Verdigini tradutor Francês
4,322 parallel translation
O halde, babanizin sizi bana verdigini ogrenmekle mutlu olursunuz.
Alors vous serez heureuse d'apprendre que votre père m'a accordé votre main en mariage.
Sonra doğruları söyledim diye, bu işi ona babasının verdiğini söyledim diye bana bağırdı!
Et puis, quand j'ai souligné le fait, évidemment, qu'elle ne devait ce job qu'à son père... elle m'a crié dessus!
Hayatını benim için verdiğini bilerek yaşayabilir miyim sanıyorsun?
Tu crois que je pourrais vivre, en sachant que tu as donné ta vie pour moi?
- Hadi birlikte çıkıp oraya gidelim ve azimli siyahilere oy hakkı verilmesine karar verdiğini duyuralım da bu karmaşa bitsin.
Allons les voir, vous et moi, et annonçons que vous laissez les Noirs voter sans encombre.
Abraham Lincoln ve Teddy Roosevelt'ın bana bir amaç verdiğini kesinlikle söyleyebilirim.
Certainement Abraham Lincoln et Teddy Roosevelt... Ils ont été une source d'inspiration.
16 yaşımda benimle arkadaşlık etmesi için annemin ona para verdiğini öğrendim.
À 16 ans, j'ai découvert que ma mère l'avait payé pour être mon ami.
- Kimin verdiğini biliyorsun.
- Tu le sais.
Cesedi organlarının nasıl işlediğini ve deneylere nasıl cevap verdiğini göstermez.
Son cadavre ne me montrera pas comment ses organes fonctionnent, comment ils réagissent aux tests.
Bana ne verdiğini hatırlıyor musun?
- Vous vous rappelez ce que vous m'avez donné?
- Kime verdiğini biliyor musun?
Tu sais à qui?
Dimitri tanrı gibi biri. Onları Oregon'a kadar takip ettiğini ve Rose onunla dövüşmeye kalktığında da kıçını eline verdiğini duydum.
Dimitri est un dieu, il les a traquées jusqu'en Oregon et il a botté le cul de Rose.
Onu sana eski erkek arkadaşının verdiğini biliyorum. Onun pisliğin teki olduğunu söylemiştin. Sonra da ondan ayrıldın.
Parce que je sais que ton ex petit ami t'a donné cet ourson, et je t'ai dit que c'était un minus, ce qui est vrai.
Yani videoyu silmek yerine, o lanet olası iPadleri verdiğin herkese içine bu videoyu yükleyip de mi verdiğini söylemeye çalışıyorsun?
Donc, au lieu d'effacer la vidéo comme promis, tu l'as envoyée à tous ceux à qui t'as donné un putain d'iPad?
Gemi inşa etmemiz için, Yaradan'ın bize nasıl tahta verdiğini gördün mü?
Il a créé la forêt pour nous donner le bois pour l'arche.
Ama babanızın size verdiğini değil?
- Mais pas le nom que votre père vous a donné?
Bana ne verdiğini önemli değil, çiğnerim ve tükürürüm!
Vos défis, je les pulvérise.
Haberleri okudun mu bilmiyorum ama... Damien'in rolü Azita'ya verdiğini açıkladılar.
Je ne sais pas si tu l'as lu, mais ils annoncent que Damien a choisi Azita.
Tüm müşterilerin sizden önce sipariş verdiğini izliyorsunuz.
Tu vois tous les autres clients commander avant toi...
Bana numarasını verdiğini söylemiştim değil mi?
Tu savais que j'avais son numéro?
Israrın ne sonuç verdiğini bilirim ama...
Je sais que c'est l'impression que tu as.
İzin verdiğini söyledi!
Elle a dit, il le fait!
Duyduğum kadarıyla, bu adam bayağı çatlakmış ama havalimanına yetişmek için binlerce dolar bahşiş verdiğini de duydum.
De ce que j'ai pu entendre, ce mec est plutôt dingue, mais j'ai aussi entendu qu'il a donné des pourboires énormes juste pour une course à l'aéroport, alors...
Bulunduğu yeri işaretleyeceğim. Böylece panzehire nasıl tepki verdiğini ölçebiliriz.
Je vais juste le marquer et voir comment vous réagissez à l'antivenin, ok?
Hiç durup, neden aptal sorularına bu kadar önem verdiğini düşündün mü?
N'avez-vous jamais cessé de vous demander pourquoi vous vous inquiétez beaucoup sur vos questions idiotes?
Vlad kitabı aldığını ve Joey'ya verdiğini itiraf etti... Ama oğlunuz onda olduğunu inkar ediyor.
Vlad a avoué avoir pris les livres et les avoir donnés à Joey, mais votre fils nie.
Brenner aileye, vadide kimin kalıp kalmayacağına kendisinin karar verdiğini ve kızları büyüdüğünde ne olacağını söyledi.
Un jour Brenner a dit aux parents,... Avec les petites filles. Et il a décidé de qui restait et qui partait.
Durum kişisel olunca bunun sana bir hak verdiğini sanıyorsun...
Quand c'est personnel, vous pensez que ça vous donne le droit...
Ona cevap verdiğini, hatta postayı okuduğunu bile bilmiyoruz.
On ne peut pas confirmer qu'il y ait répondu ou qu'il l'ait reçu.
Erich'in özür dilediğini ve kendisinin burada olmak için söz verdiğini söyledi.
Elle a dit qu'il s'est excusé et elle a promis d'être là.
Bir işe kendini verdiğini görmek güzel.
Heureux de voir que tu t'impliques.
Ona önem verdiğini biliyorum ama gitmemiz lazım.
Je sais que tu tenais à lui, mais il faut partir.
Özgürlüğüne her şeyden daha çok değer verdiğini düşünmüştüm.
Je pensais que vous vouliez mette en valeur votre liberté plus que tout.
Londra'da mülk sahibi olan lordlara yıllardır rüşvet verdiğini söylemiş.
Il dit avoir corrompu les propriétaires aristos de Londres depuis des années.
Hareketlerinin nelere sebebiyet verdiğini idrak bile edemiyorsun!
Tu ne peux même pas comprendre ce que tu as provoqué
- O da 9 kilo verdiğini söylüyor.
Neuf kilos! Il dit qu'il a perdu neuf kilos.
Abby'nin yaptığı bileklikler sağ olsun, insan vücudunun aşağıdaki şartlara nasıl tepki verdiğini biliyoruz 100 yıldırkinden daha iyi.
Grâce aux bracelets d'Abby, on sait comment ces conditions affectent le corps humain. On vient d'en apprendre plus qu'en 100 ans...
Canına kıymaya o an karar verdiğini biliyorum.
Je sais que c'est à ce moment qu'il a décidé de se suicider.
Geminizin batırılması için sahte emri kimin verdiğini biliyoruz.
Nous savons qui a envoyé le faux ordre qui a coulé votre porte-avions.
Sayın Başkan, geminizin batırılması için sahte emri kimin verdiğini biliyoruz.
M. le président, on sait qui a envoyé l'ordre falsifié pour couler votre porte-avion.
Ve o an, ikisi de Bruce'un Jessica'ya ne kadar değer verdiğini anladılar.
Et à ce moment, ils se rendirent tous les deux compte combien Bruce se souciait de Jessica.
Adam, kadının kendisini Arboy Vista'da ki Chuy'iye götürmesi için 100 dolar verdiğini söyledi.
Le conducteur a dit qu'elle l'avait payé 100 dollars pour la laisser à l'extérieur d'un Tex-Mex sur Arbor Vista.
Bana neden yalan ifade verdiğini söyleyecek kadar güveneceğini umuyorum. Neden seni idam ettirecek bir yalanı söylüyorsun?
J'espère que vous me ferez suffisamment confiance pour me dire pourquoi vous mentez, et le pourquoi de tout ça ce qui pourrait vous éviter le couloir de la mort.
Bütün hafta seni aradım ama bu gece parti verdiğini duyuyorum?
Je t'ai appelée toute la semaine. Puis, j'apprends que tu organises une fête ce soir?
Demek istediğim, iki ajan birlikte olunca teşkilatın nasıl tepki verdiğini biliyorsunuz.
Je veux dire, vous deux vous savez comment l'Agence réagit si deux agents sont impliqués dans une relation personnelle.
Köy halkının nelere değer verdiğini ve neleri hakir gördüğünü.
Ce que les villageois chérissaient et ce qu'ils méprisaient.
Biraz üstüne düşündüğünde annenin başka bir tepki verdiğini düşünebiliyor musun?
Si tu y réfléchis bien, peux-tu imaginer ta mère réagir autrement?
Hiç emir verdiğini duydun mu?
L'as-tu entendu donner des ordres?
Kameranın karşısına kimin geçmeye karar verdiğini görene dek bekleyeceğim.
Je vais juste attendre de voir qui vous exposerez aux caméras.
Bum'ın Bobby'e, Bobby'nin de John Ross'a verdiğini görmüş.
Elle a vu Bum donné ça à Bobby, Bobby l'a donné à John Ross.
Bu kez ne söz verdiğini hatırlıyor musun?
- Soyez prudente.
Mauricio'ya ilk işi onun verdiğini söylüyorlar.
Il parait qu'il a offert à Mauricio son premier boulot.