Sıcaklık tradutor Francês
1,865 parallel translation
Günler kısaldıkça, güneşin verdiği sıcaklık ta kıtayı terk ediyor.
Au fur et à mesure de l'abrègement des journées, la chaleur du soleil quitte le continent.
Karanlık derinliklere doğru inerken basınç artıyor ve sıcaklık düşüyor.
Plus on descend, plus la pression monte et la température baisse.
Sadece birden sıcaklık bastı Gidip üstümü değişeyim
C'est juste que j'ai chaud tout à coup.
O kılıcı gördüğümden bu yana, vücudum da nedenini bilmediğim bir sıcaklık var.
Depuis ce rêve, c'est comme si j'avais de la fièvre.
- Ruhlarda hiç sıcaklık olmaz.
Les esprits ne dégagent pas de chaleur.
Arkadaki sıcaklık acayip artıyor.
La température s'affole là dedans.
Motorlar ses, sıcaklık ya da ışık nedeniyle olabilir. Bilmiyorum. - Her şeyi kapat.
C'est peut-être les moteurs, le bruit, la chaleur, ou la lumière, je ne sais pas.
Sadece sıcaklık dalgalanmaları bile...
Il vit en Albanie et avec toutes ces variations de température...
Ani bir sessizlik, ani bir sıcaklık
Un brusque silence, une brusque chaleur
Heryerde kan, benzin. Yakıcı bir sıcaklık.
Du sang partout, de l'essence, une chaleur étouffante.
Okyanus yüzeyindeki sıcaklık ve hava geçirmeyen poşetler, cesetlerin bozulmamasını sağlamış.
La température du fond marin et les sacs hermétiques les ont conservés.
Dostum, bu sıcaklık. Dayanamıyorum.
Cette chaleur, j'en peux plus.
Her neyse, iyi olan sıcaklık taşları etkilememiş.
Heureusement, la chaleur n'a pas touche les pierres.
Rekor sıcaklık düşüşleri çöl sıcaklarını tek haneli sıcaklıklara düşürdü.
De récents records ont vu les températures du désert descendre à des nombres à un chiffre.
Turtacıyı baştan aşağıya bir sıcaklık sarmıştı.
Une vague de chaleur submergea le pâtissier.
- Asıl sıcaklık kaç?
- Température vitale?
- Asıl sıcaklık 35 derece.
- Température vitale, 35.
Sıcaklık 43 derece. Tüm gün boyunca oradaydı, hem de susuz.
Il fait 43 ° C. Elle est restée dehors toute la journée, sans eau.
İnanılmaz bir sıcaklık kaynağı gerekir.
Une source de chaleur incroyable.
SARAH kontrol etti. Evde sıcaklık belirtisi olmadığını söyledi.
SARAH a vérifié, aucune trace de chaleur dans la maison.
Soğutma sisteminin bu kadar düşük bir sıcaklık yaratarak dokuyu bu kadar çabuk dondurması imkansız. Bu ancak Çin Sendromunun 5 misli büyüklüğünde mümkün.
Ça n'aurait pas réussi à geler quelqu'un si vite, à moins d'un syndrome chinois puissance 5.
Herşey dün gece büyük bir sıcaklık düşüşü ile başladı. Termal kaynakların orada.
Ça a débuté avec la chute des températures hier soir.
Bu esnada sıcaklık artıyor. Bir anlık donma.
En touchant les sources, ça gèlera.
Sıcaklık 975 derece.
On en est à 975 degrés.
Enerji yok, sıcaklık yok, ışık yok.
Ni énergie, ni chaleur, ni lumière.
Bir sıcaklık işareti
"Une signature thermique."
Sıcaklık kontrolü ana bilgisayar ağından çalışıyor, ve biz hâlâ sisteme erişemiyoruz.
Le contrôle de la température passe par le réseau principal, et le système est toujours inaccessible.
Sıcaklık ve voltaj azalması yüzünden.
Avec la chaleur et les pannes de courant.
Ameliyathanede sıcaklık 28,8 derece.
La température du bloc est de 29 degrés.
Sanki sıcaklık her yerimi sarmış gibi.
Continue. Il y a toute cette chaleur autour de moi...
Bugün en yüksek sıcaklık... Kötü bir zaman mı? Buralardaydım da.
Nous allons avoir un sommet de 59 degrés avec une température... c'est un mauvais moment?
Belki çorba, belki kanalizasyonların kapatılması belki sıcaklık değişimleri.
Peut-être le savon, le lavage de vêtements, le changement climatique.
En uygun sıcaklık, basınç ve en uygun oranlarda birbirine karışmış gazlar.
C'est La Bonne temperature, Bonne pression Et Le bon Dosage De gases.
Sıcaklık da - 60 derece civarında.
Et la température a moin 60 degrés centigrades c'est Trop!
Sıcaklık burada gezegenin diğer yerlerinden çok daha hızlı şekilde yükseliyor.
Les Temperatures ici montent en fléche qu'ailleurs sur la planète.
Aslında ; gezegenin bütün tarihi, içinde hapsolmuş bu büyük sıcaklık tarafından yazıldı, demek yerinde olur.
En fait, On peut Dire que toute L'histoire De La planete A été Tracée Par La Chaleur massive qui dors en elle.
Bu çarpışmalar öyle şiddetliydi ki, muazzam ölçülerde sıcaklık oluşturdular.
Ces impactes Etaient si violents, generant une chaleur immense.
Günümüzde Dünya'da, gezegen yüzeyindeki ortalama sıcaklık 15 derecedir.
Aujourdhui, La temperature .. Moyenne a la surface de la planete partout dans le monde est de 15 ° degrés Celsius.
Yalnızca birkaç yüz yılda sıcaklık - 50'den 50 santigrat dereceye yükseldi.
Les Temperatures grimpérent de - 50 ° à + 50 ° degrés celsius En a peine quelques centaine d'annés,
Bana göre hiçbir şey gezegenimizin tarihi için, içinde sıkışmış olan sıcaklıktan daha önemli değildir.
Pour moi, Rien n'a été plus important A l'histoire de notre planete Que ça chaleur interne.
Küresel sıcaklık arttıkça gezegenimizin buzuna neler olduğunu anlama çabamızda bir ön cephe teşkil ediyor.
C'est ligne de front dans notre besoin de comprendre, ce qui arrive a la glace dans le monde, lorsque les temperatures grimpent.
Ancak bu sıcaklık hep Ekvator ekseninde kalmaz.
Mais toute la chaleur de l'océan ne reste pas à l'équateur.
Sicilya Adaları'nda sıcaklık nadiren eksilerin altına düşer. ... bu da Akdeniz iklimini oluşturarak tropik bitki ve egzotik hayvanların yaşamını sağlar.
Les Températures hivernales à "Scilly" tombent rarement en-dessous de zéro, créant ainsi un climat assez proche de la Mediterranée, permettant ainsi a des plantes tropicales et des animaux exotiques de vivre.
Kış ilerledikçe sık sık çıkan kar fırtınaları, sıcaklığı daha da düşürür.
Plus l'hiver s'installe, plus les blizzards se font fréquents et font baisser la température.
Polisler, grow-op'tan kaynaklanan normalin üstündeki sıcaklığı saptamak için kızılötesi kamereları ya da koku testini kullanabiliyor.
La police peut utiliser des caméras infrarouges qui détectent des températures anormales provenant des Grow OP. Ou... le sniff test.
Vücut sıcaklığım düşünce titremem duracak... Ve bilincimi kaybetmeden önce çok kısa bir zamanın olacak.
Lorsque ma température corporelle aura baissé, je cesserai de frissonner, et vous aurez très peu de temps avant que je ne perde connaissance.
Bu sıcaklık...
Cette chaleur...
- Sıcaklık veya soğukluk belirtir.
Si c'est chaud ou froid.
Yine de Dünya'nın iç sıcaklığının nelere muktedir olduğu gayet açık.
C'est Justement se que la chaleur interne terrestre peut faire.
Buz, gezegeni neredeyse tamamen kapladığında Güneş'ten gelen sıcaklığın büyük kısmı uzaya geri yansıyordu.
On couvrant la totalité de la Planete, La glace réfléchissai Tous les rayons solaires vers L'éspace.
Yaklaşık 630 milyon yıl öncesine gelindiğinde karbondioksit katmanı öyle kalınlaştı ki gezegeni buzun pençesinden kurtarmaya yetecek sıcaklığı atmosferde hapsetti.
Jusqu'a il y a 630 millions d'années, La couche de dioxyde de carbone etait si épaisse qu'elle a capturée sufisament De chaleur qui libéra notre planete de la couche de glace.