Ucuz atlattık tradutor Francês
128 parallel translation
Ucuz atlattık.
On l'a échappé belle!
Ama ucuz atlattık.
Mais ça aurait pu mal se terminer.
Vay be, ucuz atlattık!
Bon sang, il s'en est fallu de peu!
- Vay canına, ucuz atlattık!
C'est pas passé loin.
Bugünü gerçekten de ucuz atlattık.
On assiste à une vraie farce.
- Ucuz atlattık.
C'était moins une!
Ucuz atlattık.
- Deux cheveux.
Ucuz atlattık.
On a échappé ŕ un grand péril.
Ucuz atlattık! Bizi ayırmamış olsaydın, şimdi ölmüştük.
Heureusement que tu as eu l'idée de nous diviser, sinon on était cuit.
Ucuz atlattık.
Ils ont failli nous trouver.
- Ucuz atlattık, değil mi?
Il s'en est fallu de peu!
Ucuz atlattık, değil mi?
Il n'y a rien à dire, pas vrai?
- Tahtaya vur. Biz geçen gece ucuz atlattık.
Je touche du bols.
- Ucuz atlattık.
- On a eu très chaud.
Ucuz atlattık.
Il était moins cinq.
Ucuz atlattık.
C'est pas passé loin.
- Ucuz atlattık, değil mi Bill?
- On a eu de la chance, hein, Bill?
Yine de ucuz atlattık.
Quand même, on l'a échappé belle.
Ucuz atlattık.
C'était juste!
Bu defa rahat kalamayacağımız kadar ucuz atlattık.
Cette fois-ci, c'était moins une.
Ucuz atlattık.
Oh, Seigneur, ça y était presque.
Vay canına, ucuz atlattık.
On l'a échappé belle.
Of, ucuz atlattık.
Gros dégoûtant!
- Ucuz atlattık.
- On s'en tire bien.
Ucuz atlattık.
Il s'en est fallu de peu.
- Ucuz atlattık.
- C'était juste.
Her takdirde, ciddi kayıplara neden olacak bir savaşı ucuz atlattık.
On a manqué de juste une guerre majeure avec de gros dommages.
- Ucuz atlattık.
- C'était limite.
- Hass * ktir, ucuz atlattık.
- Putain, c'était juste!
Ucuz atlattık.
C'était tout près!
Ucuz atlattık. Hazır olun.
Sois prêt à foncer.
Çok ucuz atlattık.
On est passé près.
Ucuz atlattık. Gel içeri.
Tu m'as fait peur.
Pekala. Ucuz atlattık diyorum.
On est ric-rac.
Ucuz atlattık.
Il s'en fallait de peu.
Ucuz atlattık.
On s'en sort bien.
Ucuz atlattık.
On l'a échappé belle, mais...
Tanrım, ucuz atlattık.
- Il a failli nous coincer.
Vay, ucuz atlattık.
C'était moins une.
- Ucuz atlattık.
- Limite.
Anomali gitti, kriz sona erdi ve ucuz atlattık.
Plus d'anomalie, fin de la crise. Et on s'en est pas trop mal tirés.
- Ucuz atlattık gibime geliyor.
- On a évité le pire, je crois!
Bir değil, iki defa, Genii ile karşılaştık ve ucuz atlattık.
C'est la deuxième fois qu'on rencontre des Genii.
Ucuz atlattık.
C'était à un poil près!
Ucuz atlattık.
On a eu chaud.
Ucuz atlattık, değil mi?
C'était moins une!
Miranda tam ucuz atlattım diye düşünürken birden.. ... jeolojik anlamda daha da aşağılık bir şey keşfetti.
Quand Miranda croyait avoir touché le fond, elle découvrit une nouvelle couche géologique d'humiliation.
Ucuz atlattık.
C'était moins une.
- Bu gülünç makineden bıktım artık. - Ucuz atlattım.
Je commence à en avoir assez de cette satanée machine!
- Ucuz atlattık!
Lou?
İnan bana kızım ucuz atlattın.
Croyez-moi... Vous avez évité une balle.