Yaşlı cadı tradutor Francês
212 parallel translation
Haydi, seni yaşlı cadı, bu gece biraz paraya ihtiyacım var.
allez, mégère. II me faut de l'argent.
Yaşlı cadı. Galiba başına geleni hak etmiş.
elle Ie méritait.
Kaldır şunu ortadan! O yaşlı cadıyı hatırlatmasını istemiyorum!
Je veux oublier cette sorcière.
Bu saatte ve böyle mübarek bir günde içki sattığın için seni Liffey Nehri'ne atmak lâzım, yaşlı cadı.
On devrait vous noyer pour vente d'alcool un jour saint.
- Yaşlı cadı! Sizi uyarıyorum. Kraliçe onu burada bulursa, hemen buraya gelir ve intikamını bizden alır!
Je vous le dis moi, si la reine la trouve ici... elle nous tombera dessus et elle se vengera sur nous.
Ona aldırmayın. Yaşlı cadı öyle yazdırdı.
Le vieux dragon l'a forcée!
Yaşlı cadı nerede? Gitti mi?
La vieille est partie?
Yaşlı cadı?
C'est votre sorcière?
- Yaşlı cadının yanında... bayan. Bıyıkları var da.
J'habite chez une tante... à moustaches.
Seni yaşlı cadı.
Epouvantable vieille femme.
- Seni yaşlı cadı, şimdi...
- Espèce de veille peau...
İşte yaşlı cadı Bayan Bull ve süpürgesi!
Voilà la vieille sorcière avec son balai.
Neden onu rahat bırakmıyorsun, yaşlı cadı?
Laissez-le tranquille, vieille peau.
- Kızı mı? O yaşlı cadı mı?
C'est une femme, après tout.
"... beyinsiz yaşlı cadı... "
La mémé gâteuse "!
Yaşlı cadı şimdi ne yapacak bakalım.
Il a retiré sa soutane.
Şu korkunç yaşlı cadı.
Cette horrible sorcière!
Neden aletlerini götürdün? Yaşlı cadı altınlarını mezara götürecek!
Pourquoi as-tu pris tes outils au magasin?
Yaşlı cadı her defasında beni mi seçmek zorunda?
Pourquoi la vieille est toujours après moi?
Evet, o yaşlı cadının o kızcağıza nasıl davrandığını anlat ona.
Oui, dis-lui comment la vieille sorcière la traitait.
Dinle beni, yaşlı cadı. Hareket et yoksa beyninle otobüsü süslerim.
Conduis, vieille peau, ou je décore le car de ta cervelle.
Hepsi o yaşlı cadının hatası.
C'est sa faute, vieille sorcière.
Yaşlı cadıyı oturtursun.
Mets la sorcière dessus.
Yaşlı cadı!
La sorcière!
Yaşlı cadı burada.
La sorcière est là!
Şenlik ateşini yakıp yaşlı cadıyı...
Allumons le feu pour faire brûler...
Yaşlı cadıyı yakalım!
Brûlons la vieille sorcière!
Kıtlık ve susuzluk ; hastalıklar ve ölüm! Ve tüm bunlar sırf o yaşlı cadı yüzünden!
La famine, la sécheresse, la peste, la varicelle, et tout ça, à cause de cette femme!
Kendiniz görürsünüz. Ben ölünce polis gelsin ve o yaşlı cadıyı hapse atsın.
Quand je serai mort, la police viendra et mettra cette vieille sorcière en prison.
Hapiste, yaşlı cadıyı ölümüne çalıştırsınlar...
En prison, elle devra moudre du grain, moudre, moudre...
Sakın yaşlı cadıdan bir şey dilenmeyin, köylüler!
Inutile de supplier la vieille femme!
Tek ihtiyacım Adelaide'in tamam demesi ama yaşlı cadıya telefonla bile ulaşamıyorum.
si je pouvais décrocher ce boulot de prof.
Çocuklar korku içinde dönmüş, ve yaşlı cadıdan kaçmaya başlamışlar.
Effrayés, Ies enfants veulent s'enfuir.
Yalnız bırakın onu, yaşlı cadılar!
Si vous lui fichiez la paix, les vieilles!
Vera'dan çok daha iyi bir kızla çıkıyor. O yaşlı cadıdan.
Il sort avec une fille bien mieux que Vera.
Köyün yaşlı cadısı!
La vieille diablesse de la Souche!
Başka bir yaşlı cadı.
Encore une vieille peau!
Cadılık çağı boyunca çirkin ve yaşlı olmak çok tehlikeliydi ama genç ve güzel olmak da pek güvenli sayılmazdı.
Pendant l'ère de la sorcellerie il était dangereux d'être vieux et laid, mais il n'était pas plus sûr d'être jeune et joli...
Cadılık çağında yaşlı bir kadının bariz bir şekilde fark edilebilen bir veya daha fazla özelliğinin olması onu mahkemeye sevk etmek için yeterliydi.
Un ou plusieurs traits dans l'apparence d'une vieille femme auraient suffi pour l'apporter à l'inquisition pendant l'ère de sorcellerie.
Cadılar yaşlı ve çirkindir.
Les sorciéres sont vieilles et laides.
Yaşlı bir cadının eğlencesi olmaktan bıktım.
J'en ai assez d'être la cible d'une vieille sorcière.
Ve bu yaşlı cadının yolundan gidin.
sentir la fragilité de notre destin terrestre, regardez ce fantôme d'une vie de plaisirs.
Yaşlı, yıpranmış, cadı gibi miyim?
Suis-je décrépit, une sorcière?
Ben de yaşlı bir cadı gibi davrandığım için.
Et moi, pardon d'être toujours grognon.
Seni mahveden Yaşlı Çadır denen o yerli.
C'est cet Indien, vieille Cabane, qui t'a corrompu.
- Yaşlı Çadır Derisi mi?
- Peaux de Ia vieille Hutte?
Yaşlı Martha Vorfeld cadı olduğunu itiraf etmişti.
La vieille Martha Vorfeld a confessé en être une.
Çadırın sahibi yaşlı kadın duyarsa daha çok para ister.
Il est à la tente de la vieille femme pour la payer.
O bir cadı değil, ayrıca bana göre hiçte yaşlı gözükmüyor.
Elle n'est pas sorcière et ne me paraît sûrement pas vieille.
Yalnız başına yaşayan yaşlı kadınlar cadılıkla suçlanmaya başlayınca,
Parmi les nombreuses victimes... on trouve des vieilles femmes solitaires accusées de sorcellerie.
Korkunç yaşlı bir cadı.
Une horrible vieille sorcière.
cadillac 62
cadı 108
cadılar 24
cadılar bayramı 76
yaşlı 147
yaşlılar 28
yaşlıyım 21
yaşlılık 18
yaşlı adam 222
yaşlı kadın 40
cadı 108
cadılar 24
cadılar bayramı 76
yaşlı 147
yaşlılar 28
yaşlıyım 21
yaşlılık 18
yaşlı adam 222
yaşlı kadın 40
yaşlı bir kadın 19
yaşlı bayan 17
yaşlı kız 17
yaşlı mı 20
yaşlı bir adam 43
yaşlı dostum 27
yaşlı tilki 16
yaşlı şahin 18
yaşlı bayan 17
yaşlı kız 17
yaşlı mı 20
yaşlı bir adam 43
yaşlı dostum 27
yaşlı tilki 16
yaşlı şahin 18