ;
J'ai entendu la voix d'un homme :
Robert Durst'ün Sesi Selam.
Bonjour, c'est Bob.
sesini 16
sesini kes 30
sesini aç 27
sesini duydum 25
sesin 22
sesini yükseltme 39
sesini keser misin 21
sesini alçalt 59
sesini çıkarma 17
sesini kes 30
sesini aç 27
sesini duydum 25
sesin 22
sesini yükseltme 39
sesini keser misin 21
sesini alçalt 59
sesini çıkarma 17