English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ Y ] / Yaşıyorlar

Yaşıyorlar tradutor Francês

1,582 parallel translation
İki yıldır çıkıyorlar 10 aydır da birlikte yaşıyorlar.
Ils se voient depuis presque 2 ans, et habitent ensemble depuis 10 mois.
Onlar, daha iyi yerlerde yaşıyorlar.
Ils habitent dans de belles maisons loin d'ici...
Hala yaşıyorlar.
Ils sont encore vivants.
Burada nasıl yaşıyorlar?
Et pour vivre ici?
Colorado'da yaşıyorlar sanırım.
Je crois qu'ils vivent dans le Colorado.
Yumurta tavukları ise "batarya kafesleri" denen bir ambara tıkıştırılmış olarak yaşıyorlar.
Quant aux poules dites de batterie, elles vivent dans des hangars de ponte, enfermées en grand nombre dans des cages.
- Birlikte mi yaşıyorlar?
- Ils vivent ensemble?
Peki nerede yaşıyorlar?
Ils vivent où?
Neden ormanda yaşıyorlar?
Pourquoi ils vivent dans la forêt?
Efendim, yaralılar mı? Yaşıyorlar mı?
Ils sont blessés, vivants?
Fransa'da yaşıyorlar.
Heureuse en mariage et ses deux enfants. Ils vivent en France.
Hala yaşıyorlar?
Ils sont vivants?
Kıskançlık nedir bilmeden mal-mülk sevdasından uzak yaşıyorlar.
Ils ne connaissent ni la jalousie, ni le sens de la possession.
Kocası Roy ile birlikte Payne, Ohio'da çiftliklerinde yaşıyorlar.
Avec son mari, Roy, ils vivent dans leur ferme à Payne, dans l'Ohio.
Erkek kardeşimle birlikte yaşıyorlar.
Elle vit avec mon frère.
Evet. Meksika'da yaşıyorlar.
Ils vivent... au Mexique.
Oğlum ve annesi ve onun erkek arkadaşı evimde yaşıyorlar.
Mon fils, sa mère et son amant habitent dans ma maison.
Beraber yaşıyorlar ama ayrı odalarda, buna inanabiliyor musun?
Ils cohabiteront mais dans des chambres différentes! Peux-tu croire cela?
Gangsterlerin aileleri bile lüks içinde yaşıyorlar.
Même les familles des gangs vivent dans le luxe.
Çok şirin, tüylü maymunlar ormanda yaşıyorlar.
Gros bêta, les singes à fourrure vivent dans la forêt.
İnsanlar orada çok büyük kıtlık yaşıyorlar...
Les gens là-bas n'ont plus rien à manger, c'est la misère!
Onlar bu yüzden yaşıyorlar.
Ils ne vivent que pour ça.
Yandaki evde yaşıyorlar.
Ils vivent dans la maison juste à côté.
Ufacık izbe bir yerde yaşıyorlar!
Leur chambre est si étroite et humide.
Şu anda Bisby, Arizona'da yaşıyorlar.
Ils vivent actuellement à Bisby, en Arizona.
Buralarda yaşayan bir Adams ailesi tanıyor musunuz? Hala yaşıyorlar.
Savez-vous si une personne du nom de Adams a vécu ici?
- Sen öyle diyorsan öyledir. Bu insanlar, kendilerinde, istediklerini, istedikleri anda alma hakkı gördükleri ve önlerinde kimin durduğunun umurlarında olmadığı bir dünyada yaşıyorlar.
Ces gens vivent dans un univers où ils se sentent en droit de tout faire quand ils le veulent, et ils se foutent de qui peuvent les gêner Je hais ce monde.
Bizi gördükleri zaman kıskandıklarını kabul etmek istemiyor ve bizim sinirlenip kibirli hareket etmemize neden oluyorlar. İnkâr içinde yaşıyorlar.
Ils nous voient, et ils ne veulent pas admettre qu'ils sont jaloux, alors ils nous poussent à agir comme on le fait!
İnsanlar sen onların gelecekleri ile ilgili konuştuğun zaman, anlamada sıkıntı yaşıyorlar.
Les gens ont parfois du mal à comprendre lorsque vous leur parlez de leur futur.
Korku içinde ve şaşkın bir halde yaşıyorlar.
Ils vivent dans la peur et la confusion.
Birlikte mi yaşıyorlar?
- Ils habitent ensemble?
Üç yıldır burada yaşıyorlar.
Il vit ici depuis trois ans.
Ve her zaman tren ağında yaşıyorlar.
Ils sont en dehors du système.
Cohen, rahat bıraksana onları. Romantik bir an yaşıyorlar.
Cohen, tu veux bien les laisser tranquille?
- Adamım, onlar hala orta çağda yaşıyorlar.
Ils vivent au moyen âge.
Halen yaşıyorlar.
Ils sont encore en vie.
Yaşıyorlar mı?
Ils sont vivants?
Hayır, birlikte yaşıyorlar Rodney. Diğer Wraithler gibi olsaydı, adam ilk kurbanı olurdu.
Non, ils vivent ensemble Rodney si elle était comme les autres, il aurait été sa première victime.
Bir ilişki yaşıyorlar.
Ils ont une liaison.
Bir ilişki yaşıyorlar, baba.
Ils ont une liaison, papa.
Onlar daha çok klasik yaşıyorlar bense daha- -
Ils sont du genre nachos et NASCAR, et moi je suis...
Şeytanlar onun içinde yaşıyor. Konuşup bir şeyler yaptırıyorlar.
Des démons vivent en elle.
En azından köye nazaran daha rahat yaşıyorlar.
Comment le seraient-elles en étant séparées des leurs?
Sizle mi yaşıyorlar?
Ils vivent avec toi?
Anlayacağın köyde yaşıyorlar.
Mes parents sont encore en Souabie.
Üremeyenler ise gruplar halinde yaşıyorlar.
Ils vivent en groupes.
Yaşıyormuş gibi davranıyorlar.
On dirait qu'ils font semblant d'être en vie.
kız, zamanında altı yaşında 10 yaş büyük ağabeyiyle hotelden kaçıyorlar sonra babasının ellerinde kız ölüyor.
Elle avait seulement six ans à l'époque elle a fui l'hôtel avec son frère âgé de dix ans pour finalement être tuée par son propre père.
Claire, benim yaşımda ve o ve kocası bütün bu harikulade yetişkin türü şeyleri yapıyorlar.
Claire a mon âge, et elle et son mari font tous ces chics trucs d'adultes.
Uzun yaşamıyorlar, uzun yaşıyor gibi görünüyorlar.
Non, ça paraît plus long, c'est tout.
Beş Kasım'da 25 yaşındaki Anissa Vilapando'a şiddet uygulamakla suçIanıyorlar.
Poursuivis pour une agression le 5 novembre sur Anissa Vilipando, 25 ans.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]