English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ Z ] / Zararları

Zararları tradutor Francês

452 parallel translation
Trompetler göklerdeki zararları haber veriyordu.
L'appel à la trompette était lancé pour des risques échevelés dans le ciel.
O yarasaya zararları dokunmaz.
Elles ne peuvent rien contre elle.
Kontratım var. Zararlarım için dava açarım.
Mais j'ai un contrat et je poursuis pour dommages.
Hisse sahiplerinin paralarını, zararlarımı telafi etmek için ödünç almıştım.
Et j'ai pris sur le capital pour tenter de me refaire.
Seni tanıdığımdan beri oluşan zararları telafi etmek için New York'a dönüyorum. Bayan Swallow'a, müzeye, Bay Peabody'e ve diğer herkese verilen zarar...
Je veux réparer les bêtises que vous m'avez fait faire, faire des excuses à ma fiancée, au Muséum, à M. Peabody...
Zararların derecesine yol açan...
On verse des dommages-intérêts en cas de...
Size zararları dokunmadı.
Ils n'ont fait aucun mal.
Eğer araziyi verip zararlarını karşılarsan temyize itiraz etmezler.
Si tu donnes la terre, il n'y aura pas opposition à l'appel.
Sana iyi bir tiyom var. Zararlarına karşılık ufak bir yardım.
Je peux vous aider à limiter vos pertes!
Her pazar sıska, yaşlı bir çatlak gelip sigaranın vücuda zararlarını falan anlatırdı.
Chaque dimanche, un vieux machin rappliquait... et nous sermonnait sur les dégâts du tabac... et tout le toutim.
Aunt'un parmaklarını doğradığı adamotu ve diğer zararları. Hayaletler? Evet.
Grand-mère et sa mandragore, ses doigts coupés et autres sottises.
Zararlarını karşılamaktan memnun olacaktır.
Il sera ravi de vous dédommager.
Zararlarımı karşılayacağım.
Je compte bien récupérer ce qui m'appartient.
Kimseyi rahatsız etmiyorlar. Bir zararları yok.
Ils ne gênent personne, ne détruisent rien.
Yani, zararlarını elbet biri biliyordur. Ama arı ve solucanları öldürmek tamamen yanlış bir şey, değil mi?
Je veux dire les parasites, on peut le comprendre, mais c'est sans aucun doute mauvais de tuer les abeilles, les vers et toutes ces choses, non?
General De Gaulle'in askeri delegesine göre ayaklanmanın zararlarından kaçınmayı emretmelisin.
En tant que délégué du général de Gaulle, vous devez éviter une insurrection.
Kaptan Kirk ve çok çekici kaptanının, zararlarından bizi sorumlu tutacaklarını düşünüyor musun?
Penses-tu que le capitaine Kirk et son séduisant officier nous tiendront responsables de leurs blessures?
Bir sözleşmenin taraflarından biri hangi durumlarda... sözleşmenin kendine düşen şartlarını yerine getirmeyebilir... ve zararları ödemez?
Quels sont les éléments qui peuvent amener une partie... A s'abstenir de fournir sa partie du contrat... Sans avoir à payer de dommages et intérêts?
Ne zararları var ki?
Tu as quelque chose contre eux?
Eğer zararlı gezegenler ters yörüngedeyse, ki Satürn de zararlı bir gezegen, bu gezegenlerin zararları daha da artar.
"internes au Zodiaque, et sont donc mauvaises. " La rétrogradation d'une planète maléfique, telle que Saturne, "amplifiera ledit maléfice."!
İnsana zararları var mı?
Sans danger?
Toparlan Bütün zararlarını ben karşılayacağım Bunları bir avukata anlatacağız
Ramassez vos brosses! Je m'engage à payer les dé penses. Faut trouver un avocat.
Sevgili meslektaşım kendi.. biriminin prestijini artıkmak ve şüpheli deneyleri için fon almak amacıyla kasıtlı olarak erkeklerin zararlarını abartıyor.
Dr Tekla tente de diaboliser les hommes pour renforcer le prestige de son département, et obtenir des fonds pour ses expériences suspectes.
- Kimseye bir zararları yok. Bay Eager böyle bir manzara varken hiçbir şeye karşı çıkamazsınız.
Vous ne pouvez rien dire, dans un tel paysage.
Fakat bu zararlar bu asırda yapılan zararların yanında hiç kalır.
Mais ce n'était rien, comparé à ce qui a suivi au 20ème siècle.
Janet, zararlarını telafi edeceğim.
Janet, je vais couvrir vos pertes.
Zararların telafisi, daha sonra reddedildi.
Un non-lieu a été rendu.
Zararların telafisinin reddi üzerine Macar Hükümeti, resmi bir protesto yolladı. Dışişleri Bakanlığı, protestoyu geri çevirdi.
Le gouvernement hongrois a déposé une protestation contre ce non-lieu, le ministère des Affaires étrangères l'a rejetée.
- Size ne zararları oldu ki?
- Qu'est-ce qu'ils vous ont fait?
Haberler kötü Ben. Baban mağazasındaki zararların karşılanması için banka hesabını boşalttı.
Votre père a vidé votre compte en banque pour réparer le magasin.
Ne zararları var?
Quel mal fait-il?
Yoldaş, ağır bedensel zararlar vermeyiniz.
Camarade chef, je détiens ce citoyen pour coups portés sur un enfant des rues.
Geri dönülmez zararlar verebilirler.
- Au moment où tout était prêt! - Au moment où tout était prêt?
- Bana verdiğin zararlar canıma yetti.
C'en est trop, oiseau de malheur.
Ayrıca size hatırlatmakla yükümlüyüm, böyle ezici büyüklükteki bir şahitler grubu... şan ve şerefinize büyük zararlar verebilir.
Mes ordres sont de vous rappeler les dégâts qu'un témoignage comme celui-ci pourrait infliger à votre réputation.
Bize ne zararlar verdiler... Yoksa bunlar umurunda değil mi?
Tout ce qu'ils nous ont fait, tu t'en souviens plus?
Eğer orada onlardan biri varsa ben orada kalamam. O adamlar kaybetti. Bu tavırları onlara büyük ahlaki zararlar verdi.
S'il y a quelque chose que je ne supporte pas, ce sont les appelés avec leur air de supériorité offensée.
Ayıptır sana. Verdiğin manevi zararlar için alıyorum bunu.
ça sera pour dommages moraux!
Bizim askerlerimizden birine ciddi zararlar vermiş... Ulaştırma Teğmenimize... Geçen Salı gününden beri kayıptı.
Il avait sur lui les effets personnels de l'un de nos officiers, le lieutenant chargé des transmissions qui était porté disparu depuis mardi dernier.
Güvenilmez bir adamdan asılsız bir ifade dinlemek ve buna dayanarak verilen kararı değiştirmek mahkemeye ve adalete ciddi zararlar verebilir.
Annuler le verdict sur de telles bases serait une insulte à la justice.
"'Yani gerçekten kastettiğiniz, bu zararları ve tazminatı...
" vous n'allez pas refuser, votre colère retombée...
- Zararları yok.
J'ai rien contre.
Muhtemelen gemiyi kurtardım, büyük zararlar verebilirdi.
J'ai probablement sauvé le vaisseau. Ce truc aurait pu faire des dégâts.
Sen ve kaçık cücelerin 21 puan öne geçtiğinizde mahkûmlara mümkün olduğunca ağır zararlar vermenizi istiyorum.
Quand vous et vos minables auront 21 points d'avance, vous massacrerez les détenus aussi rudement que possible.
Dinle dostum. 30 yıldır kimseye vurmadım ama sana söyleyeyim ama şu anda büyük zararlar verebilecek durumdayım, tamam mı? Bu yüzden geri çekil.
Je ne me suis pas bagarré depuis 30 ans, mais je vous préviens... je suis capable de vous abîmer pour la vie, alors dégagez!
Ekselanslarına çok büyük hakaret etmiş olmanıza, ve elektrik sistemimize büyük zararlar vermiş olmanıza rağmen Size son bir şans daha vermek istiyoruz.
Bien que vous ayez offensé Son Excellence, et endommagé volontairement notre système électrique, nous voulons vous donner une nouvelle chance.
Ama belediyeye resmi şikayette bulunup uğradığım zararlar için dava açacağım.
Mais je poursuivrai officiellement la municipalité en diffamation.
Bize büyük zararlar verebilecek birini.
Il me gêne depuis quelque temps.
Çok ciddi zararlar vereceğiz.
Et là, on va faire de sérieux dégâts ensemble.
Başka yerlerine ne zararlar vereceğini düşün.
Imagine les dégâts.
Eğer böyle devam edeceksen kendine çok büyük zararlar vereceksin.
Si tu continues comme ça, tu vas te faire du mal.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]