Theresa tradutor Francês
1,121 parallel translation
Adli tabip, cesedin kimliğini 17 yaşındaki Sunnydale Lisesi öğrencisi Theresa Klussmeyer olarak belirledi.
Le corps a été identifié, il s'agit d'une élève du lycée, Theresa Klussmeyer, 17 ans.
Theresa.
Theresa.
Theresa'ya eziyet ederken pek keyifliydi.
Il se réjouissait de tourmenter Theresa.
- Theresa'yı tanırdın.
- Tu connaissais Theresa.
Bunları Theresa'ya anlat.
Dis-le à Theresa.
Theresa'yı kurt adamdan koruyamamak yerine kurt adam kadar kötü başka bir şeyden koruyamadım.
Au lieu de ne pas la protéger d'un loup-garou, je ne l'ai pas protégée de quelque chose d'aussi mauvais.
Theresa vampir olmuş.
Theresa est un vampire.
Theresa formunda planlanmamış bir av çıktı karşıma.
Je n'avais pas prévu de devoir tuer Theresa.
Theresa, pantolonumu unutmuşum ulan!
Theresa, j'ai oublié mon fichu pantalon!
- Mutlu Noeller, Theresa.
- Joyeux Noël, Theresa.
Theresa, İtalya'da bir yer mi?
Theresa, c'est une ville d'Italie?
Neyse, ne dilediğini biliyorum. "Sevgili Theresa" diye başlamasını isterdin.
Ce que tu voudrais c'est qu'elle te soit adressée
Günaydın bebek.
[Skipped item nr. 115] Theresa
Bob, Tribune'dan Theresa arıyor. Uzun zaman oldu.
C'est Theresa, du Tribune ça fait un bail, je sais
Onu buldun Theresa.
Tu le tiens
Ben Theresa Osborne.
[Skipped item nr. 309]
Ama sana oldu Theresa.
Oui, mais ça t'est arrivé à toi
Seni aldatmak istemiyorum Theresa.
Je ne veux pas te tromper
Ben Theresa.
[Skipped item nr. 691]
Araştırma. Ben Theresa.
Documentation
Evindeki Theresa'yı.
Theresa chez elle
Sıradan, her günkü Theresa'yı.
Le quotidien de Theresa
Sevgili Theresa :
Chère Theresa
Sevgilerle Theresa.
[Skipped item nr. 1243]
Kestiğim için üzgünüm. Theresa, sana telefon var.
Pardon, un appel pour toi
Onların peşinden atladı. İki tanesini kurtardı. Ama boğuldu Theresa.
Il a plongé, il en a sauvé deux mais... il a coulé
Theresa adında bir kadın kalbimi açacak cesareti gösterirsem acım ne kadar çok olsa da sevebileceğimi gösterdi.
Une femme, Theresa, m'a montré que si j'ouvrais mon coeur je pourrais aimer de nouveau, malgré mon chagrin
Theresa'nın telgrafını götüreceğin için şanslısın.
- T'as du pot d'aller chez Carmody.
- Neden? - Çünkü, Theresa veremli.
Parce que la fille a la tuberculose.
Theresa gibi hasta insanların, uzun yaşayamayacaklarını bildiklerinden, aşk, seks ve diğer ayıp şeyler konusunda çok istekli olduklarını duymuştum.
J'ai entendu dire que les gens comme Theresa savent qu'ils vont mourir et sont donc très romantiques, et très intéressés par la chose.
Kapıyı genellikle kızınız açardı Theresa'ydı adı değil mi?
Je le donne à votre fille d'habitude. - Theresa, c'est ça?
Lütfen Tanrım, Theresa'nın suçu Değil. kanapenin üzerindeki azgınlıklar hep verem yüzündendi.
Mon Dieu, je t'en prie. C'est pas sa faute. L'amour sur le canapé, c'était à cause de la tuberculose.
Papaza ve Theresa'nın ailesine, Theresa'nın doğrudan cehenneme.. ... gitmesine sebep olan kokuşmuş aşağılık mahlukun ben olduğumu söyleyebilmek istedim.
Je veux dire au curé et à ses parents que c'était moi, Frank McCourt, l'ordure qui avait envoyé Theresa en enfer.
Theresa'yı düşünmekten kendimi alamıyorum. Tabutunda öyle. soğuk ve yalnız. Kızıl saçları, yeşil gözleri.
Je pense à elle, froide dans son cercueil, ses cheveux roux, ses yeux verts.
Babamın "Kevin Barry"'yi söyleyişini ve eve eli boş gelmesini anlattım. Sonra İngiltere'den para göndermeyişini Theresa ve kanapede yaptıklarımız.
de mon père chantant Kevin Barry et ne ramenant pas un sou, pas un sou d'Angleterre,
Limerick'in her yanında ve ötesinde kendimle uğraşarak işlediğim korkunç günahlar Kapıyı yüzüme çarpan Hıristiyan kardeş. Onu tokatladığım zaman annemin gözlerinde beliren yaşlar.
Theresa sur le canapé, mes terribles péchés de chair, éjaculant dans tout Limerick, les frères chrétiens qui m'ont fermé la porte au nez, les larmes de maman quand je l'ai frappée.
Theresa ne olacak peder, onun cehenneme gitmesine sebep oldum.
Mais Theresa Carmody est en enfer?
Mary, 16. Ve Therese, 17.
Mary, 16 et Theresa, 17.
Eylül'ün 7'si. Mary, Lux, Bonnie ve Therese okula sanki hiçbir şey olmamış gibi geldiler.
Mary, Lux, Bonnie et Theresa vinrent comme si de rien n'était.
Joe Hill Conley, Therese'i söz vermesine karşın aramadı.
Conley ne rappela pas Theresa malgré sa promesse.
Therese, biz oraya vardığımızda uyku haplarından gitmişti.
Theresa, bourrée de somnifères, était morte avant notre arrivée.
Hey, Saresa nerelerdesin?
Theresa, ça fait tellement longtemps!
Sakin ol Theresa.
Du calme, Theresa.
Okul kimliğindeki adı Theresa Burgess.
Nom sur la carte d'étudiante :
Queens'ten.
Theresa Burgess.
Adı Theresa Burgess.
Elle s'appelle Theresa Burgess.
İsmi Theresa değil miydi?
Elle s'appelle pas Theresa?
- Adım Sue Burgess. Theresa'nın annesiyim.
- Sue Burgess, la maman de Theresa.
Theresa ağlıyordu.
Elle pleurait.
Her şey Theresa on üç yaşında Schenectady Güzellik Yarışmasından yedi yüz dolar kazanmasıyla başladı.
Theresa avait 13 ans et elle a gagné 700 $ à un concours de beauté.
O zaman Tom, Theresa sayesinde ünlü ve zengin olabileceğini düşündü.
Tom a décidé qu'elle était son ticket gagnant.