English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ V ] / Vaktin

Vaktin tradutor Francês

3,489 parallel translation
Pek uzun vaktin kalmayacak...
♪ Ton temps ne sera pas long
Bunun için vaktin olduğuna emin misin?
Vous êtes surs d'avoir du temps pour ça?
Defiance'a geri götürecek vaktin yok.
Tu ne le ramèneras pas à Défiance.
- Kiliseyi araştıracak vaktin oldu mu?
Avez-vous eu de la chance en cherchant dans cette église?
- Vaktin yok Freddie. - Benim için bir anlaşma mı yaptınız?
Tu n'as pas de temps pour ça, Freddie.
Aşkım, sana seve seve hediye ederim ancak burayı yönetmeye vaktin var mı?
Chérie, je te ferais volontiers ce cadeau mais tu trouverais le temps de t'occuper de ça?
Arkadaşlarınla vedalaşmak için biraz vaktin var.
Tu veux peut être prendre un moment pour dire au revoir à tes amis.
"İnsanları yargılarsan, onları sevmeye vaktin olmaz" "
"Si on juge les gens, on n'a pas le temps de les aimer."
Yatma vaktin geldi, tamam mı?
C'est l'heure d'aller au lit.
Gitme vaktin geldi. 6 hafta daha kalabilir miyim? 6 hafta mı?
Laisses moi rester de quatre à six semaines quatre à six semaines?
Biraz vaktin var mı?
Vous avez une seconde?
Senin buradaki vaktin dolmamış mıydı?
Ce n'est pas votre heure, si?
- Hangi palavraya ayıracak vaktin yok?
Tu n'as pas le temps pour quelle merde?
Vaktin olduğunda seni çok sevdiğim İtalyan restoranına götürmek isterim.
Quand vous aurez le temps, on ira dans mon italien préféré.
Mezun olma vaktin geldi.
Il est temps de grandir.
- Biraz vaktin var mı Gavin?
Hey, Gavin. Uh, tu as une seconde?
Diyaliz için hala birkaç saat vaktin var. İyileşeceksin.
Il vous reste quelques heures avant d'aller en dialyse.
Daha vaktin var Roddy. İyileşeceksin.
Vous avez du temps, Roddy, Ok?
Vaktin uygun olmadığını düşündüm.
J'ai juste, vous savez, pensé que ce n'était pas le bon moment.
Bu çokbilmiş tavrını bırakıp bilgi edinme vaktin geldi bence. Sen bana bu bulaşık suyu gibi şeyleri yedirdikçe çöpe tükürmeye devam edeceğim.
Peut-être devriez-vous lâcher cette attitude impertinente et commencer à la jouer fine parce que si vous me resservez de cette pâtée, je le recracherai.
Evet dostum, senin vaktin geldi.
Et bien, mon amie, maintenant c'est ton moment.
Debbie ile olan ilişkini bitirme vaktin geldi.
Temps de rompre avec Debbie.
Öne çıkma vaktin geldi.
C'est le moment d'assurer.
Debbie ile olan ilişkini bitirme vaktin geldi.
Il est temps de rompre avec Debbie.
Sabah 10'a kadar vaktin var. Sonra Dallas'ı arayacağım.
Vous avez jusqu'à 10 h, puis j'appelle Dallas.
- Bunun için vaktin olduğuna emin misin?
Es-tu sûre d'avoir le temps?
Vaktin var mıydı?
Tu me donnes une minute?
Buna ayıracak vaktin yoksa daha sonra da- -
Tu sais, si tu es trop occupée pour ça, on peut...
Okul vaktin geldi çocuk.
Il est temps d'aller à l'école, garçon.
Art'a sesli mesaj bıraktığını söyleyebilirim. Aklında ne varsa biraz daha vaktin olur.
Je peux dire à Art que je suis tombé sur ton répondeur pour te faire gagner un peu de temps afin de faire ce que tu as en tête.
Haçı bulduğumuzda, her şeyi öğrenme vaktin de gelecek.
Quand on aura trouvé la croix, ce sera l'heure des révélations.
Yatma vaktin geldi Kira.
Prépare-toi pour aller au lit.
- Vaktin var mı?
Tu peux rester dans le coin?
- Vaktin tükeniyor!
- Tu vas manquer de temps!
Vaktin tükeniyor.
Tu manques de temps.
Yani vaktin varsa, saygılar.
S'il vous plait, à votre guise.
Ölme vaktin geldiğinde.
Quand votre heure aura sonné.
- Biraz vaktin var mı?
Il est déjà là?
Yarın tam bu saate kadar vaktin var.
Tu as jusqu'à demain à cette heure précise.
Seni büyüten adam olan Peder Barnett'ı öldürdükten sonra........ polisler gelmeden önce vaktin vardı ama sen geri dönüp elmasları çıkarmadın.
Après avoir tué le Père Barnett, l'homme qui vous avait élevé, vous aviez du temps avant l'arrivée des flics, mais vous n'êtes pas retourné chercher les diamants.
Hâlâ ona babalık yapma vaktin var.
Il reste encore du temps pour être un père pour lui.
Andy, vaktin var mı?
Andy, t'as une seconde?
Fazla vaktin olmayabilir.
Ça peut être long.
Vaktin var mı?
Avez-vous un moment?
Vaktin var mı?
Vous avez une minute?
Düşünecek vaktin yok.
Vous n'avez pas le temps de penser.
Düşünmek için vaktin yok.
Tu n'as pas le temps de réfléchir.
- Vaktin var mı?
T'as une minute?
Fazla vaktin yok.
Tu n'as pas beaucoup de temps.
Yatma vaktin geçmiş.
- Merci.
Daha çok vaktin var.
T'as encore beaucoup de temps.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]