Yaşlı mı tradutor Francês
5,696 parallel translation
- Adamlar yaşlı mıydı?
Et c'était des hommes plus âgés?
- Bana demin yaşlı mı dedi?
- Est-ce qu'elle m'a traité de vieille?
Bunun için fazla yaşlıyım.
Je suis trop grande pour ça.
Oyun oynamak istemiyorum. Oyunlar için fazla yaşlıyım.
Je ne veux pas jouer, je suis trop vieille pour ça.
Sabrina onun annesi olacak ve ben de tuvaletten bağıran yaşlı deli kadın olacağım.
Ce sera Sabrina sa mère... Je serai juste la vieille folle qui crie dans les toilettes.
Eski falcım Tami yaşlı Dave'ye asla böyle davranmazdı.
Mon ancienne voyante Tami n'aurait jamais traité le vieux Dave comme ça.
Dün gece randevumla eve geldiğimde orta yaşlı bir adamı üzerinde dar ve pek de beyaz olmayan bir donla mutfağımın her tarafına su fışkırtırken görmem hususunda mı?
Pour le fait que mon rencard et moi on soit rentré hier soir pour trouver un homme d'âge moyen En train d'asperger de l'eau partout dans ma cuisine Dans son slip pas-si-blanc
Ben budala olmak için çok yaşlıyım biliyorsun.
je suis trop vieux pour être une nouille, tu sais.
Lisenin önünde konuştuğumuz yaşlı adamı hatırladın mı?
- Tu vois le vieux qui nous avait abordées?
Canım, yaşlı Hollis'e bir iyilik yapıp Teksas ham petrolü kadar koyu bir kahve hazırlarsan çok makbule geçer. İçine de senin kadar tatlı üç şeker at. Sizi en sevdiğim eski karım Debora'yla tanıştırayım.
Chérie, si vous me faisiez la gentillesse et prépariez vite fait à ce vieil Hollis un café noir comme le pétrole du Texas avec trois sucres doux comme vous, j'en serai ravie.
Ne? Oradaki çelimsiz yaşlı adam mı?
- Ce frêle vieillard?
Çok yaşlıyım, canım. 79 yaşındayım.
Je suis trop vieux pour toi, poupée.
Tatlı yaşlı bir hanım. Kimsenin canını yakmazmış.
Une jolie petite mamie, qui ne ferait pas de mal à une mouche.
Çünkü çok yaşlıyım ve kendimi kontrol edebiliyorum.
Car je suis plutôt vieille et je peux totalement me contrôler.
Yaşlı insanlar için bir şeyler koyup adını da "Rent-A-Sarkma" koyarım.
Et un rayon pour vieux, qui s'appellerait "Loue-ta-Couche".
Ve bence yaşım 8-12 yaş arası çocuklarla iyi ilişki kurmakta diğer yaşlı dadıların yapabileceğinden daha eşsiz olarak yeterli kılıyor.
Et je pense que mon âge qualifie de façon unique moi se rapporter aux pré-adolescents d'une manière que les anciens gouvernants ne pourraient pas.
Beni bir paranoyak, yaslı dul yerine koyup başınızdan kovabilirdiniz, ama kovmadınız.
Non Vous pourriez m'ont rejeté comme un paranoïaque, deuil veuve, mais vous n'avez pas.
İnsanlar bütün gün hikâyeleriyle beraber bana gelirler. Yaşlılık maaşına mahrum kalan ve çocukları aç olan dul kadınlar... Kazançlı istihdam bulamayan, çalışan erkekler...
On m'apporte des histoires tous les jours... des veuves sans pension, des enfants affamés, des ouvriers, incapables de trouver un boulot bien payé.
Yaşlılıktan sanırım.
Un truc de vieux.
Kırmızı ceketli orta yaşlı bir kadın mı?
Une femme d'âge moyen dans un blaser rouge?
Bana da her yıl Noel vakti tatlı, şişman, yaşlı bir adamın uslu duran küçük çocuklara hediyeler getirdiği söylendi.
Et on m'a dit que tous les ans autour de Noël, un gros bonhomme jovial donnait des caramels aux gentils garçons et filles.
Tanrım, yaşlı ve çıplak olmak çok güzel.
Qu'il est bon d'être vieux et nu.
Yaşım hakkında yalan söyleyip söylemediğimi bilmiyorum, işte o kadar yaşlıyım.
Je ne sais pas si je ments sur mon age. Voila pourquoi je suis vieux.
Yeterince savaşçımız var, isteyen her yaşlı aptal da kahraman olabilir.
On a assez de guerriers, et n'importe quel idiot peut être un héros.
Böylece yaşlı çift ölmüş, bir ay sonra da Stephan St. Paul'un rıhtım tarafında yer alan ailesinden kalan tüm malvarlığını Obsidian Estates denilen yere devrediyor.
Le vieux couple ainsi parti, un mois plus tard, Stephan a transféré tous les biens de sa famille à St Paul Wharfside dans une des sociétés de l'Obsidian Estates.
Sağ ol ama sıkıcı ve yaşlı bir sürü adam olacak ve nasıl bir yardım yapacağından emin değilim.
Oh... c'est gentil, mais ça va juste être une pièce pleine de vieux hommes ennuyeux et je ne suis pas sûr de l'aide que tu peux m'apporter.
O yaşlı adam, benim kızımın genlerine elini süremeyecek.
Aucun homme ne mettra la main sur l'ADN de ma fille!
Yaşlılara seks eğitimi verdiğin makaleyi bulamadım ama ama bu etiketli dosyayı buldum.
J'ai pas trouvé l'article où tu donnais des cours d'éducation sexuelle aux seniors, mais j'ai trouvé ce dossier
Savunma avukatı yaşlı adamlardan mı hoşlanıyorsun diye sorana kadar bekle.
Attends que la défense demande si tu as fait des choses avec des gens plus âgés.
Bana mı öyle geldi yoksa yaşlı bir çingene kadına mı çarptık?
c'est moi ou on dirait qu'on a frappé une vieille femme tzigane?
Ben yaşlıyım o zaman.
Je suis... vieux.
- Kesinlikle. - Yaşlılarımız için alkış alalım. Hip-hip!
Allez, pour la vieille génération, hipipi sur lui.
Ve de oyun oynamak istemiyorum. Oyunlar için fazla yaşlıyım.
And je ne veux pas jouer, je suis trop vieille pour ça.
İhtiyar değilim ama oyun için yaşlıyım yani.
Je ne suis pas, vieille vieille, mais trop vieille pour ça.
Evet. Az önce masa beklerken, barda iki yaşlı beyefendi benimle konuşmaya başladı.
Donc, j'attendais pour m'asseoir, et quelques gentlemans au bar sont venus me tenir la conversation.
Isis, yaşlı kızım.
Alors Isis, ma chère.
Ben de, unvanlara benden daha fazla değer veren yaşlı, zengin dulları toplarım?
Et je je preparerais des encas... pour de riches veuves qui veulent des titres, plus que je n'en veux moi-même?
Sanırım yaşlı Ollie beklediğinden fazla destek almış.
Je devine que le vieux Ollie a un peu plus de support - que tu ne pensais, hein?
Çünkü bir takım insanların düşüncelerine rağmen orta yaşlı Charlie ben tamamen başkalarını düşünen biriyim. Ayrıca birlikte fotoğraf çekineceğin o seksi kadın ben olacağım.
Parce que malgré ce que certains pensent, Charlie d'Age Mûr, je suis totalement désintéressée et je vais être cette femme canon avec qui il va poser.
Belki bu yaşlı adamlardan kaçabilirim.
- Je pense que j'ai bien besoin de m'écarter des vieux.
Onun "Milf" i olacak kadar yaşlıyım.
Je suis assez vieille pour être sa MILF.
Yaşlı adam yarım saattir merdiven çıkıyormuş.
Le pauvre vieillard monte les escaliers depuis une demie heure.
Bunun için ve onunla ilgilenmek için çok yaşlıyım.
Je suis trop vieille pour gérer tout ça.
Yani tüm gece burada öylece oturup senin şu, sersem, yaşlı arkadaşlarınla mı takılmamız gerekiyor?
Alors, nous sommes juste supposés rester ici... Trainer avec vos vieux amis ringards toute la nuit?
Haksızlık olan dostlarımıza sersem ve yaşlı dediğin için sana evdeki kirli tabakları temizletmem.
Non, ce qui est injuste c'est quand je te fais nettoyer toutes les assiettes sales de la maison, parce que tu as dit que nos amis sont ringards et vieux.
Yaşlı hâlimden mesaj aldığımda geleceğimin benim elimde olduğunu söylemiştin.
Quand j'ai reçu le message de mon futur moi, tu m'as dit que j'avais le pouvoir de façonner mon futur.
Taşınmak için çok yaşlıyım.
Je suis trop vieux pour ça.
Kaçık yaşlı bir herifi itekledim diye bana suç atmaya çalışıyorlart.
Ils essaient de m'accuser d'avoir heurté un vieux fou.
Buradaki insanlara göre çok yaşlıyım.
Pour les gens d'ici je suis très vieille maintenant.
Bunun için çok yaşlıyım.
Je suis trop vieux pour cette merde!
Kraliyet ailenizin ; çelimsiz, bir yaşlı kadın ve küçük bir bebekten oluşuyor olduğu gerçeğiyle eğlen bakalım.
Pensez au fait que vos gouverneurs suprêmes sont une vielle femme frêle et un petit bébé. Tu crois vraiment que ça va marcher, Donna?