English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ Z ] / Zayıflar

Zayıflar tradutor Francês

368 parallel translation
Zayıflar elenir.
La survie du plus fort.
- Sadece kedi gibi zayıflar.
- mais elles sont très faibles. - Mais... Où est maman?
Pis demokrasiyi ve zayıfları yeniyoruz.
Vaincues les démocraties, ces mauviettes!
Zayıfların kendini korumak için güçlülere ihtiyacı vardır.
Les faibles ont les forts pour les protéger.
Oldukça zayıflar.
Ils sont fébriles.
"Güçlüler hayatta kalır, zayıflar ölür."
"le fort survit, le faible meurt."
Doğaya bir bak. Güçlüler yaşasın diye zayıflar ölür.
les faibles laissent la place aux forts.
Birinin, zayıfları öldürecek cesareti olmalıdır. Bu konuda net olmalısın evlat.
Faut avoir le courage d'éliminer les faibles.
Bu yüzden bizler güçlü kadınlarsa zayıf yaratılmış. Güçlüler zayıfların ihtiyaçlarını karşılar.
Le sexe fort est là pour subvenir aux besoins du sexe faible.
Almazlarsa ne olur? Bir öğretmen zayıfların ihtiyaçlarını nasıl karşılar?
Et si ce n'est pas le cas, comment subviennent-ils aux besoins des faibles?
Zayıflar, güçlüyü alt etmek için hep bir arada dururlar.
Les faibles se liguent toujours pour faire tomber les forts.
Zayıfların kuvvetlilere göğüs germesi için onları kutsa tanrım.
Louez et bénissez mon Seigneur,
Senin gibi pek çok iyi adam, yani iyiler ama zayıflar.
Il y a beaucoup de gens comme vous. Ils veulent bien faire, mais ils sont faibles.
Zayıflar, güçlülere hizmete zorlandı.
Les faibles de servir les forts.
Tuğlacıların ayaklarının çamur ve samanı, Firavun'un tuğlaları için karıştırdığı çamur bedenlerin oluşturduğu bir cehennem ve her yerde ustabaşıların kamçısı zayıfların sırtını haşlamaya hazır.
Un enfer de corps trempés de boue, où les pieds piétinent et mélangent argile et paille pour en faire les briques du Pharaon, et partout le fouet des chefs de corvée est levé, prêt à s'abattre sur le dos des hommes épuisés.
Yardıma muhtaçlar, zayıflar için, evet.
Les pauvres et les faibles.
Anlıyorsun değil mi? Bu doğanın kuralıdır. Güçlüler zayıfları avlar.
Voyez garçon, tel est le sort, les faibles sont la proie des forts
Yine de hasta ve zayıflar için ilave araba temin edeceğim.
Cependant... je fournirai des chariots pour les malades.
Vücut zayıflar.
Le corps ne répond plus.
Yaşlı ve zayıflar...
Les plus faibles...
Senin gibi insanlar bile bizim gibi insanlar, burjuvalar, zayıflar...
Des gens comme nous, bourgeois, faibles...
Bence evlilik, zayıflar, benciller veya kendine güvenmeyenlere.. ... göre değil.
A mon sens, le mariage n'est pas fait pour les faibles... les égoïstes, ou ceux qui ne sont pas sûrs d'eux.
Sakinleştiricinin etkisi ne kadar süre sonra zayıflar?
Combien de temps agit le tranquillisant?
- Güç nezaketle zayıflar.
- La force est annulée par la gentillesse.
Bir galaksideki zayıfların kaderi.
C'est le destin du plus faible dans toute galaxie.
Yeterli protein almaz, çok zayıflar kemikleri çıkmaya başlar ve yüzgeçleri kopmaya başlar.
S'il n'a pas assez de protéines, il maigrit, ses arrêtes deviennent apparentes et ses écailles tombent.
Beni yenemeyecek kadar zayıflar.
Ils sont trop faibles pour me vaincre.
Sıcak yemek olmazsa zayıflarız.
Pour mettre dans la soupe. On voudrait pas s'étioler.
O zayıfların şampiyonuydu.
Il nous a tout appris.
Doğanın bu seçici gücü, zayıfların öldürülmesi ve kalanların çevrelerine uyum sağlamış yeni türler oluşturması şeklinde çalışan bir sistem.
De sorte que la nature agit en tant que force sélective, tuant les espèces faibles et formant de nouvelles avec les survivants qui sont adaptés à leur environnement.
İsyancılar ise amatörler, ayrıca savunmada deneyimsiz ve zayıflar.
Les rebelles sont des amateurs, ils manquent d'expérience et ne savent pas se défendre.
Şu anda çok zayıflar, ve kurumuş göl, uçsuz bucaksız.
Ils sont très faibles et le lac asséché est interminable.
Sanki bir toplulukmuş gibi yan yanalar. Ne kadar sık olurlarsa fırtınanın onlara ulaşması o denli zor oluyor. Sadece zayıflar ve kenardakiler fırtınaya dayanamıyor.
Ils sont serrés, tels les bêtes d'un troupeau, invulnérables à la tempête, qui menace les autres, et les faibles.
Solan kol ve bacakların zayıflar.
" tes membres sont mous et flétris,
Fakat çok uzak olurlarsa kuvvet zayıflar. Eğer bu doğruysa, bir şeyleri birbirlerine yeterince sert vurursanız kuarkların açığa çıkması beklenebilir.
si cela était vrai pour les quarks, vous vous seriez attendu à ce que quand vous cognez des choses ensemble suffisamment fort, que des quarks en soient sortis.
Ve bizden sonraki yaşam için bir o kadar da zayıflar.
Et trop bien pour le genre de vie qu'il y aura après nous.
Zayıfların hayatı, güçlüler için!
La vie des faibles contre celle des forts.
Zayıflar...
Nous devenons...
Zayıflar oluruz.
Nous devenons faibles.
O zayıflar içindir.
C'est pour les faibles.
Zayıfları öldürürüz güçlüler yaşasın diye.
Nous tuons le faible pour que le fort survive.
Ancak yoksul ve zayıflar, bize herhangi bir tehdit yaratmazlar.
C'est vraiment un trou. Rien à craindre de ce côté.
Yerliler tam bir aptal. Zayıflar ve kolay ele geçiriliyorlar.
Les indigènes sont bêtes, faibles et faciles à maîtriser.
Değilim! Kıskançlığa inanmıyorum. Bu zayıflar içindir.
La jalousie, je laisse ça aux faibles.
Yani, onlar çok iyiler. Ama zayıflar.
C'est vrai, ils sont bons et braves, mais ils sont faibles.
Çok zayıflar.
Ils sont trop faibles.
" Acımak zayıflar içindir.
La pitié est pour les faibles.
Zayıfları korumak.
Protéger le faible.
Biz, zayıflarız.
Regardez mon bras!
Yanlışları düzeltmek, bir cihat düzenlemek zayıfları ve ihtiyaç içinde olanları ayağa kaldırmak.
pour relever le faible et le nécessiteux.
Zayıflar.
Ce sont des mauviettes.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]