Çekiç tradutor Francês
940 parallel translation
Çekiç altın çivi üzerine indi, teller ABD'de her telgraf ofisine ses taşıdı.
Alors que la masse s'abat sur le clou d'or, le son du télégraphe propage la nouvelle dans tous les Etats Unis -
Çekiç ve testere.
Les marteaux et Ia scie.
Büyük bacalar, kara dumanlar çekiç gürültüsü ve çalışma ve daha da çalışma.
Grandes cheminées, fumée noire, bruit assourdissant et toujours plus de travail.
Rusya, çekiç ve örs arasında uyuyor.
La Russie est prise entre deux feux.
Bu bir yana, Albay, söyleyin bana, eğer intihar etmek isteseydiniz tekneyle denize açıldıktan sonra, elinize bir keskiyle çekiç alıp bin bir zahmetle, teknenin dibinde delikler açmaya çalışır mıydınız?
Et puis, quand on veut se suicider, est-ce qu'on se fatigue à aller en mer et à trouer sa coque?
Burada üç çekiç var. Yeterli olur mu Roy?
Voilà les 3 marteaux, je prends une masse?
Açılış gecesinde çekiç sesleri!
Quel bruit! Que fabriques-tu?
Bunu bir çekiç alıp hemen yapamayız.
On ne va pas l'assommer pour en finir.
Bir çekiç bulup şu panjuru tamir edeyim.
Je vais chercher un marteau pour la réparer.
Gelecek yıl, orak-çekiç de olabilir.
L'année prochaine, ce sera la faucille.
- Bir çekiç ve bir kaç çivi getir!
- Apportez un marteau et des clous.
- Scotty, çekiç ve çivi getir. - Tamam.
Trouvez un marteau et des clous.
- Çekiç ve çiviler. - Aşağıda.
J'ai les marteaux.
Şu çekiç kilidi numarsını ( kol arkada ) öğrendikten sonra.
Quand vous connaîtrez cette prise.
Neden çekiç seviyesini düşürmüyorsun?
Rangez votre arme.
"Elinde çekiç olan" 100 koyuyor.
L'homme au marteau pisse un dollar.
Çivi, çekiç, katranlı kağıt falan var mı?
Clous, marteaux, papier goudronné, vous avez tout ça?
Bu çekiç sesinde kim uyuyabilirki?
Qui dormirait avec ce chahut?
Bir kalem ve bir çekiç lazım.
Faudrait un burin et un marteau.
- Burada çelik kalemle çekiç var?
- Y a un burin et un marteau, ici?
Çekiç ve çivi alacağım, beş dakika içinde tekrar yolda oluruz.
Un marteau et des clous et nous serons repartis dans cinq minutes.
- Çekiç var mı sende?
T'as pas un marteau?
Parmaklar çekiç gibi vuracak! Bir, iki, üç, dört...
Les doigts comme des petits marteaux.
Çekiç gibi parmaklar dedim!
Les doigts comme des petits marteaux!
Bir çekiç ve şey biraz katran ve çivi.
J'ai besoin d'un marteau, de goudron, de clous, et de brai...
Çekiç.
- Un marteau.
- Tesisatçı beklerken ona bir çekiç bul.
- Donnez-lui un marteau. qu'il s'amuse.
Çekiç kullanabilenlere ihtiyacım var. Haydi!
J'ai besoin d'hommes qui manient le marteau.
Çekiç, testere ve çivi de var.
Il y a des marteaux, des scies, des clous.
- Ben çekiç kullanır.
- Son cheval a perdu un fer.
... önemli değil, şu çekiç gürültüsü yüzünden.
Ce sont les coups de marteau qui résonnent.
Çekiç ve çivi getir.
Trouve-moi un marteau et des clous.
Anladım. Çekiç kırıldı.
Le chien est cassé.
Çelik kalem ve çekiç görür bunun işini.
Avec un burin et un marteau, ça ira.
Çekiç.
Le marteau.
Çok güzel. Çantayı aç. Bir kazık ve bir çekiç çıkar
Très bien, ouvre la sacoche Prends un pieu et le marteau.
Çekiç gibi bir kalp, solunumu normal, kan basıncı normal.
Coeur en forme, respiration et tension artérielle normales.
Orak ve çekiç değil, Amerikan bayrağı değil LSD değil, Güneş değil altın değil, Yin-Yang değil.
Ni le marteau et la faucille, ou les dernières inventions... ni les étoiles, ni le soleil... ni l'or, ni le yin ou le yang.
Kutu, çekiç, bardak.
Boîte, marteau, verre.
Çekiç.
Marteau.
Çekiç balığı? Kılıçbalığı?
Requins marteaux?
Sonra Bolivya'dan kavanozları anlatan bir adam gördük sonra yine çizgi film vardı sonra bir adam şimdiye kadar programda olanları anlattı ve bir çekiç gelip başına vurdu.
Après ça, un homme nous a parlé des bocaux à conserve en Bolivie. On a enchaîné avec d'autres cartoons, puis un homme a fait le point sur l'émission avant qu'un marteau géant ne l'assomme.
Butcher, haçlar, çekiç ve kazığı temin edecektir ama polis mevzuatının dışında da asla hareket etmeyecek.
Butcher distribuera les croix, les maillets, les pieux. La seule chose qu'il ne fera pas, c'est de s'écarter des procédures légales.
Birkaç saat önce Şerif Butcher kendi gözleriyle çekiç yardımıyla bir kazığı bir adamın kalbine saplamana şahit oldu.
Il y a quelques heures, le shérif Butcher lui-même vous a vu planter un pieu en bois dans le cœur d'un homme avec un maillet.
Çekiç çoğunlukla gösteri için.
C'est pour le spectacle.
Bir çekiç gibi.
Comme un marteau.
Kelimeler onun aletleri ve o bunları marangozun çekiç kullanması gibi kullanıyor.
Les mots sont ses outils, il les utilise...
Çekiç ve çivileri al.
Prends un marteau et des clous.
Kurşunlar çekiç gibi vuracak.
- Tu es sûr?
Çekiç.
le marteau.
Çekiç, tarak, kutu.
Marteau, peigne, boîte.