English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ Z ] / Zayıflamış

Zayıflamış tradutor Francês

193 parallel translation
Cathy, ellerin zayıflamış.
Vos pauvres petites mains.
Ama sanki biraz zayıflamış gibi.
Oui, elle a maigri un peu.
Çok zayıflamış mıyım?
Ai-je beaucoup maigri?
Zayıflamış gibi.
Il est maigre.
Biraz zayıflamışsın. Çok yakışmış.
Vous avez un peu minci, cela vous va bien.
Belki de ışıktandır ama zayıflamış gibisin.
C'est peut-être la lumière, mais tu as l'air d'avoir maigri.
Çok zayıflamış.
Si maigrichonne.
Burada hiçbir şey değişemez Efendi Miles. Biraz zayıflamış gibisin.
Rien ne change ici, maître Miles.
Pardon, gözlerim iyice zayıflamış.
Excusez-moi. Ma vue s'est affaiblie.
Zayıflamış gibi görünüyor değil mi?
Je la trouve très mince.
Tanrınız onları zayıflamış ve korumasız olarak iade eder mi?
Votre Dieu ne laisse-t-il pas tomber les faibles?
Havanızın şu ana kadar bayağı zayıflamış olması gerek.
Votre air doit déjà se raréfier.
Sadece nabzı çok zayıflamış. Arada bir kendini kaybediyormuş.
Son pouls est très faible... et parfois irrégulier...
Çok zayıflamış ve hasta gibi bir hali var.
Elle est devenue tellement mince et maladive.
Lobide veya hediyelik eşya mağazasında tekrar karşılaşırsak söz veriyorum, çok zayıflamış olacağım.
Si nous nous rencontrons un jour dans le hall de l'hôtel ou dans la boutique, je vous promets que je serai mince.
Ninuccio Zayıflamış görünüyorsun.
Elle a la vue qui baisse.
- Biraz zayıflamış gibi duruyor.
- On lui voit presque les os. - Je t'apporte ça.
Artık iyi görmüyorlar, refleksleri zayıflamış, güçleri azalmış.
Leur vue a donc baissé, leurs réflexes sont lents et leur forces ont diminué.
İhtiyar Mircea'nın varisleri arasındaki taht kavgalarıyla zayıflamış olması, ve boy beylerinin yarattığı feodal anarşi ortamı sayesinde, Fatih, Eflak'ı kolay lokma olarak görmekteydi.
"Affiblie par les combats pour le trône entre les successeurs de Mircea l'Ancien, mais aussi par l'anarchie féodale des grands boyards, la Valachie semblait être une proie facile pour le conquérant."
Zayıflamış mı?
Il a maigri?
Bence yaklaşık 10 kg zayıflamış.
Il doit avoir perdu 10 kilos.
Öyle zayıflamış ki orta siklet gibi görünüyor.
Il a tellement maigri qu'on dirait un poids moyen.
Güneş ışığı zayıflamış, eflatun renge bürünmüştü.
Dehors, la lumière devenait pourpre et douce.
Hafızan zayıflamış senin.
Tu as la mémoire courte.
Tedavi yüzünden koku alma duyun zayıflamış...
Ton traitement t'a même fait perdre l'odorat.
Gücünü korumalısın, zayıflamış duruyorsun.
Il faut que tu gardes des forces. Tu nous fais pitié. Du fer.
" zayıflamış zehrini fışkırttı,
" lançant aussitôt un venin
O zamana göre zayıflamışım.
Ben, j'ai quand même un peu maigri
Zayıflamışın.
T'as maigri.
Zayıflamış mıyım anne?
J'ai minci?
Zayıflamış gibisin.
Tu es maigre.
Mağara duvarı ağırlıktan dolayı zayıflamış.
La structure des parois a beaucoup souffert.
Warp muhafaza alanları zayıflamış olmalı.
Leur champ de distorsion était affaibli.
ama benim zayıflamış sağlığım, asistanım olmadan onu tamalayabilir miyim bilmiyorum.
Mais étant donné mon état de santé, je ne sais pas... si je parviendrais à le terminer. Sans mon assistant.
Hafızan zayıflamış. Ya da seçici olmuş.
Tu as la mémoire courte, ou sélective.
210 milyon frank borç verdiler. İç savaşın sonucu ne olursa olsun, para değiştiricilere ağır borçlanmış, zayıflamış bir ABD,
210 millions de francs pour s'emparer du Mexique et pour stationner des troupes le long de la frontière sud des États-Unis, profitant de la guerre pour violer la doctrine Monroe et retourner le Mexique à une domination coloniale.
"Zayıflamış olmalı" dedi.
Elle pense que vous avez maigri.
Bu, 27 kilo zayıflamış ve sonra da bayağı bir uğraşılmış hâli.
Une remise en forme.
Çökmüş, zayıflamış bembeyaz bir surat.
Elle avait maigri et elle. Était toute blanche.
Onun hükmü biraz zayıflamış... ve diğerleri acı çekiyor.
Elle n'entend plus raison. Et les autres en pâtissent.
Ve kesin emin değilim ama zayıflamış görünüyor.
Et je n'en suis pas sûre, mais je le trouve amaigri.
Zayıflamış görünüyorsun.
Tu as l'air sous-alimentée?
Suat'a bak, ne kadar zayıflamış.
Suat a drôlement maigri.
Solunum sistemi zayıflamış.
Son système respiratoire se détériore.
Çökmüş, yozlaşmış, politikalar ve savaşlar yüzünden zayıflamış olmasına rağmen Roma İmparatorluğu, dünyadaki en büyük güçlerden biri olarak kaldı.
Bien que décadent et corrompu, affaibli par la politique, la guerre, l'Empire romain demeurait la plus grande puissance sur terre.
Zayıflamış, kolayca ezilebilir.
Elle se désintègre, elle est friable.
Mantığım henüz zayıflamış durumda değil.
Mon sens de la logique est encore intact.
Sanki bir gecede zayıflamış gibi.
On dirait qu'elle a maigri en une nuit.
Sonra epey zayıflamış.
Il s'est beaucoup affiné depuis.
Bu topluluk neredeyse çökecek kadar zayıflamış.
L'ordre s'est affaibli, il est décadent.
Bayan Gina iyi görünüyor, zayıflamış.
Vous avez maigri, Mme Gina.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]