Vahşi tradutor Francês
6,396 parallel translation
Dünkü vahşi metro saldırısına geri dönecek olursak, Beyaz Saray bir bildiri yayınladı. Başkan, New York'daki olayları yakından takip ettiğini, ve bütün dualarımızın bu trajediden etkilenen ailelerle olduğunu söyledi.
Tournant le dos à l'attentat brutal du métro d'hier, la Maison Blanche a publié une déclaration par le président qui ont suivi les événements à New York et ses pensées et nos prières vont vers les familles affectées par cette tragédie.
Bu trajedinin nasıl olduğu? Ünlü şarkıcının vahşi ölümü? Bunları kim yapmış olabilir sizce?
... de la mort violente d'une célébrité à qui tout souriait.
İnsanlar internetteki bu videoları gördüğünde "bu çocuk vahşi ve zıvanadan çıkmış" diyecekler.
Certains en voyant la vidéo se diraient : "C'est un violent, un désaxé."
Sanki vahşi hayvanları koruma derneği!
215. C'est cette sacrée Socéité Audubon, dehors?
Bi vahşi canavar gelip almış.
Un animal sauvage l'a emporté.
Ortalıkta dolaşan vahşi köpekler sadece.
Des chiens errants!
Vahşi hayvan da yok. En vahşi hayvan insandır zaten.
L'homme est plus dangereux que le fauve.
- Balık ve Vahşi Hayat?
La pêche et la faune?
Eder sağlayamazsan, Balık ve Vahşi Yaşam Bürosundaki dostlarınla tekrar geleceğiz.
Si tu ne peux pas, on reviendra avec tes amis de la pêche et de la faune.
Burada onlardan biri olursun, vahşi bir insan.
Tu es l'un d'entre eux, ici, un animal sauvage humain.
- Vahşi canavarlar!
- Des bêtes sauvages!
Echo Park sakinleri için dehşet verici bir gerçeğe dönüşen bu korkunç olay Vahşi Batı filmlerini aratmadı.
Pour les Cahill d'Echo Park, cette peur est devenue une réalité effroyable lorsqu'une maison adjacente est devenue le lieu d'une scène sortie tout droit du Far West.
Bu vahşi cinayetleri gerçekleştiren kişi veya kişilerin kimlikleri henüz saptanmadı. Ve şu an hâlâ dışarıdalar.
- Les gens qui ont commis ce brutal braquage de domicile n'ont pas été identifiés et courent toujours.
- Sokak'ın sakinleri azılı ve vahşi.
Les habitants de la cour sont violents et sauvages.
Vahşi Batı'da olanlara dair hiçbir şey bilmiyorsun, Damon.
Vous êtes un bon à rien dans le Far West.
Bauer vahşi bir suçlu.
Bauer est un criminel violent.
Bizim vahşi köpeklerimiz. - Yapamam.
- Je ne peux pas.
Hayalimde hep babamın çok sevdiği o Vahşi Batı filmlerindeki anarşistlerle, barbarlarla dolu kasabalar vardı.
J'avais imaginé l'un de ces westerns dont mon père était si friand, une ville pleine d'anarchistes, de mécontents et de sauvages.
Evet, bu, Birthday Party ile çıktığımız konserler hakkında çok şey anlatıyor. O sırada bir organizatör bizi dünyanın en vahşi grubu olarak tanıtıyordu.
Oui, on a dit beaucoup de chose sur le genre de concerts que nous faisions avec The Birthday Party à l'époque, parce qu'un promoteur avait mis sur les affiches,
Gangster kuralları hiç bu kadar vahşi olmamıştı.
Jamais voyoucratie n'a été aussi violente.
Lakin ağaçlık yerlere özgü bir şey değil. Ormanın değil de vahşi hayatın bağrından kopmuş gibi.
Elle n'évoque pas la forêt, mais la jungle.
Bir Vahşi Batı gösterisinde nişancılık yapıyordum.
J'étais tireur dans un cirque du Far West.
Vahşi bir şeye yakın olmak istedim. Güzel değildi.
Je voulais être proche de quelque chose de sauvage et... ça ne s'est pas bien passé.
"Vahşi plân" Blaise-Hamilton cinayetlerini anlatan bir kitap.
- "Ruse désespérée". - Un récit de l'affaire Blaise-Hamilton.
X bir vahşi, biliyorum. Ama kendime engel olamıyorum.
"C'est une brute mais je ne peux pas m'en empêcher."
Vahşi canavarlara burada yer yok.
Il n'y a pas de place pour les bêtes sauvages.
Evet. Büyük ihtimalle sadece vahşi hayvandır.
Oui, c'était probablement un animal sauvage.
"Sadece" vahşi hayvan mı?
"juste" un animal sauvage?
Vahşi olarak da büyüyebilir, bakımlı olarak da...
Il peut grandir sauvagement, ou il peut être cultivé.
Evet insan vahşi bir hayvandır Bay Bryton.
L'homme est une bête sauvage, M. Bryton.
Yardım ederdim ama ben sadece düşük rütbeli dedektifim ve maaşım vahşi hayvanlarla uğraşmak için yeterince fazla değil.
Mais je ne suis qu'un petit inspecteur de la crim'. On ne me paie pas suffisamment pour que je me préoccupe des animaux sauvages.
Bence asıl vahşi hayvan insandır.
Les vrais animaux sont les êtres humains.
- Vahşi ve pasaklı.
- Ils sont en bataille.
Küçük oğluna vuran vahşi suçlu.
Une criminelle violente qui a fait mal à ton fiston.
Burası vahşi afrika çayırı değil.
Ce n'est pas la sauvage savane d'Afrique, ici.
Bay Selfridge salyalı sırtlanlar tarafından avlanacak bir vahşi hayvan değil.
M. Selfridge n'est pas un gnou pourchassé par des hyènes affamées.
- Bunlar da nedir, Vahşi Batı mı?
Stop, stop, stop. - Vous jouez les cowboys?
Vahşi açgözlü bir dünyada yangın gibi yayılır bu.
Ca se répand comme un feu sauvage dans un monde d'avidité rampante.
1920'lerin New York'unu kendi gözlerimle gördüm, vahşi fırsatçılığı ve herkesi saran açgözlülüğü.
J'ai vu les 20s à New York, de mes propres yeux, et la spéculation sauvage et la cupidité qui infecte chacun.
"Vahşi Cazibe"
"seduccion salvaje", "séduction sauvage".
Vahşi ve akıl almaz bir suçtur. Çünkü içerdiği acımasızlık ve soğukkanlılık bize bir kadın tarafından işlendiğini gösteriyor.
Parce que le fait brut qui nous fait face est qu'il a été commis par une femme.
Venüs'ün bu denli yaşama elverişsiz vahşi bir cehennem olma sebebi bu.
C'est pourquoi Vénus est une fournaise si hostile à la vie.
Şeytan soytarılar yok, gülen adamlar yok, ama bence "Bay Toad'un Vahşi Gezisi" nin bununla bir ilgisi var, değil mi?
Pas de bouffons malfaisants, pas de rires perturbateurs, mais je devine que "Mr Crapaud Monté sur Charriot Sauvage" doit y être lié, non?
Konuşma konusunda ilerleme kaydetmiyor ve vahşi bir hayvan gibi davranıyor.
Son langage ne fait aucun progrès. Son comportement est celui d'un animal sauvage.
Burada Eyalet Vahşi Yaşam Parkında devletin en büyük doğal yaşam alanı bulunuyor. Vahşi yaşam burada özgürce gelişebiliyor.
Ici à l'office de préservation des forêts, la plus grande réserve naturelle de l'état, faune et la flore peuvent se développer librement.
Vahşi doğada en güçlü hayatta kalır.
Là-dehors, dans la nature sauvage, c'est la loi du plus fort.
Allah, vahşi hayvanlar seni yemesin diye beni sana gönderdi.
Dieu m'a envoyé, pour que les bêtes ne te mangent pas.
Belki vahşi hayvanların seni yemesine müsaade ederim.
Peut-être que je laisserai les bêtes te manger.
Vahşi bir şeye...
Je voulais vraiment voir quelque chose en dehors de ma ville. Je voulais être...
Hayır, o eşcinselliğimizi sakladığımızı düşünürkendi Bir kez birlikte "Vahşi Şeyler" i izledik ve İkimizinde mastürbasyon yapacağından neredeyse emindim.
On a regardé "Wild things" une fois, et j'étais sur qu'on allait commencer à se masturber, masi il est sorti avec toi et j'ai réalisé que ses problèmes étaient bien plus compliqué que le fait d'être gay.
Vahşi bir cinayet.
Une scène de crime violente.