English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ U ] / Uyum

Uyum tradutor Francês

3,477 parallel translation
Kimi hayvanlar yeni çevrelere uyum sağlar.
Certains animaux s'adaptent à leur nouvel environnement.
Bir araya geldiği zaman uyum içinde olan üç kelime ve striptizden kazandığın aynı parayı kazanmanı sağlayacak sahte bir iş oluyor.
Et bien ce sont trois mots du monde du travail, qui, si tu les additionnes ensemble, équivalent à un faux emploi pour lequel tu touches une vraie paye. payé exactement pareil que ce que tu gagnes en tant que strip-teaseuse.
Cassie, sakin ol. Her görevde beklenmedik olaylar olabilir. İyileştik ve uyum sağladık.
C'est de ma faute si nous nous sommes faits repérer. c'est le première règle.
Downton yüzlerce yıl mükemmel bir uyum içinde var oldu.
Downton existe depuis des siècles en parfaite harmonie.
Senle aramızdaki uyum kocanla aramda yok.
Je n'ai pas les mêmes rapports avec votre mari qu'avec vous.
Merak etme. Tekrar uyum sağlamana yardım edeceğim.
Je vais encore t'aider à t'installer.
Hey, buraya gayet güzel uyum sağlayacaksın.
Tu vas très bien t'adapter dans les environs.
Uyum sağlamaya.
à s'adapter.
Birileri Uyum Adası tarafından mı cezbedildi?
Est-ce que quelqu'un à était séduit par l'île de l'harmonie?
Mümkün olduğunca konuşuyoruz ve Skype yapıyoruz ve mesajlaşıyoruz.. .. ama uyum içinde olduğumuz tek zaman Treme dizini nefret ederek beraber seyrederken.
On chatte, Skype et textote le plus possible, mais on est vraiment synchro, que quand on critique Treme.
Ben, Gece Kuş'uyum, Gecenin İntikamcısı.
Je vous fouette avec mes dreads. Aigre-Douce.
- Ama aynı zamanda uyum da demektir.
Mais il faut aussi être synchronisés.
- Bunu sana kim söyledi? - Okulun en büyük zamparasının hele bir de bu zamparanın soyadı Puckerman olunca uyum sağlamak ve sevilmek isteyen saf bir kızdan faydalanmaya çalıştığını kimsenin bana söylemesine gerek yok.
Je n'ai besoin de personne pour me dire que le plus grand Don Juan de l'école essaye de profiter de la fille naïve qui veut juste s'intégrer et être aimée, spécialement si le nom de famille du Don Juan est Puckerman.
Bay Tran bunu dünyada okuyabilecek tek kişi yani kusursuz bir uyum oldu.
M. Tran est la seule personne sur la planète à pourvoir lire cette tablette, ce qui fait d'eux un couple parfait.
Uyum sağlamaya çalışıyorum.
J'essaye de m'adapter.
Neşe ve uyum yaymak.
Répandre la joie et l'harmonie.
Varlıkta, yoklukta onur ve uyum, ölüm ayırana kadar.
Dans la richesse, la pauvreté. Honneur et obéissance, et jusqu'à ce que la mort nous sépare.
Hepimiz uyum sağlamak zorundayız.
Nous devons tous nous adapter.
Onderon'u özgürlüğe kavuşturmak için uyum sağlamak ve onlara karşı koymaya devam etmek zorundayız.
Vous devrez vous adapter, et continuer à les combattre pour libérer Ondéron.
Arkadaşlarından biri bütün gerçek canavarların etrafa uyum sağlamaları kolay olduğu için Cadılar Bayramı'nda ortaya çıktıklarını söylemiş.
Un de ses petits copains lui a dit qu'Halloween était le seul moment où tout les vrais monstres peuvent sortir et se fondre dans la foule.
Sahada olduğunuzda, mükemmel bir uyum içinde çalışmak için ekibinizle sürekli irtibatta olmanız istenir.
Quand vous êtes sur le terrain, il faut être systématiquement en communication avec votre équipe afin de travailler parfaitement synchro tout le temps.
Sadece uyum sağlamaya çalışıyorum.
J'essaye de m'intégrer.
Tungsten ve altın aynı değere sahipler. Sahtecilikte mükemmel uyum sağlarlar.
Le tungtène et l'or ont un poids similaire, ce qui en fait la parfaite matière pour de la contrefaçon.
Müziğime sağladığı o uyum var ya, biz birbirimiz için yaratılmışız.
La manière dont elle bougeait sur ma musique, nous étions fait l'un pour l'autre.
Bunda güzel bir uyum var, sence de öyle değil mi?
Il y a une bonne symétrie à ça, tu ne penses pas?
Jimmy'yi burası ve Alexandria arasındaki her marketten uzun kanat orkinos alması için gönderdim ve kalıtsal uyum buldum.
J'ai envoyé Jimmy récupérer le Thonc blanc de chaque supermarché entre ici et Alexandria Et j'ai une correspondance.
Bu tür şeylere uyum sağlamak Manhattan anaokullarına uyum sağlamaktan daha zor.
Ces choses sont difficiles à avoir dans les école de Manhattan.
Gümüş, uyum sorunu yaşanabilecek bir renktir.
L'argent est un peu dur pour correspondre.
Geçen her saatle Flynn'in zanlının beklentilerine uyum sağlayabilme ihtimali düşüyor. Bu yüzden çabuk olmalıyız.
A chaque heure qui passe, il est de plus en plus improbable que Flynn sera à la hauteur des attentes du suspect pour lui.
Morgla iyi uyum yakaladın bakıyorum.
On dirait que la morgue t'a trouvé.
Bu yaşam şekline ve yetiştirilme tarzına nasıl uyum sağladığımı bilmiyorum çünkü ben böyle yetiştirilmedim.
je ne sais pas exactement comment je vais accorder ce type d'éducation ou de style de vie, car ce n'est pas la façon dont j'ai été élevé.
İki şirket uyum içinde çalışır.
Une société collabore avec une autre.
Artık telefonlarımız birbirlerini uyum içinde takip edebilirler.
Maintenant, nos trois téléphones fonctionnent à l'unisson.
Uyum sağla ya da öl.
T'adapter ou mourir.
Uyum sağlamakta sorun yaşayan bir tek sen misin sanıyorsun?
Tu crois que t'es le seul à avoir du mal à t'intégrer au groupe?
Farklı, tuhaf, dışlanmış mı hissediyorsun, uyum sağlamada zorluk mu yaşıyorsun?
Tu te sens différent, bizarre, seul au monde, t'arrive pas à t'intégrer?
Biz bu şekilde hayatta kalıyoruz. Bir uyum içinde yaşamaya çalışıyoruz.
On essaie de vivre en harmonie.
Şimdi eve dönecek, ortama uyum sağlayacak ve çok fazla düşünmeyi bırakacağım.
Donc je vais juste rentrer à la maison, je vais fondre dans Et arrêter de penser autant.
Her zaman gelecekte yaşayan herkesin uyum içinde yaşadıklarını düşünürdüm. Ama bu pizza ve TV kulağa hoş geliyor.
J'ai toujours espéré que plus tard, les hommes et les bêtes vivraient en harmonie, mais pizza et télé, c'est pas mal.
Uyum sağlarlar.
Ils s'adaptent.
- Buraya tam uyum sağladılar.
- Ils se sentent tout simplement bien ici. - Je sais.
Uyum sağlıyorlar. Evrim geçiriyorlar.
Ils s'adaptent... ils évoluent.
Tamam, Gipsy. İyi bir uyum var.
C'est bon, Gipsy, alignement en place.
- Uyum sağlıyorlar.
- Ils s'adaptent.
Büyük şelale'nin etrafında Ormanın derinliklerinde Kalan bir kaç goril Ailesi. Barış ve uyum içinde yaşıyorlar.
À la chute d'eau géante qui avait creusé une profonde gorge, quelques familles de gorilles vivaient en harmonie.
Hemen uyum sağlarız.
On s'intégrera vite.
Uyum sağladık işte.
On se fond dans la masse.
Sözcükler, sonuçta söylemeye çalıştıklarınıza, uyum sağlayamaz.
Les mots conviennent jamais, même quand ils essaient de dire quelque chose.
Uyum sağla.
Tempère.
Hiçbir yere uyum sağlayamamış.
Elle a beaucoup bougé.
Ortama uyum sağlayan çocukların modası geçmedi ama.
Les enfants équilibrés sont à la mode aujourd'hui.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]